"Bütün dünya bize karşı" diye yakınıyordu İsrail gazetesi Maariv... Güney Afrika'nın Durban şehrinde BM'nin düzenlediği ve Cuma günü sona eren Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı'nda İsrail ve ABD dışındaki 3000 civarında sivil toplum örgütü temsilcisi İsrail'in Filistin'deki uygulamalarına "Irkçılık" damgası vurmuştu. İsrail ve ABD çalıştı, çabaladı, bu yargının sonuç bildirisine girmesini önledi ama "Dünya"nın kanaati de böyle bir uluslararası platformda sergilenmiş oldu.
İsrail'in bu dünya tavrına karşı tepkisi "bu, antisemitizmin (Yahudi düşmanlığının) yansıması" şeklinde oldu. Demek tüm dünya "antisemitist"ti. Oysa bu tepki antisemitizm suçlamasını da zayıflatıyordu. İsrail'in her günahı, antisemitizm suçlaması ile örtülecek cinsten değildi. Hadi Filistinliler canları yandığı için İsrail'i suçlamışlardı? Hadi Arap ülkeleri bu suçlamaya "kardeş dayanışması" sebebiyle katlanmışlardı? Hadi İslam ülkeleri inanç bağı sebebiyle Filistinliler'in yanında yer alsınlardı? Ama işte İsrail'e sempati ile bakması beklenen Avrupa kamuoyu dahil aşağı yukarı tüm dünyadan gelen 3000 civarında sivil toplum örgütü İsrail'in günahlarına dikkat çekiyordu ve bu günahların "ırkçılık"tan kaynaklandığını vurguluyordu. "Irkçılık"tan yani, "İsrail'in Yahudi ırkını üstün ırk olarak gördüğü ve bu ırkın çıkarı için savaş hukukun aşan şiddet dahil her şeyi meşru gördüğü" yargısından... Anlaşılıyor ki dünya, İsrail'in bir Yahudi'nin burnu kanadığında ortaya koyduğu ve bir Filistin köyünü, kasabasını, hatta şehrini yerle bir eden misilleme mantığını böyle algılamaktaydı? Böyle algıladığı için çok daha politika dışı bir alanda tepkiler görülüyor. Mesela, İtalyan seyirci Lazio-Hayfa maçını boykot ediyor, maçın oynandığı 80 bin kişilik stada sadece 10 bin kişi geliyordu.
Şaron, İsrail Başbakanı ve Şaron sırtında kanlı bir dosya taşıyor.
Filistin kaynaklı terör eylemi bulunduğuna inanan ve bunu önlemek için güç kullanılmasını meşru görenler bile Şaron'un şahsında İsrail'in "ağır güç kullandığını" belirterek tepki gösteriyor. (Şaron'un Türkiye ziyaretinde Ecevit'in tepkisini hatırlayalım)
Kaldı ki dünyaya baktığımızda "antisemitizm" kadar kuşatılmış bir alan olmadığını da görüyoruz. Çünkü dünyanın birçok yerinde suç kapsamı içine giriyor antisemitizm. Avrupa'nın bazı ülkelerinde "soykırımın abartıldığını söylemek" bile suç teşkil ediyor. (Garaudy bu yüzden yargılandı) Üzerinde azıcık antisemitik değil antisiyonist kuşku bulunan politakacının bile ipi çekiliyor uluslararası siyonist medya tarafından.
Bütün bunlara karşılık bir toplam imajı var İsrail'in dünya üzerinde. Öncelikle saygın değil. Bir eli cinayate bulanmış durumda. Güçlü görünüyor, büyük devletleri etkiliyor, gizli örgütleriyle ustaca operasyonlar yapıyor, Yahudi diasporasının bütün dünyada çok etkin gücü var. Ama bir yerde varıp insanoğlunun vicdanına çarpıyor. Tanklarla yıktığı evleri görüyor insanlar. Vatanından sürülen ve yıllardır sürgünde yaşayan insanları görüyor. Sapan taşları karşısında kullanılan gücü görüyor. Filistin'den her gün kalkan çocuk cenazelerini görüyor. Teknolojik imkânlarla donatılmış suikast timlerinin işlediği cinayetlere parmak ısırıyor belki ama saygı duymuyor, onaylamıyor. Bugün başbakanlığa getirilmiş siyasi liderin özgeçmişinde bulunan kanlı katliamları görüyor. "Bu kadarı olmaz" diyor insanlar. Hatta İsrail'in kanlı görüntüsünden utanan Yahudi sayısı da az değil dünyada...
