|

Küskün Yolcunun Türküsü

Behçet Necatigil’in Küskün Yolcunun Türküsü şiiri bugünlerde bir albüme ismini verdi. Albümün sahibi Bade Nosa, aynı zamanda Necatigil’in torunu olan eşi, Emre Can Sarısayın ile birlikte bestelediklerini söylüyor.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 15/11/2020 Pazar
Güncelleme: 02:00 - 15/11/2020 Pazar
Yeni Şafak
Bade Nosa
Bade Nosa
Şimdi hangi kitaplardan / Öğreneceksiniz onu /Gelmiyorsa bazı şeyler/ Çocukluktan geçerek diyor Behçet Necatigil “Küskün Yolcunun Türküsü” şiirinde… İnsana dair meseleleri, kırılganlığı en naif biçimiyle aktarıyor.
Bu şiir şimdi şarkıcı Bade Nisa’nın yeni teklisinde yeniden hayat buldu. Hoş bir detay var ki o da Bade Nosa, şiiri Necatigil ailesinin içinden, eşi ve Necatigil’in torunu Emre Can Sarısayın ile bestelemiş.
“Bugün, 2020’de, dünyanın nereye gittiğini tahayyül etmekte zorlandığımız bir yılın son demlerinde, bu dizelere tutunuyoruz” diyen Bade Nosa ile hem yeni şarkısını, hem şiiri besteleme sürecini konuştuk; elbette Behçet Necatigil’i anarak…
Öncelikle Küskün Yolcunun Türküsü şiirini besteleme fikri nasıl oluştu?
  • Bundan bir yıl kadar önce bu şiir ilk defa karşıma çıktığında dizelerine resmen vuruldum. Hayatımda o sıralar geçtiğim süreçlere, hislere ses verdiği için daha da etkilendim sanırım. ‘
    Dünya böyle gidiyorsa / Elbet bir nedeni var’ dizelerini okuduktan sonra da bu şiiri bestelemeye ve bu dizelerin şarkının nakaratı olmasına karar verdim.
    Eşim Emre Can’la beraber günlerce şiirin duygusuyla akan ve en sonunda puzzle’ın parçaları gibi kendiliğinden birleşen muhteşem bir besteleme süreci geçirdik. Şiirin öylesine evrensel bir duygusu ve anlamı var ki, çağ ve kültür ayırt etmeksizin hepimizin yaralı çocukluklarına konuşuyor.

Bir şiiri besteleme sürecinde neler yaşadınız, bir şiiri bestelemek zor mu? Bir duyguya başka bir mecradan başka bir duygu eklemlemek aynı zamanda bir risk mi?
azı şiirler, onları gördüğüm, okumaya başladığım anda bestelerini ya da bestelerinin hissiyatını kulağıma fısıldıyor.
O an kulağımdakini kaybetmeden koşarak klavye başına geçiyorum ve en azından birkaç dizesini, bazen de şiirin önemli bir kısmını besteliyorum. Devamında Emre Can ile üstünde çalışıyor, kalan kısımları birlikte bestelemeye başlıyoruz.
Böyle olunca şiir bestelemek o kadar kolay akan, harika bir süreç ki! Şiirin duygusu, akorlarımızla, sesimin tınılarıyla, vokal ve enstrüman melodileriyle katmerlendikçe, soruda bahsettiğiniz gibi bir risk varsa bile o riski almaya hayli hayli değiyor.
Eşiniz Necatigil’in torunu. Onun ruhunu yakalama noktasında biraz şanslısınız bir müzisyen olarak. Ne dersiniz? Ailenin besteye tepkisi nasıl oldu?
  • Bence de bu çok büyük bir şans. Önümüzde müthiş bir edebi hazine var müzikle yoğurarak duygusunu boyutlandırabileceğimiz.
    Ve Emre Can’ın annesi, Ayşe Sarısayın, babasının şiirlerini katman katman hatmetmiş birisi. Şiirlerin ruhunu yakalamak için kendisi de bir hazine bizim için.
    Böyle olunca, Necatigil ailesi için de epey anlamlı oluyor Necatigil şiirlerinin torunları tarafından besteleniyor olması. Ve her açıdan destekleniyoruz bu konuda, ne mutlu ki.
Behçet Necatigil 1970’te Küskün Yolcunun Türküsü ile ‘Dünya böyle gidiyorsa, elbet bir nedeni var’ diye yazmış. Bugün 2020’de dünyanın nereye gittiğini tahayyül etmekte zorlandığımız bir yılın son demlerinde bu dizelere tutunuyoruz.’ diyorsunuz…
Bu dizelerin özellikle ‘Elbet bir nedeni var’ kısmındaki bilgelik benim galiba burada en çok tutunduğum. Freni patlamış bir araçta, hızlı ve yönsüz gidiyor gibi hissederken, frenin neden patladığını aslında çok iyi biliyor olmanız demek bu.
Dünyadaki bu kemirgen düzenin, bu açgözlülüğün, kıymet bilmezliğin, umarsızlığın ve küskünlüğün nedenini söylüyor Necatigil bu şiirde.
Yaralı, hakkı verilmemiş çocukluklardır bu gidişatın nedeni diyor. Küskün çocuklar, küskün yolcuları oluyorlar dünyanın. Bu sırada belki dünyayı iyileştirebilmek için evrensel bir ilaç da sunuyor Necatigil. Yaralanmamalı çocukluklar diye de okumak mümkün, tersten düşünecek olursak.

