|

Tarihimizin hamasete ihtiyacı yok

Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi adlı yeni kitabıyla Osmanlı’nın küçük bir beylikten cihan imparatorluğuna yükselişini anlatan Prof. Feridun Emecen, çıkan popüler kitapların ve televizyon programlarının Osmanlı tarihini çarpıttığını söylüyor. Emecen’e göre, Osmanlı tarihi hamasete ihtiyacı olan bir tarih değil.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/03/2016 Cuma
Güncelleme: 20:24 - 3/03/2016 Perşembe
Yeni Şafak

Osmanlı tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla bilim dünyasında saygın bir yer edinen Prof. Dr. Feridun Emecen'in kaleme aldığı Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600) İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, Osmanlı'nın kuruluş ve yükselme dönemlerini kapsayan üç asırda, bir beylikten cihan imparatorluğuna uzanan süreci ele alıyor. Emecen'in yeni kitabı, Osmanlı tarihini dar kalıplara sıkıştırmadan işleyen yaklaşımı ve kullandığı sağlam kaynak tenkidi yöntemiyle, siyasi tarih alanında vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olma özelliğini taşıyor. Osmanlı tarihinin çeşitli alanlarında birçok eser ve araştırmaları bulunan ve tarih yazımında kendine özgü yöntemi olan Prof. Dr. Feridun Emecen ile yeni kitabını konuştuk.



Kitabınızın çıkış noktası nedir?

30 yıla yakın bir süredir Osmanlı tarihi derslerine giriyorum. Dolayısıyla derslerle alakalı olan bir birikimim vardı. O birikimi değerlendirmek istedim. 30 yıllık birikimin bir sentezi gibi oldu. Bir ihtiyaç da vardı zaten. Bildiğim kadarıyla Osmanlı tarihinin bu dönemleriyle ilgili kapsamlı bir çalışma yok. Genellikle çok farklı konuların bir araya getirilmesiyle oluşturulan çalışmalar var. Ben Osmanlı tarihine bütün olarak bakmak ve yeni bilgileri de eklemek istedim.



Kitabın muhtevası nedir? Osmanlı'nın hangi dönemlerini ele aldınız?

Kuruluştan klasik dönem dediğimiz 16. yüzyılın sonlarına kadar gelen bir devreyi içine alan bir muhtevaya sahip. Bu dönemin kendine has özellikleri var. Özellikle kuruluş dönemi çok problemli bir dönemdir. Bu dönemle alakalı yapılan yeni çalışmalar, yeni tespitler oldu. Fatih'ten itibaren başlayan yükseliş ve imparatorluğa geçiş dönemi var. Nihayet Kanuni devri Osmanlı Devleti'nin en şaşalı devri olarak bilinir. Aynı zamanda bu devrin devamı olan ebedi devlet dediğimiz, Osmanlı entellektüellerince de Osmanlı Devleti'nin artık ebedi bir hüviyete kavuştuğu zannının doğduğu bir dönem. 16. yüzyılın ikinci yarısını da içine alan bir kapsam içinde konuyu ele aldık.



Kitabın içindeki konu başlıklarını neye göre belirlediniz?

