Ego'nun iflah olmaz açgözlülüğü kişinin dünyayla olan ilişkilerini şekillendirirken, bu gidişata en çok dur diyenler, kendini öze dönmeye adayan sanatçılar arasından çıktı. Daha önce birçok ilginç projeye imza atan Japon küratör Yugo Hesegawa, 22 Eylül-17 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek İstanbul Bienali için geliştirdiği 'egofual' kavramı etrafında, ego'sundan kaçan sanatçıları biraraya getirecek.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, sadece bir tek kişinin yoldan çıkmış ego'su binlerce kişinin ağlamasına sebep olabiliyor. Ego'nun şaha kalktığı bir dönemde egoyu kaçırmaya niyetlenen bienalin Uzakdoğulu kuratörü Hesegawa, Doğu'nun ve Batı'nın buluşma noktası olan İstanbul'un oldukça iddialı ve anlamlı bir sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapacağını söylüyor. Kendimize verdiğimiz değerden ödün vermeden yeterince şımarmış olan egomuzu nasıl terbiye edeceğimizi düşünen Hesegawa terimle ilgili şöyle diyor: "Egokaç egonun varlığıyla ağırlık kazanan; ama aynı zamanda egodan uzaklaşmanın hafifliği ve ritmini, yeni bir yaşam ve yeni bir anlam kaynağı yaratarak kendini tıpkı bir füg gibi dönüştürmeyi de ifade eden alışılmadık bir sözcük."
Egokaç'ın küçük yerel örgütlenmelerde görülen cemaat bilinciyle ve Asya türü kitle zihniyetiyle bir ilgisi olmadığının ısrarla altını çizen Hesegawa, egokaç'ın daha yüksek entelektüel düzeylerde karşılıklı alışverişin farkında olmayı ve özbilinci beraberinde getirdiğini belirtiyor. Osmanlı ekonomisini temsil eden önemli yapılardan Darphane-i Amire, Bizans'dan geriye kalan en önemli şaheserlerden Aya İrini Müzesi, Topkapı Sarayı bahçesine hayat veren Yerebatan Sarnıcı, Sultan Abdülaziz'in çok sevdiği Beylerbeyi Sarayı gibi daha önceki bienallerden alıştığımız mekanların yanı sıra, Kız Kulesi, Boğaz Köprüsü, Çemberlitaş Hamamı ve Osmanlı Bankası Güncel Sanat Merkezi gibi farklı mekanlar da bienale ev sahipliği yapacak.
