|

Sosyal tarihi hatırlattı

Geçen yıl kaybettiğimiz 120 bin fotoğraflık arşive sahip duayen fotoğrafçı Ergun Çağatay’ın yaşamı ve yapıtlarından oluşan retrospektifi yayınlandı. Küratör Merih Akoğul, dünyanın dört bir yanına ait karelerle birlikte Çağatay’ın insanlığın sosyal bir tarihi olduğunu hatırlattığını söyledi.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 14/01/2019 Pazartesi
Güncelleme: 03:43 - 14/01/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
81 yaşında kaybettiğimiz Ergun Çağatay, farklı coğrafyalardaki Türkçe konuşan insanları, Tayland’daki mültecileri, Almanya’da yaşayan Türkler’i sık sık kayıt altına almıştı.
81 yaşında kaybettiğimiz Ergun Çağatay, farklı coğrafyalardaki Türkçe konuşan insanları, Tayland’daki mültecileri, Almanya’da yaşayan Türkler’i sık sık kayıt altına almıştı.

Yıldız Moran, Ara Güler, İzzet Keribar, Ersin Alok gibi sanatçıların retrospektiflerini yayınlayan Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin son kitabı geçen yıl kaybettiğimiz fotoğrafçı Ergun Çağatay oldu. Gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Ergun Çağatay’ın yapıtları ve yaşamını, dünden bugüne uzanan retrospektif bakış açısıyla ele alan kitap, Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin dokuzuncu kitabı. Seçtiği konuları en ince ayrıntılarıyla ele alan, kültür tarihimizin kilometre taşı kabul edilen fotoğraf ve araştırmalara imza atan Çağatay’ın dünya kültürüne katkı sağlayan 120 bin fotoğraflık siyah-beyaz ve diapozitiflerden oluşan dev bir arşivi var. Kitabın küratörlüğünü ise Merih Akoğul üstleniyor. Akoğul sorularımızı yanıtladı.

Kitabı hazırlarken Ergun Çağatay fotoğraflarının kürasyonu noktasında neyi gözettiniz?

Ergun Çağatay, çok önemli röportajları olmasına rağmen aslında biraz kapalı yaşayan ve yaptıkları bir arada fazla görülmeyen bir fotoğrafçı. Onun gerçek değerinin verilmesi için bu serilerin tümünün ortaya çıkarılması, içlerinden doğru bir seçki yapılarak, konsept doğrultusunda fotoğraf dünyası ile paylaşılması gerekiyor. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Türkçe konuşan farklı coğrafyalardaki insanlar, Norveç’te petrol platformlarında yaşayanlar, Tayland’daki mülteciler, İran Devrimi, Fransa’da yanık merkezinde tedavi olanlar ve en önemli serilerinden biri Almanya’da yaşayan İkinci Kuşak Türkler. Burada benim en çok önem verdiğim nokta, bu kadar kıymetli işlere imza atmış bir fotoğrafçının doğru bir biçimde kavranması ve fotoğraf adına yaptığı evrensel işlerin doğru bir biçimde anlaşılmasıdır.

Ergun Çağatay’ın karelerinin önemi nedir sizce? Bu kareler izleyiciye ne söyler?

Fotoğraflarının hem yaklaşım, hem anlatım hem de teknik ve estetik okumasını yaparsak eğer, Ergun Çağatay çarpıcı görsellikle ve belgeyi yüceltecek kurgularla fotoğrafını hiçbir zaman mekanikleştirmez, yapay bir atmosfer yaratmaz.

Konuyu akışına bırakır ve durumu sessizce saptar. Çağatay’ın dünya, yaşam, sosyal hayat, kültür ve sanat bilgisi çok yüksekti. Yaşadıklarını, olan biteni, başarıyla va doğru analizlerle yorumlardı. Ergun Çağatay karelerinin insanlara söylediği, insanlığın sosyal bir tarihi olduğu, bunların fotoğrafla saptanabileceği, tarihe kayıt olarak bırakılabileceği, uzakların aslında yakın olduğu ve her sorunun yapısında bir evrensellik taşıdığı gerçeğidir. Almanya’da “İkinci Kuşak Türkler” ve müthiş özverili bir bilimsel/sosyolojik çalışma olan “Türkçe Konuşanlar” bunun en güzel iki örneğidir ve bu derecede kapsamlı çalışmaların ülkemizde başka bir örneği yok.

  • Sırada sergi var
  • Son olarak bu karelerden bir sergi planı var mı?
  • Olmaz mı… Ona, yaptığı işleri çok iyi anlatacak büyük bir sergi yapmak en büyük emelim. Ülkemiz fotoğrafı için de bu çok önemli. 120.000 fotoğraflık arşivinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen daha birçok fotoğrafı var. Yıldız Moran’ın geçen yıl yaptığımız aynı seriden kitabını, bu yıl İstanbul Modern’de şu an izlenmekte olan bir sergiye nasıl dönüştürdüysek, aynı kapsamda bir sergiyi Ergun Çağatay için de yapmak önemli bir görev ve sorumluluk diye düşünüyorum.

#Ergun Çağatay
#Merih Akoğul
5 yıl önce