Avusturyalı Hader'in nazi sempatizanlığı sebebiyle siyasi hayatına ambargo konmasını, Holocaust (Yahudi soykırımı) çağrışımları sebebiyle anlaşılabilir bulan insanoğlu, Şaron'un Sabra-Şatilla kanlı dosyasına rağmen başbakanlığa getirilmesini anlaşılabilir bulur mu? İsrail "Biz yaparsak olur, çünkü bir özel bir topluluğuz" demeye getiriyorsa, işte küresel çapta asıl tepki toplayan budur. Irk ayrımcılığı suçlamasının kaynağı da İsrail tarafından dünyaya verilen bu imajdır. Bundan kurtulmanın yolu da kandan, cinayetten, üstün ırk psikolojisinden-uygulamasından, "Bir Yahudi dünyaya bedeldir" halet-i ruhiyesinden, "gerekirse bütün dünyayı yeneriz" imajını beslemekten, İsrail'in "meydan okuyucu" tavrından kurtulmaktır. "Yahudiliği ırkçılığın boy hedefi kılmayı kimse onaylayamaz, bu yaratılış kanunlarına aykırıdır, ama Yahudilik etrafında elleri kana bulanan bir ırkçılık oluşması da aynı ölçüde insanlık suçudur. Dünya Yahudiliği antisemitizim kalkanına sığınmaksızın bugün bunu görmekle yükümlüdür.
"Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı"nda İsrail'e yönelik "ırkçılık" suçlaması yanında, sömürgeci ülkelere karşı gelişen "özür dileme ve tazminat" talebi de, bunlar sonuç bildirisine girsin girmesin, dünyada birşeylerin değiştiğinin işareti olarak değerlendirilebilir. Deyim yerindeyse "Sığırcıkların gözü açılmış" bulunmaktadır. Güney Afrika'daki konferans adeta "Biz artık sömürge deposu-köle ambarı Afrika değiliz" çıkışıdır. Artık sorgulama çağı başlıyor. Dünün sömürgecilerinin veya bugünün ırkçılarının dosyası, meydan meydan ifşa edilecek gibi görünüyor. Adeta çağdaş medeniyetin makyajını söküyor dünya çocukları. Avrupa sömürgecilerinin yarım ağız özür girişimleri bu eylemi tatmin edecek mi, zor...
Buradan hareketle küreselleşmenin bir başka boyutuna da temas etmek gerekiyor. Yakın zamanlarda küreselleşmenin güçlüler adına ekonomik sömürü ve kültürel istila boyutuna karşı sokak savaşlarına tanık oldu dünya. Bunlara "anti globalist eylemler" dendi. Ama şimdi, sömürgeciliğe, ırkçılığa karşı da gene küresel çapta tepkiler oluşmaya başladı. Yani küreselliğin bir de böyle işleyen boyutu gündeme geldi. Adeta "insanî boyut" küresel çapta devreye giriyor diye düşünülebilir. Onun için küreselliği tek taraflı işleyen bir "kötülük makinası" gibi düşünmemek gerekiyor. Kimbilir belki de küreselleşme, insanoğlunun çok daha büyük bir irade ile kendi aslî damarını arayış çığırına dönüşecektir. Irkçılığa, sömürgecliğe karşı oluşan irade neden bunun belirtisi olmasın.
#Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı
#İsrail
#BM
#Güney Afrika
23 yıl önce
İsrail ve dünya kamuoyu
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu
