|
Saadettin Tantan

İstanbul Güreş İhtisas Kulübü, 1919 yılında Fatih Camii yanındaki eskiden "baruthane" olarak kullanılan binada faaliyete geçmişti. Salonuna sadece tek minder sığar, sporcular odun ateşinde ısıtılan suyla duş alırlardı. Köhne, izbe bir yerdi burası. Çok iyi biliyorum çünki, ben de bu kulüpte çalışarak Milli Takım formasını giydim.

Her şeye rağmen bu spor yuvası bir "okul" gibiydi. 1977''lerde kulüp kapandı. Herkes bir yana dağıldı. İşte o sıralarda Saadettin Tantan meseleyi ele aldı, Pertevniyal Lisesi yanına bir bina inşa ettirerek İstanbul Güreş İhtisas Kulübü''ne yeniden can verdi. Eski sporcuları, gençleri buraya topladı. Yüzde yüz polis, tatlı sert, gerektiğinde esprili bir yapıya sahip, aynı zamanda "liderlik" vasıfları taşıdığından kulübü yeniden bir okul haline soktu.

Mesleğinde sınırsız başarılara erişmiş, çalışma ve hareketleriyle çevresindekilere örnek olan Saadettin Tantan''ı işte bu vesileyle yakından tanıdım. Adının başında "Milli" sıfatı bulunan herşeye karşı baltalama eylemi yapmayı hüner sanan "68 Kuşağı" atasporumuz güreşi de yakmıştı. Avrupa, Dünya ve Olimpiyad Şampiyonalarında, uluslararası turnuvalarda sporcularımız iskambil kağıdı gibi devriliyorlardı. Tantan, bu yılgınlığa, bu bezginliğe, bu yenilme alışkanlığını normal karşılamağa son verdi.

1990 yılında 74 kilo seçmelerini kaybederek evine çekilen Fevzi Şeker''i 68 kiloda Milli Takıma alıp Avrupa Şampiyonu yaptı. Güreş kazanı o sıralarda fokur-fokur kaynıyordu. Zaten bu spor dalında beraber ağlama, beraber gülme, paslaşma yoktur, her kafadan ayrı ses çıkar. Ekibini kuran, gençleri kahve köşelerinden kurtaran, dersleri, askerlik durumları ve her türlü sancılarıyla yakından ilgilenen Saadettin Tantan, Güreş Federasyonu''nun ideal başkan adayıydı. Bunu gözönünde bulundurarak "Ver Güreşi Tantan''a Bitsin Bu Tantana!" başlığını taşıyan bir yazı yazdım. Bakan Mehmet Ali Yılmaz, Tantan''ı bu göreve razı etti ve Sapanca 1941 doğumlu, kendisini tanıyan herkesin dostluğuyla iftihar ettiği Saadettin Bey de kollarını sıvadı.

Greko-Romen''de tam 28 yıl sonra Barcelona''da (M.Akif Pirim), serbestte tam 23 yıl aradan sonra da Toronto''da (Sabahattin Öztürk) sırasıyla Olimpiyad ve Dünya Şampiyonluklarına ulaşıldı. 17 yaşındaki Hamza Yerlikaya''yı Milli Takıma alıp, 1993 yılında Stockholm''de Dünya Şampiyonluğu kazandırdı. Hakkı Başar''ı güreşe ısındıran ve Dünya Şampiyonu yapan da yine O''dur.

Bulunduğu makamlara "En karlı meslek" gözüyle bakmayıp, "Halka Hizmet" parolası güden bu değerli devlet ve spor adamını Fatih İlçesi Belediye Başkanı olduğunda tebrik ziyaretine gitmiş ve aynen şunları söylemiştim: "Vatana hizmette makamın büyüklüğü, küçüklüğü olmaz. Buradaki hizmetini tamamladıktan sonra Saadettin Beyi milletvekili ve bakan olarak çalışmalarını sürdürürken göreceğiz." Hayretle yüzüme bakmıştı. Basın camiasında O''nu benim kadar iyi tanıyan yoktur. Bu yüzden hakkında en küçük bir tenkid çıksa sanki aleyhimde yazılmış gibi üzülürüm. Zaten, O''nun aleyhinde yazmağa çalışanlar, adını bile yanlış yazıyorlar; Sadettin, (2) a ile yazılır.

BasınDAN

Her milletin yemek yeme, eğlenme, düğün, nişan vesaire, yaşama tarzı o milletin kültürünü oluşturuyor. Kültürleri yok olan milletler de yok oluyor, tarihte bunun yüzlerce örneği var. Bugün Japon basınında "Sumo" Birleşik Amerika''da "Golf, Basketbol ve Amerikan Futbolu", İngiltere''de "Kriket ve Futbol", Avustralya''da da "Yüzme" sporu medyanın bir numaralı ham maddesidir. Kültüre sahip çıkma ve yaşatmada basının rolü tartışılmaz. Türkiyemizde bir dönemde "Güreş" ve "Güreşçiler" gazete sayfalarını kaplardı. Abdülkadir Yücelman, Tayfun Gündoğar, Hasan Sarıçiçek, Faik Gürses, Kazım Kanat, Özkan Eminoğlu durmadan güreş haber ve röportajları kaleme alırlardı. Kala kala, Ercan Güven, Ömer Altay, Halil İbrahim Ekiz, Lokman Köse ve ben kaldık. Bu, böyle mi olmalı. Milli kültürümüze basın daha çok yer vermeli.

Ve bir gerçek

Milletvekilliğini "En karlı meslek" değil de "Halka hizmet" olarak algılayan ender kişilerden biri olan Saadettin Tantan''la birkaç kez Macaristan''ın çeşitli kentlerine, Barcelona''ya, Kopenhag''a, Stockholm''a ve Toronto''ya gittik. Temsil yeteneği, sorunları çözmedeki ustalığı ve mükemmel İngilizcesiyle her zaman dikkatleri üzerine çekti. 1993 yılında "Dünyanın En Başarılı Güreşçisi" seçilen Aleksander Karelin''e kupası verilecekti. FILA bu görevi bana tevcih etti. İsveç Kralı Gustav 16''nın da bulunduğu salonda bir tören düzenlendi ve Karelin''e kupasını ben verdim. Başkan Tantan manzarayı görünce o kadar mutlu oldu ki, övgü dolu sözlerle beni kutladı. İşte o zaman anladım ki yapısında arkadaşlarının başarılarından gurur duyan bir hamura sahipti. Sadece övgüyle de yetinmedi ve o akşam Stockholm''da bir lokantada beni ağırladı.

23 yıl önce
Saadettin Tantan
Kutsal bilgelik
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir