Galatasaray'ın son dönemdeki en önemli kazanımlarından biri galibiyet alışkanlığıydı. Son bir ay içinde, normale nispeten güçsüz takımlarla yapılan Türkiye Kupası maçlarının da, gelişen özgüvenin tüm kadroya yayılması gibi bir faydası oldu. Gençlerbirliği karşısına iki yabancıyla çıkan sarı-kırmızılılar bireysel olarak da, takım olarak da vasatı aşamadı ama yakın zamanda oturan takım düzeninden ortaya çıkan bir golle öne geçmesini bildi. Hem de uzun zamandır Galatasaray adına örneğini görmediğimiz bir şekilde. Hızlı bir karşı atak, orta saha oyuncusu Emre Çolak'tan mükemmel bir koşu ve sonunda gelen gol. Uzunca bir süredir Galatasaray'ın böyle bir golü olmamıştı.

Ne var ki golden sonra oyunu gereğinden fazla rölantiye alan Galatasaray, rakibini de kendi üstüne davet etmiş oldu. Gençlerbirliği, iyi bir takım olmasına rağmen gençliğin verdiği tecrübesizlikle kendinden güçlü takımlara karşı kapasitesini ortaya koyamayan bir ekipti. İyi oynamadan golü bulan, şartları lehine çeviren sarı-kırmızılılar maçı kafasında erken bitirince Gençlerbirliği cezayı kesti.

Lig yarışında, rakipleri de ritmini bulmuşken Galatasaray'ın elindeki üç puanın ikisini bırakması sarı-kırmızılılar adına çok önemli bir kayıp oldu. Konsantrasyonu sadece lig olan Galatasaray kadrosu böyle önemli bir dönemde mental olarak sınıfta kaldı. Oyunu rakibine teslim etti, rakibini cesaretlendirdi ve puan kaybı kaçınılmaz oldu.