|
Şimdi değilse ne zaman?

Bir haftayı daha olaysız bir şeklide atlatamamanın üzüntüsü içindeyiz futbolda. Saha dışı oyun alanı genişledikçe saha içi daralıyor; sloganlar yükseldikçe fikirler sığlaşıyor; takım elbiseler oynuyor; kramponlar seyrediyor. "Gırtlağımıza kadar futbola battık" diyor ya Negri, gırtlağımıza kadar futbolsuzluğa batıyoruz hızla ve iştahla...

3 sene önce naklen yayın ihalesi bir öncekinin 1.5 katıyla sonuçlandığında ne heveslenmiştik. Bu gelirlerle Türk futbolu uçacak, Avrupa kulüpleri ile yarışır hale gelecekti. Aradan geçen zamanda, tribünler daha boş, borçlar daha fazla, altyapılar daha vahim, oyun daha rezil hale geldi. 2012 yılından bu yana Türk futbolunun evrensel alana taşıyabildiği sadece iki isim var; Arda ve Gökdeniz... Ne bir oyun anlayışı, ne kayda değer bir başarı ne de oyun üzerinden okunası bir hikâye sunduk... Pardon binlerce sayfalık "sahaya yansımayan şike" dosyalarını saymazsak tabi...

Uzatmayalım lafı, dolandırmayalım ve muhataplarına seslenelim; ey Şenol Güneş, Rasim Kara, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Ersun Yanal, Tolunay Kafkas, Hakan Şükür, Mehmet Özdilek ve diğerleri... Oyunu bize sevdiren adamlar; Türk futbolu 2000"li yıllarda bir yere geldiyse bunda emekleri büyük olanlar, ne kadar daha saklanacaksınız takım elbiselilerin arkalarına? Ne kadar daha gücünüzü yok sayıp "edilgen" kalacaksınız? Futbol bir batağa saplanıyor ve siz seyrediyorsunuz. Oysa boğulan sizin çocuğunuz.

AYBABA BUNU HEP YAPIYOR

İstisnalar dışında ben, sahada futbol oynamış, takım çalıştırmış, ter akıtmış, yenmiş, yenilmiş, fark atmış fark yemiş, hâsılı oyunun çilesini çekmiş adamların, en azından futbol söz konusu olduğunda çok daha vicdanlı olabileceklerine inanırım. Bu inancıma dayanarak sesleniyorum; Allah aşkına bir araya gelin; "dostluk yemeği" falan değil "iş yemeği" olsun bunun adı. Oturun konuşun, çare düşünün, söyleyin seslenin... Futbolu sevmeyen sadece "muktedir" olmayı seven, oyuna hasbelkader bulaşmış adamlardan sıkılmadınız mı? Şimdi değilse ne zaman?

Saha içine gelince; Akhisar Belediye ve Hamza Hamzaoğlu için "Mütevazı olanı rahmet-i Rahman büyütür" diyelim. Sivasspor maçlarını seyretmemek, bilhassa hücum organizasyonlarını görmemek büyük kayıp... Geçen sene Kuyt ve Drogba, bu sene Bosingwa ve Atiba... İyi ki geldiler; her birinden gençlerin öğrenecekleri çok şey var... Çaykur Rizespor için "iş kazası" diyelim ama Samet Aybaba"nın hakkını yemeyelim. Aybaba önce Trabzonspor"da genç bir kadro kurdu. İşler düzeliyorken gitti; gelen bir iskelet buldu. Sonra Bursaspor"da yaptı aynısını ve sonra da Beşiktaş"ta... Bu seferki biraz farklı bir macera, merakla bekliyoruz Aybaba"nın "tecrübeli" takımının yapacaklarını...

Son olarak Allah, tuttuğu takım, âşık olduğu renk, dünya görüşü şusu busu ne olursa olsun Türk futbolunda vicdan sahibi adam sayısını arttırsın efendim...

10 yıl önce
Şimdi değilse ne zaman?
Ebu Gureyb’den IŞİD’e
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!