Kitap, Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla başlıyor. Kuruluşun çeşitli aşamaları var. Ben bunları sultanlara göre değil, daha çok tematik olarak ele aldım. Bu tematik yapı içerisinde Osmanlı siyasi tarihiyle alakalı ana dönüm noktalarını belli başlıklar altında ifade etmeye çalıştım. Mesela kuruluştan itibaren başlayan dönemden sonra Osmanlı Devleti'nin beylikten devlete geçiş dönemleri, devlet olma durumu, hangi siyasi ve sosyal gelişmeler altında devlet haline geldi? Bunları ele aldım. Onun arkasından Balkanlar'a geçişle başlayan bir süreç var. Ankara Savaşı'yla başlayan bir geri çekilme dönemi var. Yeniden yükseliş, Fatih'le beraber bunun zirveye ulaşması ve İmparatorluk süreci var. Ardından 2. Bayezit ve Yavuz Sultan Selim dönemindeki yeni siyasetin devreye sokulması, Osmanlıların Arap dünyasına hakim olmaları ve hilafet meselesinin Osmanlılara intikali konularında yeni bazı bilgiler verme imkanına sahip oldum. Kanuni dönemindeki emperyal politikalar, hem Batı'ya hem Doğu'ya karşı, aynı zamanda kuzey- güney ekseninde Rusya'dan itibaren Akdeniz politikaları, Kuzey Afrika'ya uzanan bir geniş dünyaya nasıl bir bakış açısıyla yaklaşıldı? Ne gibi siyasi gelişmeler var? Bunlarla alakalı başlıklarımız yer alıyor. 2. Selim'den itibaren Zitvatorok Antlaşması'na kadar olan dönemdeki gelişmeler ve uzun soluklu savaşları anlattım. Mesela, tarihimizde fazla bilinmeyen bir dönemi içine alan 1578- 1590 Osmanlı- İran savaşları var ve bu dönemin çok önemli sosyal etkileri oldu. Onun hemen ardından 1593'ten itibaren Avrupa'da Hıristiyan dünyasına karşı başlayan uzun savaşlar. Nihayet bunun Zitvatorok Antlaşması'yla sona ermesi. Aynı zamanda da bu dönemlerin sosyal krizleri ve bu krizlere karşı alınan yeni tedbirler ve 17. yüzyılda Osmanlılar hangi problemleri yaşadılar? Kitap bununla sona eriyor.



Osmanlı'nın ilk dönemlerinde Orta Asya vurgusu yoğun muydu?

Osmanlılar'ın Kayı boyuna bağlı olup olmaması tartışmalı bir meseleydi. Fakat benim incelememin de içinde yer aldığı son çalışmalar, Osmanlıların köken itibarıyla Orta Asya'dan gelen Oğuz boylarına mensup olduklarını çok açık şekilde ortaya koyuyor. Osmanlılar Orta Asya ile bağlantılarını tarih boyunca sürdürdüler. Kuruluştan itibaren bu bilgilendirmeler söz konusudur. Mesela Kayı boyu damgalarını erken dönemden itibaren sürekli kullandılar. Osmanlı tarih geleneği bu Oğuz Türk kökenine çok açık bir şekilde atıf yaptı. Her şeyden önemlisi de Osmanlı hanedanı ve ailesi kendi köklerini daima Oğuz menşeğine bağladı. Bu yüzden bu bağlantıların çok önemli olduğuna inanıyor ve bunun bir tarihi zemine sahip olduğunu düşünüyorum.



TARİH NE YAZIK Kİ ARTIK POPÜLER


Osmanlı beylikten tam olarak ne zaman kurtuldu? Ankara Savaşı, kurulan devleti tekrar beyliğe mi dönüştürdü?

Osmanlıların beylikten devlete geçiş sürecine bakıldığında bunun bilhassa Rumeli yakasına geçişle yani 1350'lerden itibaren başladığını söyleyebiliriz. Aslında 1. Murat döneminde devlet olma sürecini tamamlamış vaziyetteydiler. Bu sürecin kesintiye uğraması Yıldımı Bayezit döneminde Ankara Savaşı ile oldu. Fakat Yıldırım Bayezit dönemi, devletin bütün teşkilatlarının çok açık bir şekilde yerine oturtulduğu, cihanşumul hale geldiği bir devreyi oluşturuyor. Yani Fatih'in daha sonra yapacağı büyük reformların ilk müjdecisi aslında Yıldırım Bayezit'tir. 1402'deki Ankara Savaşı darbesi yaşanmasaydı Osmanlılar çok daha erken bir dönemde, Fatih döneminde yaşayacakları reformları gündeme getirecekler ve daha farklı bir zeminde yürüyeceklerdi. Tarihte şayet diye bir şey olmaz. Biz olanları değerlendiriyoruz ama 1402'de vurulan darbe Osmanlı tarihi için bir dönüm noktası oldu. Osmanlı Devleti yeniden neredeyse beylik sınırlarına dönmüş oldu. Ancak kuvvetli bir şekilde Rumeli yakasında tutunmuş olmaları onların yeni baştan bir devlet olma sürecini yaşamalarına imkan verdi. Çelebi Mehmet dönemi çok önemli.



