Venezuela’daki darbe girişiminin akamete uğrayacağı belliydi. Darbeyi tezgâhlayan güçler Maduro’yu tuzağa düşürmek istediler. Tuzak, daha fazla kan dökülmesi ve darbe çığırtkanı Juan Guaido’nun tutuklanmasıydı. Böylece Venezuela’ya Amerikan müdahalesine meşruluk kazandırılacaktı. Darbe girişiminin ardından ABD Başkanı Trump, Maduro’ya destek verdiği gerekçesiyle Küba’ya tam ve eksiksiz bir ambargo uygulayacaklarını duyurdu. Oysa Küba Fidel Castro’nun iktidara geldiği 1950’lerden bu yana Amerikan ambargosu altında yaşıyor.
Florida rejim muhalifi Kübalıların yoğun olduğu bir eyalet. Küba asıllı Amerikalılar öteden beri Castro rejimine karşı sertlik politikalarını destekliyorlar. Florida eyaletinde 1.5 milyona yakın Küba kökenli, 200 bin civarında da Venezuela kökenli seçmen yaşıyor. Orta yaş ve üstündeki Kübalılar Cumhuriyetçiler’i destekliyor. Küba kökenli seçmenler Amerikan iç politikasında kritik bir denge unsuru. Florida Valisi Scott, Demokrat rakibinden 10 bin oy farkla Senatör seçilmişti. Florida’nın Senato’daki iki üyesi de Cumhuriyetçi. Rubio ise Trump’ın Florida’yı Kübalı Amerikalıların oyuyla kazandığına ikna etmiş gibi görünüyor.
ABD askerlerini ülke dışındaki savaşlardan çekeceği vaadinde bulunan Trump’ın Neocon şahinler tarafından hacir altına alındığı anlaşılıyor. Neoconlar’ı eleştirerek Başkan seçilen Trump, Neoconlar eliyle Latin Amerika’nın karanlık geçmişini hortlatıyor. Bu geçmişte CIA destekli darbeler, darbe girişimleri, katliamlar, cinayetler, işkenceler, özel savaşlar var. ‘Trump’ın Neoconları’nın başlattığı kampanyanın kumpanyanın ‘demokrasi‘ ve ‘özgürlük’ söylemleriyle perdelenmesiyse tam bir komedi.