Kalp kırmak dünyanın en basit işlerinden biri. Egoyu şişirip karşıki dağları siz yaratmışçasına gezmek etrafta, ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Eminim etrafınızda buna benzer birçok insana rastlıyorsunuzdur.
Her zaman söylediğim bir söz vardır, kişi kendi hakkında iç görüye sahip değilse eğer, karşısındaki insanları değerlendirmede bir o kadar yanılır. Kim olduğunun farkında olamadığı için empati yapması neredeyse imkansızlaşır.
Hoş, çoğunun bu yanılgı pek de umurunda değildir. Çünkü bu kişiler, kendi haklılıklarıyla çok meşguldürler. Bazıları da sonradan pişman olan cinstendir ve her seferinde “keşkeler inden” kurtulamazlar. O keşkeler bir yumak halinde hayatlarının sonuna kadar onları bırakmaz.
Keşkelerin sebeplerinden biri olarak, yanlış davrandığınızı düşündüğünüz kişiyle yarın aynı ortamı paylaşmak zorunda olduğunuzu düşünelim. Aslında, burada önemli olan, kişinin kim olduğunun öneminin yanı sıra sizin tavır ve tutumlarınızın nasıl olması gerektiğidir. Müdürünüz de olabilir iş arkadaşınızda. Eşiniz ya da ev arkadaşınız. Fiziksel olarak aynı ortamı paylaşmak zorunda olduğunuz herhangi birini düşünebilirsiniz. Her şeyi tatlıya bağlama adına yapılacak en klasik hata, kişinin üzerine gidip konuşmak istememesine rağmen diretmeye devam etmek. Bunu üzülerek söylüyorum fakat hemcinslerim bunu daha sık yapıyorlar. Genelde eşlerine. Olayın dinginleşmezi için zaman verin. Bu saatler de sürebilir günlerde. Bazen çok daha uzun olabilir.
Sabredin ve kendinizi onun yerine koyup siz aynı durumda neler hissederdiniz birkaç saniyeliğine bile olsa onu düşünün o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Zamanı geldiğinde yaptığınız hatanın telafisini uygulamaya geçersiniz. İşler istediğiniz gibi gitmemeye devam ediyorsa daha fazla zamana ihtiyacınız var demektik. Her şeye rağmen kişi sizinle iletişime geçmek istemiyorsa zorlamak işleri sadece çok daha çetrefilli ve itici bir hale getirecektir. Olması gereken her ne ise o olacak ve yaşadığınız olaydan çıkarılacak ders ilerideki davranışlarınıza ışık tutacaktır.
