|
Ur taraması
Mecelle'nin "Beraeti zimmet asıldır" hükmü yeni hukuka "Suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes masumdur" ifadesiyle geçmiş. Yani hiç kimse peşin peşin suçlu sayılamaz demek bu. Bu kanaat, insanın fıtraten temizliğini esas alıyor.

Ancak şu an Türkiye'nin yolsuzluk haritasına baktığımızda bu kanaatin tersine döndüğünü söylemek mümkün. Nerdeyse elinizi attığınız her yerde bir pislik odaklaşmasına tanık oluyorsanız, her yere burnunuzu tutarak ya da yolsuzluk kuşkusu ile yaklaşmanızdan daha tabii bir şey olamaz.

Para politikasını emanet ettiğiniz Merkez Bankası Başkanı'nın kur ayarlaması yapılmasından kısa süre önce kişisel hesabında operasyon gerçekleştirdiği bir ülkede hangi kurumun temiz yönetildiğinden emin olacaksınız?

O kadar banka hortumlanmış ki, ister istemez "Hangisinin bilinmedik bir yerinde hortum yok" sorusunu sormadan edemiyorsunuz.

Geçen gün "bir bıçak darbesi"nin neleri ortaya çıkardığını yazdım. Bir trafik kazası Susurluk derinliğinde bir kara delik ortaya çıkardı.

Bir karı-koca anlaşmazlığı İSKİ kanalizasyonunu meydana saçtı.

Demek o kadar kesafet kazandı ki çürüme, tefessüh, kokuşma, hortum bağlantıları, nerdeyse "tesadüf" diye nitelenebilecek istisnai olaylar, adım başı yaşanır hale geldi, gündemi istilâ etti.

Türkiye kaç zamandır "yolsuzluk ekonomisi"ni konuşuyor. Vahşi hayvan isimlerini tükettik yolsuzluk operasyonlarını tanımlamak için, şimdi "vurgun, soygun" gibi tonları gittikçe ağırlaşan tanımlalamalara geldik.

Enerji Bakanlığı'nın ardından ikinci yatırımcı bakanlık olan Bayındırlık ve İskân... Bakanlar gidiyor... Üst bürokratlar, müteahhitler yargı yolunu tutuyor.

Neşter vurulan yere burnunuzu tutmadan yaklaşamıyorsunuz...

Koalisyon ortakları arasındaki rövanş mantığı bile bize, nasıl bir yolsuzluk girdabında boğulduğumuz gerçeğini bildiriyor. Bu durumda, rövanş mantığı işlemeseydi, acaba bunlar da gizli mi kalacaktı, diye sormadan edemiyor, ya da acaba koalisyon ortakları Ecevit'in çok itina ettiği hangi "koalisyon içi uyum" adına hangi yolsuzluğu gizliyor sorusunu sorduruyor.

Sağlık Bakanı Durmuş, "Biz zaten yolsuzluklarla mücadele ediyoruz. Gelin bakın şu ihalede ne var?" diye sesleniyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Okuyan, kendi bakanlığını başbakanlığa ihbar ediyor...

Ya diğer bakanlıklardaki durum? Onlara bağlı kurumlar, bürokratlar? Onlardan gerçekten emin olmalı mıyız?

Hastane kapısındaki adamlara en azından yılışmadan geçmemeye alışmış, elinde azıcık yetki bulunan herkese sigara veya yemek parası ikram etmeyi çok sıradan davranışlara dönüştürmüş bir toplum olarak yolsuzluklar konusunda hazır bir zihnî altyapımız var. Onun için temiz bir nasiye bulma iştiyakıyla "temiz olan bir adım öne çıksın" deme zorunluluğunu hissediyoruz.

Burada, hükümet çapında, tüm devlet yönetimi çapında toplu bir temize çıkma eylemine olan ihtiyaç vurgulanmış olmaktadır.

Bir bakıma devlet için "yolsuzluk çekapı" gerekiyor. Devletin tüm kan dolaşımının, tüm organlarında bir ur taraması yapılması lâzım. Bir zihni arınma eylemi gerekiyor onun ardından, ve temiz bir yönetim mantığına yönelmek...

Bu hükümetin bu işi yapamayacağı açık. Her şeyden önce Başbakan bu işi yapacak dirayette değil. Şu anda Başbakan Ecevit'in neyi ne kadar ihata ettiği hususunda haklı ve ciddi kuşkular bulunuyor. Ayrıca koalisyon adabı gibi bir birbirini idare mantığı, hükümet bozulmasın gibi bir başka zihni engel söz konusu. Ayrıca bakanları yolsuzluk iddiaları ile bir bir devrilen bir hükümetin sağlıklı bir yolsuzluk operasyonu yapmasının mümkün olmadığı da açık.

Ve ayrıca bu hükümetin ayakta durması da son derece zorlaşmış bulunuyor. Yolsuzluk konusunda hangi bakanlığı sarssanız bakanı düşürülebilir gibi bir intiba oluştu bu hükümet konusunda. Sanki hükümet, ya bakanları tek tek yolsuzluk iddiaları ile düşürülerek, ya da başka biçimde tükenecek. Öyleyse, bu hükümet gitmeli artık.

Ve kural dışı arayışlara itibar etmeden hemen seçim yapılmalı. Halktan yeni bir irade beyanı istenmeli...
#Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
#Yaşar Okuyan
#Ur taraması
23 yıl önce
Ur taraması
Avrupa’nın ‘Bozkurt’ miti
Kitap var kitaptan içre!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Su tadımcısı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…