|
“Üstesinden geleceğiz!”

Dün akşam sezonun ilk maçı için seyircisi önüne çıkan Trabzonspor''da üç yenilik farkettik. Jabi, Serkan ve çubuklu forma! Futbol yine vasatı aşamadı. Misafir takım Sivasspor''un oyun genelinde oynamaktan çok oynatmamaya çaba harcadığını gördük.

Maçın hemen başında gelişen birkaç atak dışında organize futbol pek uğramadı Avni Aker''e! Ziya Doğan, beklenenin aksine üç ön liberosundan biri ve belki de birincisi olan Ayman''ı yanında tutmuştu. Takımın tüm ofansif gücü sahadaydı. Buna rağmen Yattara''nın pek bir isteksiz olduğunu gözlemledik. Ceyhun top almak için çok gerilere gelmek zorunda kaldı. Seyir zevki düşük ama mücadelesi kıran kırana bir maç izlerken Ersen Martin''in kişisel becerisiyle ev sahibi takım öne geçti! Taraftarın rakibi alkışladığı dakikalarda gelen bu gol atmosferi değiştirdi.

Buraya kadar okuduklarınız maçla ilgiliydi. Ama asıl yazmak istediklerim bunlar değil!

Sahada bir de hakem vardı, ama ne hakem!

Kararlarıyla şaşırttı. Cesur mu, korkak mı anlayamadık!

Bildiğimiz kadarıyla hakem ya tarafsız olur yahut da oynamak istemeyen takımın yanında yer alır. Ceyhun hemen hemen hiç yerden kalkmadı. Bu sertliğe iki taraflı müsamaha gösterdiği sanılmasın, garip bir şekilde misafir takımı korudu Demirlek!

''Ligin ilk maçında, evinde seyircisi önünde hakemin yardımıyla adeta biçilen bir Trabzonspor!''

Bu kimin ya da kimlerin arzu ettiği sahnedir bilemiyorum ama çok iyi oynandı doğrusu.

Değil futbolun, herhangi bir spor müsabakasının ruhunu anlamaktan çok uzak taraftarımsı piyonlar, son otuz saniyesine giren maçı katletti. Oyuncuların tavrı da gergin ortamı yatıştırmak için yeterli olmayınca maçın hakemi içeri girdi. Bu içeri giren hakemi biz tanıyoruz. Daha evvel de defalarca içeri girişlerinden tanıyoruz. Fakat ilginçtir bu defa içeriden çıkmadı Demirlek! Demek ki Trabzon''da devleti temsil eden valinin garantisi yetmedi Demirlek''e. Federasyon başkanından gelecek bir talimatla sahaya çıkmasını bekledik boşuna. Federasyondan gelen talimatı harfiyen uyguladı Demirlek, maçı tatil etti.

Olayın savunulur bir tarafı yoktur.

Cezayı hakeden de Trabzonspor''dur, haketmeyen de!

Federasyonun özensiz hakem seçimi (yoksa bilinçli tercih mi?) yanlış olmuştur!

Sivasspor oyuncuları ve hocası oyundan yana değil gerginlikten yana tavır sergilemişlerdir.

Sivasspor, eğer lehine tescille üç puan alırsa sadece adalet duygusu yara almakla kalmaz, aynı zamanda bu bazıları için “yol” olur!.

Trabzonsporlu taraftar başkanından hakemi ikna etmesini bekledi. Seçilmesinde emeği bulunan Ulusoy''un maçı oynanmasından yana tavır almasını bekledi. Hakem eğer tüm tribünün kendisinin ve misafir takım oyuncularının hayatına kastettiği düşüncesiyle maçı tatil ettiyse, Trabzon''u hafife alıyor demektir.

Son otuz saniyesine önde girilen bir maçta sahaya girmek ve rakibe saldırmak kollektif bir hareket sayılamaz.

Bir akıl taşıdığı da iddia edilemez failin!

Maçın tatil edilmesi üzerine yeni olaylar çıkacağı planlanmışsa eğer, bu planı boşa çıkaran Trabzon halkını tebrik ederiz.

Şimdi sağduyu zamanı.

Ama rahip cinayetinden, Hrant Dink''lerden buralara temcid pilavı olarak önümüze koyup ahkam kesenleri de ibretle not etmek gerekiyor.

Mazeretlere sığınmayalım, ''ama''ların arkasından konuşmayalım.

Her fırsatı bu şehri aşağılamak için kullanan meslekdaşlarımıza ayna tutmayalım!

Geçen sezondan, kıyas kabul etmez şartlarda bile tamamlanan maçlardan, ''deda''lardan, ''papila''lardan bahsetmeyelim!

Futbol camiasında işlerin tamamen sahada döndüğünü söyleyelim.

Yalan söyleyelim işte canım!

Kulüp, şehri arkasında hissetmeli ve gerekli adımları atmalıdır.

Öncelikle tüm kamuoyundan ''ama''sız, dolaysız, şartsız özür dilenmelidir.

Belki de dünyanın her tarafından tatilini denk getirmek için planlar yaparak bu maça gelen taraftardan özür dilenmelidir.

Belki de dünyanın her tarafından bir sonraki maça gelmeyi planlayan taraftardan özür dilenmelidir.

Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları için idari makamlarla işbirliği yapılmalıdır. Provakasyon tüm yönleriyle açığa çıkarılmalıdır.

Verilecek her türlü cezaya (Hükmen mağlubiyet, saha kapama, para) saygı duyulduğu peşinen ilan edilmelidir. Caydırıcı olacağı düşüncesiyle verilecek ibretlik cezalara dahi saygılı olunacağı açıklanmalıdır.

Hakemin düdüğünü asması talep edilmelidir.

Futbol federasyonu genel kurulunu olağan üstü toplamak için girişimlere başlanmalıdır.

Irkçı söylemde bulunan futbol adamlarının en ağır cezaları almaları için takipçi olunmalıdır.

Tüm bunlar krizden güçlenerek çıkmak için gereklidir diye düşünüyoruz. Elbette camia da sakinleşecektir. Ama misafir takımın idarecilerinin saha içerisindeki olayları Arap-İsrail çekişmesi merkezinde değerlendirmeleri insani ürkütüyor. Kimsenin aklına gelmeyen bu bakış açısı bana göre aslında suçluyu da ele veren bir yaklaşımdır.

Bu haksız yakıştırmada bile mağdur pozisyonuna konulan Trabzonspor, belki de İsrail işgaline direnen Araplardan çok İngilizlerin baskı, zulüm ve haksızlıklarına karşı hayatta kalan İrlandalıları çağrıştırıyor.

İngilizlerin, sakin bir pazar yürüyüşünü tahrikleriyle nasıl kışkırttıklarını anlatan, Paul Greengrass''ın muhteşem filmi ''Bloody Sunday''de söylendiği gibi:

We shall overcome! (Üstesinden geleceğiz)

17 yıl önce
“Üstesinden geleceğiz!”
A benim mor çiçeğim
Fikri üretemeyen şiddet üretir
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!