Kitapta yeni bilgiler var diyorsunuz. Bu bilgiler eski kaynakların yeni yorumları mı yoksa yeni belgeler ışığında olan bilgiler mi?

Kitap sentezi bir çalışma oldu ama içinde daha çok arşiv malzemeleriyle yapılan son çalışmalar var. Yeni bazı kaynaklarla yeni yorumlar söz konusu oldu. Bunları değerlendirdim. Mesela Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla alakalı bazı yeni görüşler kitabın içerisinde yer alıyor. Özellikle de yeni bir bakış açısıyla mümkün olduğu kadar daha farklı bir konseptte konuyu ele almaya çalıştım. İleri sürdüğüm veya burada bahis mevzuu ettiğim konular sadece entellektüel seviyede değil, onun da üstünde akademik olarak da tartışılması gereken mevzular gibi görünüyor. O bakımdan burada bazı yeni bilgiler ve eski bilgilerin yeniden gözden geçirilmiş hali söz konusudur. Bunlar tamamen yeni arşiv belgeleri ve yeni kaynakların ortaya çıkmasıyla oluştu.



Son zamanlarda Osmanlı tarihi ile ilgili çok kitap çıktı. Bu kitaplardaki üslubu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Osmanlı tarihçiliği yakın zamanda çok popüler oldu. Fakat ne yazık ki bu alanda çıkan kitaplarda yoğun bir hamaset var. Bu hamaset, Osmanlı tarihini gerçek halinden çıkararak farklı bir yere doğru götürüyor. Sanki olmuş gibi anlatılan bir takım olaylar var. Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla ilgili elimizde çok az kaynak var ve bunların bilgileri tartışmalı. Hiç böyle bir şey yokmuş gibi anlatılan bir Osmanlı tarihi var. Bu son derece yanlış. Yanlış bir tarih algısına yol açıyor çünkü. Biz akademisyen olarak tarihi doğru yere çekmek zorundayız. Eğer doğru yere çekmezsek o zaman bu yanlış tarih algısı zihinlerde çok farklı yöne doğru döner. Osmanlı tarihi çok büyüktür ve hamasete ihtiyacı olan bir tarih değildir. O bakımdan bunu yapmaya gerek yok. Ne yazık ki bugün televizyon kanallarındaki programlarda ve farklı mecralarda kendini dinletmek isteyen bazı meslekdaşlarımız Osmanlı tarihini çarpıtılmış şekilde vermeyi tercih ediyor. Bu bana göre doğru bir tarih algısını ortaya koymaz.



İnsanlar hikaye dinlemeyi seviyor...

Ama işte hikaye olduğunu bilerek dinlesinler o zaman. Gerçek olarak algıladıklarında sorun oluşuyor. Dizilerden tarih öğrenmeye çalışıyorlar. Bu da yanlış bir şey. Diziler tarihi bir olayı kendine göre senaryolaştırılmasıyla oluşan bir durumdur. Buna gerçek bir tarih olarak bakmamak lazım.



Yeni çalışmalarınız var mı?

Yeni çalışma olarak şu anda hazır durumda olan Kanuni Sultan Süleyman monografim var. Uzun yıllardır üzerinde çalışıyordum. Tersi bir durum oldu kitabın Arapçası Türkçesinden daha önce çıktı. Kanuni hakkında çok geniş bir monografi olacağını düşünüyorum. Bu yıl içinde çıkacak. Matbaada olan bir çalışma var o da 2. Selim'den 4. Mehmet'e kadar olan Osmanlı Sultanları Tarihi. İSAM Yayınları'nın bir serisiydi. Bu serinin 3. kitabı olarak yakında çıkmak üzere.





• • •


Osmanlı


İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300- 1600)


Prof. Dr. Feridun Emecen


Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


2016


488 sayfa




#hamaset
#Osmanlı
#Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tari
#Feridun Emecen
#Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8 yıl önce