İnsan acı bir sessizliktir

04:0015/05/2025, Perşembe
G: 15/05/2025, Perşembe
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Adem Turan’ın aslında bir üçlemenin sonuncusu olan Hâfız Hâfız / Doğu’nun Kandili kitabı Şule Yayınları arasında okura ulaştı. Turan ise bu kitapla çıktığı yolculukta şiirini zirveye taşıdı.

ARİF AY

Adem Turan’ın “Borges Borges / Gün Doğarken Gün Batımı” (Çıra Edebiyat, Nisan 2025.2.Baskı), “Mangan Mangan / Gün Batarken Gün Doğumu” (Hece Yayınları, Ocak 2021) ve “Hâfız Hâfız / Doğu’nun Kandili, Şule Yayınları, Nisan 2025) adlı üçlemesinde yer alan şiirleri dergilerde yayımlanırken de ilgiyle izlemiştim. Zaman zaman da telefonlaşmalarımızda kanaatlerimi belirtip sürdürmesini söylemiştim Adem Turan’a.

Bu üç kitabın Adem Turan’ın şiirine çok önemli katkılar sağladığında kuşku yok. Her şeyden önce bu üç kitap, onun dilini açtı; ona kendine özgü bir şiir dili kazandırdı. Bu kazanımın aşama aşama nasıl gerçekleştiğini üç kitabı yayın sırasıyla okuduğumuzda görmemiz mümkün.

İlk kitap Jorge Luis Borges (1899-1986) üzerine yazılan şiirlerden oluşur.

Arjantinli Jorge Luis Borges (1899-1986) dünya edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. Masal, efsane, düş karışımı fantastik unsurlardan oluşan anlatımıyla insanın binlerce yıllık değişmeyen yeryüzü macerasını konu edinir kitaplarında. İnsanlık âleminin kafa karışıklığını labirent sözcüğü ile sembolleştirir. Dini, bir kültürel malzeme olarak gören J. L. Borges, İslam’la da bu yönüyle ilgilenir. “Zahir” salt bu irtibatı ortaya koyan bir hikâyedir.

“Ölüm ve Pusula”, “Düş Kaplanları”, “Yolları Çatallanan Bahçe”, “Kum Kitabı”, “Alef”, “Brodie’nin Raporu” okuduğum kitaplarından bazıları.


KÖR KÜTÜPHANECİYE İLHAM OLUR

Öykü, deneme yazarı, şair ve çevirmen olan Borges, büyülü gerçekçilik akımının önde gelen yazarlarından biridir. 56 yaşlarında görme yetisini tamamen kaybeder. “Gülün Adı” romanının ana karakteri olan kör kütüphaneciyi Umberto Eco’nun Borges’ten esinlenerek oluşturduğu söylenir.

“Borges benim neyim olur?” Kuşkusuz bir şeyim olmaz. Okuduğum yüzlerce yazardan biri. Bazı yazarların, okuduğumuz herhangi bir yazar olmanın ötesinde yazı hayatımızda önemli etkileri olur. Arjantinli J. L. Borges de Adem Turan’ı etkileyen bir yazar. Kitapta yer alan şiirlerin büyük bölümü Edep dergisinde yayımlanmıştı. Adem Turan ilk şiiri gönderdiğinde, şiirle ilgili düşüncelerimi sormuştu. İyi bir ses yakaladığını, devam etmesini söylemiştim ve sonunda ortaya bu kitap çıktı. Acaba J. L. Borges kırk yıl düşünse aklına gelir miydi bir Türk şairinin kendisi hakkında bir şiir kitabı yazacağı. J. L. Borges artık dünyada değil; ama Arjantin devletinin kültürle ilgili bakanlığı bu önemli esere ilgisiz kalmamalı bence.

Bir kişiyi şiirle anlatmanın, şiir açısından pek çok tehlikeyi içinde barındırdığı düşünülürse, Adem Turan’ın zor bir işin içinden başarıyla çıktığını görürüz. “Borges Borges” kitabı diliyle, imgesel kurgusuyla, lirik, didaktik karışımı duygu boyutuyla, kısacası her yönüyle yetkin bir kitap. Adem Turan’ın şiir yolculuğunda bir dönüm noktası diyebiliriz. Kitaptan tadımlık bir şiir:


BORGES’İN RENKLERİ

Bütün renkleri kaplan sarısıymış Borges’in / Gün boyu hüzünle geçermiş caddelerden/ Dört mevsim üşürmüş gittiği her yerde/ Kuşkuyla baksa da birçok şeye/ Korkuyla yaklaşsa da kendi krallığına/ Ezbere bilirmiş yine de bütün ağaçları/ Bütün çocukları adıyla çağırırmış/ Çok uzaklardan gelir gibi kimi zaman/ Egzotik ve çatallı öyküler/ Anlatırmış yanındakilere hep/ Esrarlı gülüşlerle yaparmış bunu / Bir de ödül olsun diye, ihtirasla/ Düşlerinden bulup çıkardığı / Ölü balıklar verirmiş onlara/ Labirentlerde kaybolmak gibi/ Uğultulu bir yolculukmuş onunki… / (s. 12)

İkinci kitap “Mangan Mangan / Gün Batarken Gün Doğumu” James Clarence Mangan üzerine yazılmış on dokuz şiirden oluşur.

