|
Halterde uzun yıllar

Atalarımız "Türk Gibi Kuvvetli" sözünü dünyaya yaydılar ama "Kuvvet Sporu" halterde Naim gelene kadar sporcularımızın esamesi okunmadı. Mazhar Kazancı, Filozof Rıza Tevfik, Profesör Ali Rana Tarhan, birer amatör halterciydiler, daha doğrusu o dönemlerde bugünkü bildiğimiz türden ağırlıklar kaldırılmıyor, güçlülük yarışı "gülle" ile yapılıyordu ki, bu bakımdan 1896-1936 yılları arasındaki yarışmacıları "Halterci" değil de "Gülleci" demek yerinde olur.

1924 Paris Olimpiyadları''nda Türkiye''yi temsil eden Gülleci Cemal Erçman, özellikle "Muntazama"da dünyanın en iyisiydi. Cemal Bey, yarışmalara birgün kala, bir spor mağazasında Macar güreşçileriyle karşılaşır. O yıllarda bütün sporcularda "Yay Çekme" tutkusu vardır. Macar ağır sıkleti Otto Szelky, iri-yarı dev yapılıdır ama Sandow Yayı''nı geremez. Bu manzaraya tanık olan Cemal Bey, dayanamaz yayı kapar ve herkesin hayret dolu nazarları arasında sağa-sola, yukarı-aşağı en az 10 kez yayı açar. Bu, büyük bir gösteri, 1924 Paris Olimpiyadları''nı izleyenlerin deyişiyle "Muazzam bir afi"ydi! Sonra n''olur? Cemal Bey''in adaleleri tutulur, hedefe varamaz. 1928 Amsterdam Olimpiyadları''nda 3 harekette toplam 262.5 kilo kaldırarak 64 kiloda Olimpiyad 8.si olan Cemal Bey, 3 dil bilen değerli bir kişiydi. Halter dersleri verirken sadece 2 kelime sarfedirdi: "Çök" ve "Kalk".

Bundan sonra bir yıldız gibi parlayan ve trafik kazası sonunda hayata veda eden Sadık Pekünlü, Nuri Akın, Ferdi Türkdamar''la Fahri İman''ın adları hafızamda. Sadık, dünyanın en mükemmel vücutlu sporcularındandı. 1956 yılında Tahran''da Birleşik Amerikalı Tommy Kano, hem halterde hem de vücut krallığında dünya şampiyonu seçildi. Sadık Pekünlü, vücut krallığı yarışmasına girseydi, kesinlikle Kano''yu geride bırakırdı! Kano, 1994 yılında İstanbul''a da geldi, bir ayağını sürüyerek yürüyordu ki, benden başka O''nu tanıyan çıkmadı.

Halterde Türkiyemize ilk madalyayı 82.5 kiloda dünya rekortmeni Fransız Marcel Paterni''nin ardından ikinci olan (1959 Beyrut Akdeniz Oyunları) Metin Gürman kazandırdı. Naim gelene kadar da Mehmet, Salih Suvar kardeşleri Sedat Misket ve Levent Erdoğan''ın ufak-defek başarılarıyla avunduk. Levent sonra bir arkadaşıyla birlikte Fransa''ya iltica etti, onları orada da gördüm. Basınımızda Cep Herkülü ile ilgili ilk yazıları ben yazdım.

15 yaşında Gençler Dünya Şampiyonluğuna ulaşan Naim, boykot olmasaydı kesin şekilde 1984 Los Angeles Olimpiyadları''nda altın madalya alırdı. Ne yazık ki, siyasi nedenlerle Olimpiyad Şampiyonluğu''ndan oldu. Daha Sonra Seul, Barcelona ve Atlanta''da birincilik kürsülerine çıkarak 100 yıllık dönem zarfında 3 Olimpiyad altın madalyası elde eden dünyadaki tek halterci oldu. 18 yıl podyumlarda kalan Naim 3 Olimpiyad, 25 Dünya ve 22 Avrupa Şampiyonlukları kazanırken gençler kategorisiyle birlikte toplam 83 Dünya Rekoru kırdı. Bazan O''nu Halil Mutlu ile kıyas edenler var. Naim ayrıca kendi ağırlığının 3 katından 10 kilo fazlasını (1988 Seul, Silkme: 190 kilo) kaldıran dünyadaki tek halterci. Halil Mutlu ile övünüyoruz ama Naim''e yetişmesi mümkün değil. Türk Gibi Kuvvetli bu gençler, bizim göz bebeğimizdirler.

Türklerin Adları

Geçen ay Budapeşte''de yapılan AIPS toplantısında İsrailli bir meslekdaş, pekçok dili konuşarak birçok kişiye çevirmenlik yaptı. Togay Bayatlı bu yaşlı ve becerikli kişiye beni tanıştırdığında adam: "Türksün ama adın Arapça. Zaten bütün Türklerin adları Arapça" demezmi! Togay Bayatlı: "Benim adım Türkçe"dir, diye cevap verdi. Ben de şunları söyledim: "Araplarla Yahudiler, Sami ırkındandırlar. Sizlerin adları da İbranice değildir. Taşıdığınız isimler ortadan yok olan eski bir uygarlığa, Aramice''ye aittir. Musa (Moiz), Yusuf (Yasef), Süleyman (Salamon), İbrahim (Abraham) olmuş, bunun gibi" Yaşlı meslekdaş sustu, bilmem iyi cevap verebilmiş miyim.

Ve bir fıkra

1994 yılında İstanbul''da serbest güreş Milli Takımımızı Dünya Şampiyonu yapan antrenör Yakup Topuz''un lakabı "Karazin-dan"dır. Hayli esmer olduğundan gıyabında O''ndan böyle söz ediyorlar. Yakup, o kadar kara olmasına rağmen Peşte''de hergün solaryuma giriyordu. Dönüşte uçağa binerken kapkara olduğu görüldü ve O''ndan "Karazindan" değil de "Kara Davut" diye bahsetmeğe başladılar.

Sporların babası

Bütün spor dallarının "anası" atletizm ise "babası" da halterdir. Hiçbir yarışmacı, şayet ağırlık çalışmaları yapmamışsa başarıya ulaşamaz. Hani Türkçemizde bir deyim vardır: "Baba oğluna bağ bağışlamış oğul babasına bir salkım üzüm vermemiş." Halterin durumu da böyledir. Bir halterci, koşamaz, fazla yürüyemez ve halter dışında hiçbir sporu yapamaz, yaparsa netice alamaz. Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu ve Bünyamin Sudaş, spora "güreş"le başlamışlardı, sonra haltere döndüler ve sadece ağırlık çalışmaları yaparak bu noktaya geldiler.

23 yıl önce
Halterde uzun yıllar
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak