
Kalb, Kur'an-ı Kerim'de duyguların, aklın, vicdanın, şahsiyet ve ahlakın velhasıl tüm varoluşumuzun merkezi kavramı olarak yer alıyor. Hidayetin, takvanın, imanın köken aldığı odak olarak görülüyor. O yüzden İmam Ebu Hanife imanı “kalb ile tasdik, dil ile ikrar” olarak tanımlıyor. Kalb, vazifesini sağlıklı biçimde yapması halinde Allah'a yöneliyor; Allah'ı andıkça yumuşuyor, hassaslaşıp titriyor. Ama aynı kalb, kişinin (nefsin) maneviyata karşı bilinçli menfi çabasının neticesinde ise hastalanabiliyor, hatta bu menfi yolda ısrar edilirse, nankör olunur, kibre kapılıp azgınlaşılırsa katılaşıp, mühürleniyor. Marazı arttıkça kalb, bu kez dalaletin, inkarın, günahkarlık ve nifakın eylem alanı haline gelebiliyor. Kalbin hastalıkları derece derece… Paslanmaktan tamamen kapanıp mühürlenmeye kadar olan bir süreç içinde ilerliyor maraz.
#yazarlar
#yenişafak
#erol göka






