|

Dişimizi fena sıkıyoruz

Kovid-19 sürecinde belirsizlik, hastalanma ve ölüm korkusu gibi etkenlerin ağız ve diş sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Özkan, “Bu süreçte kadınlar erkeklere oranla daha fazla diş ağrısı ve hassasiyetten yakınırken, en çok 35-55 yaş aralığındaki bireyler diş sıkma sorunlarıyla karşı karşıya kaldı” dedi.

Aybike Eroğlu
00:00 - 3/10/2021 Pazar
Güncelleme: 02:39 - 3/10/2021 Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
Kovid-19 salgını cinsiyet, sosyal statü ve ekonomik durum ayırt etmeksizin pek çok kişiyi ruhsal ve fiziksel olarak etkiledi. Belirsizliğin hâkim olduğu bu süreçte insanlar hastalanma, sevdiklerini kaybetme korkusuyla başbaşa kaldı. Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Özkan,
“İnsanlar işini gücünü sürdürmek, okuldan mezun olabilmek, geçinmek, hastaıktan korunmak istiyor. Bu konularda çözümler üretilmediyse kaygı doğal olarak artabiliyor. Bilindiği gibi uykusuzluk, korku ve stresin ağız sağlığına pek çok olumsuz etkisi var”
diyor.

FARKINDA BİLE DEĞİLİZ

  • Artan stres ve kaygı bozukluğu ile birlikte diş gıcırdatmanın (bruksizm) arttığını kaydeden Özkan, “Birçok kişi uykuda dişlerini sıktığının farkında değil!
    Bu kişileri uykuda görenler, diş gıcırdatma sorunları olduğunu dile getiriyor. Gündüz kontrol altında tutabildiğimiz stres ve endişeler, geceleri uyku sırasında kendini diş sıkma ve diş gıcırdatma olarak gösteriyor.
    Bu rahatsızlık kişilerde uyku bozukluğu, yorgun uyanma, baş ve boyun ağrılarının yanısıra çiğneme kaslarında, baş ve kulaklarda ağrıya yol açabiliyor” diye anlatıyor.

DİŞLERİMİZİ SIKARAK KIRDIK

Prof. Özkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Diş kırıklarının çoğu aşırı diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı olarak çiğneme kuvvetinin daha fazla olduğu arka bölgedeki azı ve küçük azı dişlerinde gözleniyor.
Bu şikayetlerle başvuran hastalar incelendiğinde, kadınların mevcut durumlarda daha fazla etkilendiği görülüyor. Kadınlar, daha fazla diş ağrısı ve hassasiyetten yakınırken, en çok 35-55 yaş aralığındaki bireylerin etkilendiğini gözlemledik. Hastalardan alınan anamnezlere göre, bu gruptaki hastaların çoğu ebevenylerinden yardım alamayan, küçük çocuklarıyla tek başına evlerinde mahsur kalan, işyerleri kapatılan, maddi sorunlarla karşılaşan ve yaşlı ebeveynleriyle görüşemeyip onlar için endişelenen bireylerden oluşuyor.
Diş gıcırdatma sorununda önlem alınmazsa, çene ekleminde ilerleyici bir dejenerasyon oluşabilir. Bunun sonucunda çenede ve kulakta ağrının yanısıra ağız hareketiyle birlikte eklemden ‘klik sesi’ gelmeye başlayabilir. Diş yapısında dejenerasyonlar da buna ilave olabilir.”

VÜCUT SAĞLIĞI DİŞTEN GEÇİYOR

  • Geleneksel Çin Tıbbı’na göre vücudun 12 ana meridyeni olduğuna dikkat çeken Özkan, bu sistemin tüm ana organları birbirine bağladığını belirterek,
    “Bu, bir diş yaralandığında veya enfeksiyon kaptığında, bağlı olduğu organlarda da sorun yaşayabileceğimiz anlamına gelir. Bu nedenle ağız ne kadar iyi korunursa vücut sağlığı ve direnç de o kadar iyi olur”
    diye anlatıyor.

İLK YÖNTEM TELKİN

Diş gıcırdartmayı engellemek için bazı tavsiyelerde bulunan Özkan,
“İlk seçenek telkin. Kendi kendimize telkinde bulunarak bu alışkanlıktan vazgeçmeye çalışmalıyız. Plak uygulaması veya plak uygulamasına yardımcı olarak botoks yapılabilir. Diş sıkması kaynaklı olarak çene eklem bölgesi rahatsızlıklarının önlenmesinde lazer veya artrosentez uygulaması yapılabilir. İleri olgularda çene cerrahisi ve eklem artroskopisi de gündeme gelebilir”
diyor.
#Kovid-19
#Yasemin Özkan
3 yıl önce