Ziraat Türkiye Kupası’nı kaybettikten sonra bu tür maçlara motive olmak zor değil imkansızdır. Taraftar yok, moralsiz, yılgın ve yorgun olması yetmezmiş gibi eksik bir Trabzonspor’un can havli ile kümede kalmaya oynayan rakibi karşısında konsantre olması beklenemezdi.

Bu büyük travmanın etkisinde çıkılan Ankaragücü maçı da zaten Trabzonspor için futbol oynama keyfinden çok işkence oldu. Aklını İstanbul’da bırakmış, hiçbir hedefi olmayan takım sadece statü gereği sahaya çıkan oyuncu topluluğu olarak bir şeyler yapmaya çalıştı.

Oynuyormuş gibi görünürsün ama ayaklarındaki prangalardan kurtulamazsın. Amaçsız, isteksiz ve bir an önce bitse de gitsek görüntüsündeki bu maçta antrenman performansına bile ulaşamazsın. Kazanılmasına rağmen bu maçın taktik analizi, değerlendirmesi ile futbolcuların ne yaptığını, ne yapamadığını masaya yatırmak bana göre haksızlık olur.

Başkanından yönetimine, teknik adamından futbolcusuna herkesin bu travmanın etkisinden bir an önce çıkarak gelecek sezonun planlamasına odaklanmalıdır. Başkan Ertuğrul Doğan ile teknik direktör Abdullah Avcı’nın fikir birlikteliği ile yürüttüğü transfer çalışmaları Trabzonspor’a ne kazandıracak bilinmez ama bilinen şu ki bu takımın bir sezon boyunca ortaya koyduğu futboldan anlaşılacağı gibi içinde lider özellikli bir oyuncunun olmadığı kadro ile ancak bu kadar.

Süper Lig ve kupada oynadığı karşılaşmalar her ne kadar dengeden ve istikrardan uzak olsa da bu ligde şampiyon olmak için sadece oyun ve futbolcu kalitesi yetmediği de aşikar.

***

Türkiye Futbol Federasyonu’nun yetersizliği, kulüp yöneticilerinin sorumsuzca sokak ağzı açıklamaları ve en önemlisi dayak yiyenin arkasına saklanıp, gider yapan hakemlerin kendi dünyalarındaki çete harekatı futbolun bilinmezliğini ortaya koymaya yetiyor. Sonuç olarak şampiyonu ve küme düşenleriyle bir sezon geride kaldı.

Gelecek sezon yine hedefleri olan takımlar olacak, mücadele ve kazanma içgüdüsü üst düzeye çıkacak. 'Geri al, öne sar' diye hakem ve futbolcu eskileri ekranda boy gösterecek. Tek işi değil ek işi gazetecilik olanlar kulüpleri adına esip gürleyecek.

Her zaman dediğim gibi sorunu üretenlerle sorun çözülemediği gibi korkarım ki gelecek sezon bu sorunlar büyüyerek karşımıza çıkacak.

‘Avrupa bahane, Türkiye şampiyonluğu şahane’ diyerek kitleler oyalanacak.

Şiddet her geçen yıl olduğu gibi teröre doğru yönlendirilecek.

Ne kadar uğraşırsak uğraşalım Edirne’yi sadece statüde olduğumuz için geçiyoruz.

Kendi içinde barışık olmayan futbolu çevreleyen etkenlerin durulması bu şartlarda etkisiz ve yetkisiz isimlerle mümkün değil.

Bu nedenle futbolda sorun saha içinde oynanan değil, saha dışında oynanan oyun…