|
Esperanto"dan önce Baleybelen vardı

Az çok mürekkep yalayanlar 'Esperanto'yu bilirler. Esperanto, dünyada bilinen ilk 'yapma dil.' Oysa Esperanto'dan yüzyıllar önce ilk yapma dili inşa eden Gülşeni Tarikati Şeyhi Muhyi Efendi idi. Bu yapma dilin adı, Baleybelen. Merak ediyorum, acaba Baleybelen'i bilen kaç entelektüelimiz var? Avrupa'da bilinen ilk yapma diller, Johann Martin Schleyer'in 1879'da yazdığı Volabükü ve Leyzer Zamenhof'un 1887'de kaleme aldığı Esperanto'dur. Muhyi, 16. Yüzyılda farklı köken ve yapıda diller konuşan kültürleri içeren 'İslam medeniyetinin yardımcı ortak dili' olması amacıyla, Türkçe, Farsça ve Arapça'dan oluşan Baleybelen'i inşa etmiş, Osmanlı seçkinlerinin beğenisine sunmuş, dönemin nüfuzlu din ve siyaset adamlarından olumlu tepkiler almış. Esperanto ise dönemin Avrupasında tepkiyle karşılaşmakla kalmaz, üstelik küçümsenir. Baleybelen, oryantalistlerin gündemine iki yüzyıl önce girdi, müellifinin Muhyi olduğu bilinmeksizin. Ne ki Baleybelen tarihin karanlık sayfaları arasında unutuldu.

***

Baleybelen oryantalislerin gündemine nasıl girdi? 1800'lerin başında Fransız araştırmacı Rousseau, Halep'te tanımadığı dilde bir esere rastlar. Sorup soruşturur, sonuç alamaz. Eserin giriş sayfasının kopyasını İstanbul'da Alman Elçiliği'nde ateşe olan tarihçi Hammer'e gönderir. Esrarengiz sayfanın şifresini Hammer de çözemez, işi doğubilimci Sacy'e havale eder. Sylvestre Sacy, Paris'teki 'Oryantal Diller Okulu'nun piridir. 8 yıl kadar sonra Sacy, sözkonusu kitabın başka nüshasını İmparatorluk Kütüphanesi'ndeki doğu yazmaları koleksiyonunda bulur. Sacy'e göre, Baleybelen ya kaybolmuş bir millete ait veya Doğu kabalistlerinin kullandığı bir gizli dil. Ünlü Doğubilimci Alessandro Bausani de Baleybelen'i ele alır. Bausani, hangi yüzyıla ait olduğunu bilemediği Baleybelen'i Hurufilik kategorisinde 'ilk yapma dil' olarak tasnif eder. Yazarının Muhyi olduğu 150 yıl sonra anlaşılır.

***

Biz Türkler Baleybelen'den 1966'da haberdar olabildik. Mithat Sertoğlu, Hayat Tarih mecmuasında "İlk Milletlerarası Dili Bir Türk icat etmişti" başlıklı yazısında Baleybelen'in Muhyi'ye ait olduğunu yazar. Baleybelen hakkındaki çalışmalar yetersizdir. Anlı şanlı dilbilimcilerimiz ise Baleybelen'in sözünü bile etmezler. Dr. Mustafa Koç, 5 yıllık çalışma sonucunda Baleybelen üzerindeki giz perdesini tümüyle kaldırdı. 750 sayfalık Baleybelen Klasik Yayınları'ndan çıktı. Dr. Koç'un verdiği bilgilere göre Vahdet-i Vücud'un piri Muhyiddin Arabi'nin en yetkin taraftarı olan Muhyi Baleybelen'i 1574'de tamamlamış. Baleybelen'in kelime anlamı 'dilsizleri dillendiren' veya, 'dilsizlere dille hayat veren'dir. Dr. Koç'a göre Muhyi, Tanrı'nın gizli hazinesinde var olan, ancak halkın kullanımına sunulmamış yüksek bilgiyi aktarmaya imkan verecek bir yeni dil üretmek istemiş. Daha önce ortaya konmamış bilgi, ancak yüksek mistik bilgiyi kavrayabilecek istidada sahip olanlara verilen, ama gönüllere intikal eden, satırlardan sakınılan hakikat bilgisidir. Bu bilginin umuma açılmaması için 'garip ibareler ve acaip işaretler' denilen özel anlatım tekniklerine dikkat çeken Muhyi, kendi mistik serüveninde elde ettiği ilahi sırları ehline aktarmak için yeni bir dil inşa etmeye yönelmiş.

Dr. Mustafa Koç'u böyle bir dil ve kültür hazinesini bize kazandırdığı için tebrik ediyorum. Herkesin biribirinin dilinden anlamadığı, farklı dillerden konuştuğu günümüz Türkiyesinde 'ortak dil' inşa etmenin önemini vurgulayarak bitirelim.

400 yıl önceden Muhyi-i Gülşeni bize bunu hatırlatmıyor mu?
18 yıl önce
Esperanto"dan önce Baleybelen vardı
Hüznün gönül coğrafyası: Ramazan’ın diriltici sesleri ve renkleri
İran durdurulmalı ama İran’ın mezhepçilik tuzağına düşmeden...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!