|
Başladı... Başladı…

Biz futbolseverler müptelayız. Oyun ne kadar çirkinleşse de, haksızlıklar, kör göze parmak sokarcasına yanlışlıklar ne kadar ayyuka çıksa da vazgeçemiyoruz. Onlarca futbol tutkunu tanıyorum "artık bu oyunu seyretmem" deyip defalarca tövbesini bozan.

Her sezon başı yeni bir heyecandır, meraktır… Gerçi Cuma akşamı Antalyaspor- Kayseri Erciyesspor maçı hem sahadakiler hem tribündekiler hem de ekran başındakiler için "nerden başladı bu Lig? Ne güzel tatil yapıyorduk" dedirtmişse de Cumartesi ve Pazar maçları "keçiboynuzu kıvamında" da olsa tat verdi. Süper Lig"in müzesinde kupa saklayan 5 şampiyonundan 3"ü ilk hafta mağlubiyetle tanıştı. Buna karşılık aşağıdan gelen 3 takım "puan veya puanlarla" siftah yaptı.

Tecrübe ile sabittir ki ilk haftalardaki erken hükümler yanıltıcıdır. Hatta değil sezon, 90 dakika için bile geçerlidir bu durum. Misal Konya"daki maçın devre arasında Konyaspor"u daha bir maç bile bitmeden alt lige yollamıştı birçok yorumcu. Ersun Yanal"ın oyuncu değişiklikleri maçın dönmesinde etkili olmuş olabilir; ama Allah aşkına 2-0 galipken ve rakibe mutlak üstünlük sağlamışken değilse ne zaman kazanılacak Salih? Kaldı ki Salih kaybedilmiş falan değil; kötü oynadı ve bazen kötü oynanır; hepsi bu...

Futbol taraftar-yorumculuğunun samimiyetsizliği diye bir gerçek var kabul edelim ki. Çoğumuz hayatımızın hiçbir alanında görmediğimiz, gösteremediğimiz mükemmelliği takımımızda, hocamızda hatta taraftarımızda arıyoruz. Oysa oyun fazlasıyla insani ve fazlasıyla kaybetmeye, hata yapmaya, yanılmaya ve en çok da kısmetsizliğe açık.

Geçen sezon küme düşmemesine neredeyse tüm takım taraftarlarının sevindiği Akhisar Belediyespor yine 3 puanla "Bismillah" dedi; üstelik Gekas olmadan. Hamza hoca ve talebeleri yine tribün cemaatinin "çok gözetilenleri" olmaya aday görünüyor.

Karabük"te Tolunay Kafkas etkisi kendisini göstermeye ilk haftadan başladı; sert ve disiplinli oyunun üzerine Lua Lua şıklığı… Kasımpaşa ise geçen seneki oyun ve bu seneki transferlerden oluşan beklentiyi karşılayamadı.

Rizespor da ilk haftanın kazananlarından oldu. Geçen yılki kadrodan öne çıkanları yine satan İlhan Cavcav "orta sıraları gözüne kestirmeyi alışkanlık haline getirmiş" demek yanlış olmaz sanırım. Kim bilir belki de bu kararı yıllar önce takımı Ersun Yanal çalıştırırken hakemler tarafından doğrandığında vermiştir yaşlı kurt. Ve belki de potansiyele rağmen iddialı takım yapmayarak Türk futbolundan intikam alıyordur!

Daum-Sağlam kapışmasının galibi bir kez daha Ertuğrul hoca oldu Eskişehir"de… Kanatlardaki üretkenliğe orta sahası da yaklaşırsa Eskişehirspor için "efsane bir sezon" beklemek hayalcilik değil sanki. Bursa"nın Batalla dışında da hücum etkinliği üretebilmesi şart gibi görünüyor. Ayrıca kontratağa dayalı oyunun forveti Pinto mu olmalı? Emin değilim…

Ne zaman Trabzonspor 3 İstanbul şampiyonundan biriyle maç yapsa bir kavram tartışması başlar: Derbi mi değil mi? Evet derbi, aynı şehrin iki takımı arasındaki maçtır efendim öğrendik; ama mesela şemsiye de güneşlik demektir aslında ve şemsiye denilince kimsenin aklına güneş gelmez Türkiye"de (plaj hariç). Hem bence bu tartışmada kararı kahvehane sahipleri verir…

Maça gelince Beşiktaş kazanmak istedi ve kazandı. Transferine itirazlar alan Atiba bir Ernst etkisi yapacak gibi duruyor. Keza Gökhan da oyun sonlarında yorgun rakipleri bitirici bir "ara eleman" olabilir. Kartal adına iyimser olmak için nedenler az değil lakin öyle kötü bir Trabzonspor"la oynadılar ki karar vermek için erken. Bence savunma hala sıkıntılı Beşiktaş"ta ve Tolga bile çare olmayabilir.

Haftanın en kötüsü en sona kaldı. Trabzonspor dün sadece yenilmedi, nelerin olmayacağını gösterdi aslında. Örneğin gerek hazırlık maçları gerek Avrupa kupası maçlarında Zeki ile olmayacağını gösterdi. Colman"ın kalmak istemediğini gösterdi mesela. Olcan"ın sol bek oynayamayacağını keza. Bir gün "teke tek maç" şeklinde bir oyun kurulursa Volkan Şen eminiz ki çok başarılı olacaktır; ama o zamana kadar kendisi "yetenekli ama…" olma özelliğini sürdürecek korkarım. Bu saatten sonra Volkan Şen"e "futbol takım oyunudur" demeye utanırım ben şahsen, hem desem de onun bunu dinleyecek vakti yoktur eminim. Geçen hafta Trabzonspor taraftarına "Mustafa Reşit Akçay"a sahip çıkın hikâyesi sizin hikâyenizdir" demiştik. Şimdi Hoca"ya seslenelim; hikâyene sahip çık Mustafa Hoca, kimlerin olmayacağını değil kimlerin olacağını

göster bize…

11 yıl önce
Başladı... Başladı…
Ülkelerin kişi başı geliri
Tüketim çılgınlığında son nokta: yıldız satın almak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar