|

Koşmak İstedim

Mert Mevlüt Gökçe’nin şiirlerini daha önce Şiirleri Dergâh, İtibar, Hece, Yedi İklim, Türk Edebiyatı, Sözcükler, Yasakmeyve, Fayrap ve Şiir Versus dergilerinde gördük. İlk şiir kitabı olan Hakkımda Kaç Yemin Edilmiştir?’i de Dergâh Yayınları okurla buluşturdu. Gökçe, ilk eserinin yayınlandığı haberini aldığında sokağa çıkıp, koşmak istediğini söylüyor.

15:20 - 15/11/2022 Salı
Güncelleme: 15:30 - 15/11/2022 Salı
Yeni Şafak
​Mert Mevlüt Gökçe
​Mert Mevlüt Gökçe
İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Sokağa çıkıp koşmak istedim. Öncelikle bu. Sonra sırasıyla minnet ve kayıp hissi oluştu. Hayatıma girmiş herkese minnet duydum bir an. Elime aldığım bu kitapta ismini bildiğim herkesin bir katkısı olduğunu hissettim. Ama biliyorsunuz minnet duygular içinde ömrü en kısa olanıdır. Sonra kayıp hissine kapıldım. Sanki kendimin fotokopisini çekiyormuşum gibi oldu. Bunu istiyordum da. Önümde iki yol vardı. Yani iki farklı fotokopi yöntemi… Ya baba olacaktım ya da şair. Sonuç ortada. Bence her doğan bebekle birlikte bir baba da doğar. Bakalım, bir kitapla birlikte bir şair de doğacak mı?

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Aramızda kalsın; kitabı henüz elime alıp doya doya bakamadım. Şöyle tasarlamıştım: Kitabımı alıp en yakın mezarlığa gidecek ve bir seremonide kupayı kaldıran kaptan gibi kitabımla ölülerin arasında dolaşacaktım. Çünkü ölüme çalım atmak istemiştim yazarak. Ama vazgeçtim, gitmeyeceğim. Onun yerine kitabı ithaf ettiğim kişinin evine gideceğim. Adresi mezarlıktan daha yakın ve hâlâ ezberimde.

Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Kadirşinas bir mesai arkadaşıma… İlginç ve spontane bir sahneydi. Karşımda merhum Mevlana İdris’in şiirini ezberlemiş paldır küldür okuyan bir öğrenci vardı. Onu dinliyordum. Sırtıma dokunup kitabı gösterdi arkadaşım. Gülümseyerek. Ben de gülümsedim ve oracıkta imzaladım.

Yazmaya nasıl başladınız?

Fısıltının haykırıştan daha inandırıcı olduğunu hissettiğim an yazmaya başladım. Lise üçteydim, okuduğum her şiir, bitirdiğim her roman hayatıma bir şeyler ilave ediyordu. Bunu hissediyordum. Varoluşuma bir tür manevi protezlerdi okuduklarım. Zamanla bu cerrahi faaliyete ortak olmak istedim ve yazdım. Ama Hipokrat’la hiçbir ilgim yok. Nasıl ki farelerin en çabuk öğrendiği şey kaçmaksa benim de en çabuk öğrendiğim şey itiraf etmek oldu. Yazarken kime itiraf ettiğini bilmeyen bir itirafçı gibi hissediyorum.

GECE ARTI GÜNDÜZ BÖLÜ EV

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Gece artı gündüz bölü ev. Flaubert “Gece yarısından sonra yapılan her şey edebe aykırıdır” der. Bence yalan söylüyor. Radikal bir tekbaşınalığı yakaladığım an yazabiliyorum ben. Üstelik yazdıklarım müstehcen de değil. Gece de gündüz de bana bilmediğim sorular soruyor. Halbuki ben kendimden oluşan bir sürünün çobanı mıyım bunu merak ediyorum.

Defter mi, bilgisayar mı?

Elbette bilgisayar. Hâlâ defterin üretiliyor oluşuna bile şaşırmamız gerekiyor. Eğer defterle yazsaydım kendimi Bihruz Bey gibi hissederdim. Tersine bir züppelik kokusu alıyorum defter ve kalem kullanarak yazmada. Defterin ekrana göre daha samimi bir bağlam olduğunu inkâr edemem. Fakat samimiyetimizin altını çizmeye kalkıştığımızda ister istemez üstünü de çizmiş oluyoruz.

  • KÜNYE
  • Hakkımda Kaç Yemin Edilmiştir?
  • Mert Mevlüt Gökçe
  • Dergâh Yayınları
  • 2022
  • 64 sayfa
#Mert Mevlüt Gökçe
#Koşmak İstedim
#Hakkımda kaç yemin edilmiştir?
1 yıl önce