HAYALİMİZ NECATİGİL ALBÜMÜ YAPMAK

Necatigil şiirlerinden bir albüm yapmayı düşünür müsünüz? Ya da böyle bir planınız var mı?

Bu bizim müzikal yolumuzun hayallerinden biri. Necatigil bestelerimiz biriktikçe, bir gün kendi başına bütünlüklü bir akışı olan Necatigil şiirleri albümüne dönüşsün şarkılarımız çok isteriz elbette. Ne güzel bir armağan olur torunlarından şair dedelerine ve onun şiirlerini kalplerinde taşıyan okuyucularına.

Necatigil’in daha önce Sevgilerde şiirinin bestelendiğini hatırlıyorum. Her şiir bestelenmeye müsait midir? Bu açıdan Necatigil’in şiirini nasıl yorumluyorsunuz?
  • Evet, hatta Sevgilerde şiirinin birkaç farklı bestesi var, farklı sanatçılar tarafından yapılmış.
    Her şiir hatta her şair bestelenmeye müsait değil elbette. Biz şiir bestesi yaparken şiire minimum müdahaleyi önemsiyoruz. Şiirleri de bu gözle okuyor ve bestelemek üzere bu gözle seçiyorum.
    Necatigil, şiirde az ve öz sözcükle çok katmanlı anlam dünyaları inşa etmenin üstadı. Öyle olduğundan, şiirlerinin büyük kısmı bestelenmeye çok ama çok müsait bence.

Pandemi sadeleşmeyi başlattı

Pandemi döneminde doğaya ve doğala olan ilgi ve talep arttı. Siz ne düşünüyorsunuz bir sanatçı olarak bu konuda?
Sanatçıdan ziyade sabuncu kimliğimle cevap vereyim bu soruya. İnsan hayatı çok kırılgan.
Ve insan bu gerçekle yüzleştiği an gerek panik ve korku duygularıyla, gerek koruma ve korunma içgüdüsüyle kulak üstü yaptığı konularda harekete geçiyor. Bugün çok fazla insan kullandığı deodorantın, deterjanın, şampuanın kendi sağlığına olan etkisinin farkında artık.
İnsanın biricik sağlığı elden gitmeden kendisi için aldığı her önlem ve attığı her adımı çok kıymetli buluyorum. İlk talep pandemi paniğiyle olsun olmasın, zehirsiz ve doğal gıdanın da kozmetiğin de insanların hayatında müthiş bir iyileşme ve sadeleşme süreci başlattığına her gün şahitlik ediyoruz.
Siz aynı zamanda doğayla iç içe yaşıyorsunuz. Sabun yaptığınızı öğrendim. Doğayla bütünleşmek müzik serüveninizi nasıl etkiliyor?
  • Bana kalırsa hala yeteri kadar doğayla iç içe değilim ve umarım bir gün tam olarak öyle olacağım.
    Bodrum büyük bir kasaba, neredeyse şehir artık ve her gün hızla şehirleşmeye devam ediyor. Bitmeyen inşaatlar, trafik, doğa talanı...
    Yine de Bodrum’un henüz hala sakin, sessiz bir yerinde, ormanla çevrili bir çiftlikte ufacık bir zehirsiz kozmetik atölyemiz var ve burada doğayı ve insanı zehirlemeyen sabunlar ve diğer kişisel bakım ürünlerini üretiyoruz. Önümüzdeki aylarda, müzik stüdyomuz ve sabun atölyemiz yanyana olacak, tüm üretimlerimiz hepten iç içe geçecek.
#Behçet Necatigil
#Küskün Yolcunun Türküsü
3 yıl önce