Mangan 1803’te bir bakkalın oğlu olarak Dublin’de doğar ve İrlanda’da büyük kıtlığın yaşandığı 1849 yılında açlık ve koleradan ölür. Faruk Uysal, kitabın sunuş yazısında Mangan’ın bizimle ilgili yanını şöyle açıklar:

“Mangan’ın bizim için ilginç tarafı, 1837-1846 yılları arasınnda Dublin University Magazin’de, Türk ve Osmanlı şiirini konu alan altı farklı makalesinin yayımlanması ve kayıtlarda Türk şiiri olarak belirtilen 30-35 adet şiirinin olmasıdır. Daha da ilginç olanı, bu şiirlerin bir Türk ve Müslüman duyarlılığı ve mensubiyet hissiyle, Türk okuyucuya hitap ederek yazılmış olmalarıdır. Yukarıda belirtilen yazılarının birinde Mangan, “Osmanlıca okuyup yazabilmek için işi çok ciddi tutmak, uzun bir müddet memleketinizi unutmak, gerçek ve yeminli bir Müslüman olmak gerekir” ifadelerini kullanır. İrlanda ulusal marşının da şairi olan Mangan Oxford Antologie English’de İrlanda şairleri arasında değil, Türk şairi olarak yer alır.”

Kitap, Mangan’dan alınan “Avrupalılığın bütün eskimiş paçavralarından kurtulmak, onları rüzgâra savurmak gerek…” epigrafıyla başlar ve “Gün Batarken” ve “Gün Doğumu” olarak iki bölümden oluşur. Adem Turan, bu kitapta şiirini daha bir rafine ederek imge ve çağrışımlarla daha bir derinleştirir, daha bir zenginleştirir. Hikâye dilini aşarak daha üst bir söyleyişe kavuşturur. Şiirleri okudukça Mangan’ın hayatına dair tablolar da birer birer belirir belleğimizde:

“Bana alfabeyi öğret baba, bana dilimi! / Bana türkülerimizi öğret, ülkemin dağlarını / İçimdeki boşluk büyüdükçe büyüyor, düşüyorum / Bak, halkımız da kaybetmiş her şeyini, onlara da öğret! / Bu dünya boş ve anlamsız, mutlu değiliz; öğret bize! / Kitaplarımız nasıl okunur, masallarımız nasıl anlatılır, öğret! / Şiirimle nasıl ayakta kalabilirim, nasıl direnirim kırmızı şeytana? / Sokaklarda kızarmış patates nasıl satılır? / Ve nasıl ıslanırız yağmurlarda? / Bunları da!” (s.34)


ŞİİRİNİ ZİRVEYE TAŞIR

Üçlemenin üçüncü kitabı “Hâfız Hâfız / Doğu’nun Kandili”, sadece Fars edebiyatının değil, bütün Doğu edebiyatının, hatta dünya edebiyatının büyük şairi Hâfız üzerine şiirlerden oluşur. Kitapta yer alan on dokuz şiirin her biri Hâfız’dan birer beyitle başlar. Hâfız-ı Şirâzî olarak da bilinen şairin asıl adı: Hâce Şemseddin Muhammed’dir. Gazelleriyle ünlenen şair, hayattayken divan oluşturmamıştır. Bu yüzden de dilden dile dolaşan bütün şiirlerin ona ait olup olmadığı tıpkı Yunus Emre misali tartışma konusudur. Onu şöhretli kılan şiirlerindeki ahenk ve akıcılık yanında veciz söyleyiştir. Mazmunlara, söz sanatlarına yoğun şekilde yer vermesine karşın onun şiirini manadan uzaklaştırmamıştır. Adem Turan “Hâfız Hâfız”la şiirini zirveye taşır. Bu üç kitap aynı zamanda onun omuzlarına büyük bir yük yükler. O, artık bu sütunların altına düşmemeli. Bundan sonra yazacakları bu sütunlardan güç almalı. “İnsanın acı bir sessizlik”, “upuzun bir yalnızlık” oluşunun bilgeliğine erişmek kolay kazanılacak bir kazanım değildir:

“İnsan acı bir sessizliktir çeşmeler kadar Hâce / upuzun bir yalnızlıktır / Giyelim artık veda urbasını, diz çöküp Hû diyerek / karışmadan yüreğimizin kanı Roknabad sularına / Bir insandan geriye ne kalır Hâfız / bir yanma hissi ve sürekli gitmekten başka” (s.71)

Şiir yolun açık olsun şair!


#Kitabın Gölgesinde
#Adem Turan
#Hafız Hafız Doğu'nun Kandili