|

Türkler ailem gibi

Riff Cohen yeni albümü “Quelle Heure Est- Il” ile sevenleriyle buluştu ve albümün ilk konserini çevrimiçi olarak verdi. Türkiye’de sıkı takipçileri bulunan Cohen “Amacım duygularımı seslere ve kelimelere yansıtmak. Türkiye benim ailem oldu. İlk kez sahne aldığımdan beri kendimi buraya bağlı hissediyorum."

Seray Şahinler Demir
04:00 - 22/11/2020 Pazar
Güncelleme: 12:06 - 21/11/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Riff Cohen
Riff Cohen

Paris şarkısıyla sesini milyonlara duyuran şarkıcı ve söz yazarı Riff Cohen, “Quelle Heure Est- Il” adını taşıyan üçüncü albümünü geçtiğimiz günlerde çıkardı. Cohen bu albümde yalnızlık, doğum, ölüm, kadınlık ve hayattaki anlam arayışını anlatıyor. “Albüm kapağı beni kırmızı bir halıyla kaplı kırmızı bir halıda yatarken gösteriyor ... Nereden geliyorum ve nereye gidiyorum? Aslında bilmiyorum. Benim için bu sembolizm, kendi köklerime mi güveniyorum yoksa aslında gelecek neslin kökleri miyim? Hangi gelenekler kaybolur? “Quelle Heure Est-Il” ... Saat kaç? “ sorusunun peşinden giden ve annesinin şiirlerini ve kendi sözlerini besteleyen Cohen, müziğini Ortadoğu ve Kuzey Afrika geleneksel müzikleri, oryantalizm, klasik Arap, yeni keşifler, hip-hop ve elektronik ile dokuyarak keyifli bir müzik kolajı oluşturuyor.


SEYİRCİ BENİM HEDİYEM

Türk dinleyiciler için Cohen’in ayrı bir yeri var. Çünkü sanatçı ne zaman Türkiye’ye konuk olsa biletler günler öncesinden tükeniyor. Sosyal medya platformlarındaki paylaşımlardan da bu sevgiyi görmek, ölçmek mümkün. Türkiye’de hatırı sayılır bir dinleyiciye ulaşan Cohen, “Benim için bu büyük bir hediye! Yabancı biri tarafından kucaklanmak gibi. Ama buradaki yabancı benim ailem oldu. Türkiye’de ilk kez sahne aldığımdan beri kendimi buraya bağlı hissediyorum” diyor.

Geçtiğimiz hafta çevrimiçi konseriyle sevenleriyle buluşan Cohen ile konser sonrası yeni albümünü, anneliğini, burayla olan bağını ve müzik serüvenini konuştuk…

Yeni albümünüzün hikayesiyle başlamak istiyorum. Uzun bir aradan sonra dinleyiciyle buluşuyorsunuz. Bu albümde yalnızlık, doğum, ölüm, kadınlık ve hayattaki anlam arayışına atıf yaptığınızı görüyoruz. “Quelle Heure Est- Il”n hikayesi, sözü nedir?

Albümün adının benim için oldukça felsefik bir anlamı var. Zamanla ilgili. Quelle Heure Est Fransızca’da “saat kaç?” demek. Zamanın anlamını hiç anlamadığınızda, bu dünyadan ayrıldığınızda ya da anne olduğunuzda geceniz gündüzünüze karıştığında ya da korona karantina günlerinde olduğu gibi…


BAHÇEM ZENGİN
Yeni albümünüzde oryantalizm, klasik Arap, tuzaklı yeni keşifler, hip-hop, autotune, klasik barok ve klasik elektronik üzerine dokunarak yeni bir kolaj oluşturuyorsunuz. Bu mozaiği nasıl sağlıyorsunuz?

Bütün bunların hepsi halihazırda bende var. Ben kültürel bir karışımım. Geleneği de seviyorum moderni de. Her zaman değişen modayı da. Kökleri hala varlığını koruyan müzikleri de. Hepsi bir bahçe gibi ve ben bu bahçede oynuyorum. Hatta bazen bazı kökleri bilerek kesiyorum.

ANILAR ÇOK KIRILGAN
Kendi şiirlerinizi besteliyorsunuz. Daha önce annenizin şiirlerini bestelediğinizi duymuştum. İlham kaynağınız nedir? Bu albümde ilham kaynağınız ne oldu?

Albümde hala annemin sözleri var. İlham kaynağım duygulardır. Amacım duygularımı seslere ve kelimelere yansıtmak.

“Nereden geliyorum ve nereye gidiyorum? Aslında bilmiyorum. Benim için bu sembolizm, kendi köklerime mi güveniyorum yoksa aslında gelecek neslin kökleri miyim?” diyorsunuz. Sizin için kökler, bellek ne ifade ediyor?

Son zamanlarda sevgili büyükannem Fortuna’yı ve büyükbabamı kaybettim. Sonrasında ortaya çıkan sessizlik karşısında sarsıldım ve “Geriye ne kaldı?” diye düşündüm. Anılar, kokular, özel yemekler, hikayeler… Bunlar çok kırılgan. Çok kolay kaybolabilirler. Eğer bütün bunları canlı tutmazsam çocuklarım çabucak unutacaklar. Bu da benim için çok büyük bir kayıp olur. İstediğim gibi tasarlayabileceğim yeni bir sayfam varmış gibi hissediyorum. Hoşlanmadığım şeyleri hayatımdan çıkarıp yaşam tarzıma ve çocuklarımı eğitme şeklime uyan şeyleri benimsiyorum.


HAYATIMI İKİ DÜNYAYLA KARIŞTIRIYORUM
Bir söyleşinizde “Beni her zaman en çok etkileyen Doğu oldu. Batı’nın bana veremediği her şeyi Doğu’dan ve kökenlerimden aldım” demişsiniz. Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Doğu kökenli sanatçılara her zaman sorulur bu soru. Doğu’nun, kendi coğrafyanızın sizdeki yeri nedir? Her iki taraftan bakınca ne görüyorsunuz?

Sevginin ifadesi her zaman daha geniştir. Bu tam da Batı akademisinde konuşmadığımız bir konu. Ve aynı zamanda bu benim için hala kendime sorduğum büyük bir soru. Hayatımı her iki dünya ile karıştırmaya çalışıyorum.

Dünyayı anneler kontrol etmeli
İki yıl içinde iki kez anne oldunuz. Annelik bir müzisyen olarak size ne kattı?

Çok şey…Hayattaki varlık ve hayatın anlamı daha da netleşti. Dünyayı annelerin kontrol etmesi gerektiğine inanıyorum.

Türkiye’de çok seviliyor ve takip ediliyorsunuz. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz ve sizin Türk izleyiciyle aranızdaki bağ nasıl?

Benim için bu büyük bir hediye! Yabancı biri tarafından kucaklanmak gibi. Ama buradaki yabancı benim ailem oldu. Türkiye’de ilk kez sahne aldığımdan beri kendimi buraya bağlı hissediyorum. Tesadüften öte çok fazla ortak noktamız olduğunu düşünüyorum. Özellikle de “doğu/batı” sentezi meselesinde.

Pandemi süreci sizin için nasıl geçti?

Çoğunlukla olumlu etkiledi diyebilirim. Para kazanamasam da çok çalıştım. Yaptığım işi yapmaya çok güçlü bir şekilde yönlendiren bir şey var demek. Ve ayrıca her yerde çocuklarımla birlikte olma hissini de seviyorum, tıpkı çingeneler gibi.

#Riff Cohen
#Müzik
#Sanat
3 yıl önce