Bir konser salonu düşünün ama kendinizi kafede hissettiğiniz. Cafe Tango tam da böyle bir proje. Projenin baş aktörleri Şirin Pancaroğlu ve Bora Uymaz. Konserlerde her zaman farklı bir mizansen uygulanıyor. Sahnede doğaçlamaya açıklar. Pancaroğlu bunun ne tiyatro ne de konser olduğunu söylüyor.
Cafe Tango’nun repertuarında eski besteler yerine Uymaz ve Pancaroğlu’nun besteleri daha çok yer buluyor. Bunun yanı sıra elbette Arjantin’den örnekler de veriyorlar. Sahnede bir kafeyi andıran dekorlar kullanılıyor.
Girişte ayaklı bir portmanto bulunuyor. Kafeye giren, sahneye gelen her müzisyen üzerindekileri buraya asıyor. Enstrümanların olduğu bölümün yanında bir masa ve birkaç sandalye bulunuyor. Masada iki dansçı, bazı parçalarda dans ediyorlar. Enstrümantal ve sözlü eserler çalınıyor. Bir süreliğine de olsa bulunduğunuz yerden ve kimliklerden sıyrılıp içinizi ısıtan sımsıcak müziklerle Arjantin’e doğru hayali bir seyahat yapıyorsunuz.
Türkiye’de özellikle Cumhuriyetle beraber önemli tango besteleri çıkıyor. Uymaz bu eserleri konserleri okuyabildiklerini ama albüme koymak istediklerinde ciddi bir telif ücretiyle karşılaştıklarını söylüyor. Durum böyle olunca bugüne kadar klasik formdaki eserlerle ilgilenen Uymaz, kendi bestelerini yapmaya başlamış. Cafe Tango albümünde 17 eser var. Bunlardan on tanesi yeni bestelenmiş tangolar. İçlerinde Pancaroğlu’na ait olanlar da var. “Tangonun belli kalıpları var. Onları koruyarak ve kendi karakterimizi de katarak repertuara yeni besteler ekledik. Türk müziğine uygun makamlar da var. Daha önce denenmemiş makamlarda tangolar da yaptık. Yeni bir şey oldu desek geçmişe ayıp etmiş olmayız. Eski tatta yeni tangolar” diyor, Pancaroğlu ve Uymaz.
Pancaroğlu’nun aileden gelen bir Arjantin merakı var. Hikaye şöyle: Pancaroğlu’nun dedesi 17-18 yaşında 1. Dünya Savaşı sırasında Arjantin’e gidiyor. Beş sene Buenos Aires’de yaşıyor. Geri döneceği zaman Osmanlı yıkılmış, elinde geçerli bir seyahat belgesi bile yok. Birkaç sene Marsilya’da kalıyor. Gelemiyor. Sekiz sene uzaklıktan sonra nihayet memleketi olan Develi’ye geliyor ve dükkan açıyor. Kayserili çünkü. Ailede herkesin konuştuğu bu hikaye Pancaroğlu’nu da etkiliyor. Amerika’da yüksek lisansını yaparken Latin Amerika Müzik Merkezi’nden çıkmıyor.
“Bu müzikleri çıkarın yerine Türk Sanat Müziği koyun, yine olur. Ben onunla ilgili de bir şey düşünüyorum” diyen Şirin Pancaroğlu, Cafe Tango albümünün kendilerini nasıl müzik yapmak istedikleri konusunda bir kıvama getirdiğini söylüyor. Albüm bir anlamda onların kartviziti olmuş. Proje için Pancaroğlu’nun parlak fikirleri var.
Gerekirse iyi bir oyuncudan oyunculuk dersleri almayı bile düşünüyor. Tiyatro deneyimi sadece izlediği oyunlar kadar. Kendilerini bu konuda ne kadar geliştirirlerse o kadar gerçekçi olacaklarını biliyor. Sahne dekorlarını her yere taşımak kolay değil. Pancaroğlu bunun için projeyi bir veya iki mekana sabitlendirmek istiyor. Hemen hatırlatalım, Cafe Tango’yu 19 Mart’ta Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak izleyebilir, dinleyebilirsiniz.
