Mayıs ayında gerçekleşen olağanüstü kongre sonucunda İbrahim Hacıosmanoğlu"nun başkan olması Trabzonspor taraftarının transfere yönelik beklentisini hayli düşürmüştü. Keza teknik direktör tercihinin Mustafa Reşit Akçay"dan yana olması; "geçen yılki kadronun üzerine 1461"in ümit veren gençleri ilave olacak ve takımın oturması beklenecek" şeklindeki senaryonun ağırlık kazanmasına neden olmuştu. Ancak geçen sürede beklenilenden çok farklı bir transfer stratejisi ortaya koydu Trabzonspor yönetimi. Hatırı sayılır bir bonservisle Gençlerbirliği"nden Aykut Demir, ardından da önce Malouda sonra Bosingwa gibi taraftara heyecan verecek isimlerle anlaşıldı. Siz bu satırları okurken muhtemelen merakla beklenen yabancı forvetle de anlaşılmış olacak. Beklenen golcünün de Malouda-Bosingwa profilinde olacağını söylemeye gerek yok sanırım. Bu transfer politikasının ne kadar sürdürülebilir olduğu ve meselenin finansal yönünün analizi için gelen ve gidenlerin netleşmesi beklenmeli diye düşünürüm. Ama öyle anlaşılıyor ki Trabzonspor kurmaylarının sahada "top oynayan" bir takım için fazla beklemeye tahammülleri yok. İlk bakışta geçen yılki verimsiz tabloya rağmen kalite anlamında eldeki oyunculardan yana çok da değersiz değil Trabzonspor. Bu kadronun yeni transferlerle "uyum süreci" ve takım olma aşaması kısa sürerse "uşaklar" için, "fırtına" gibi bir takım seyredebilme ihtimali çok uzak olmayabilir. Ancak gerek hazırlık, gerekse Avrupa kupası maçlarında en çok göze batan "ben buradayım" diyebilen bir stoper eksikliği. Yeni (ve muhtemel) transferlerle ortaya çıkacak Trabzonspor kadrosunu rakipleriyle kağıt üzerinde mukayese ettiğinizde de en sıkıntılı bölge savunmanın ortası gibi görünüyor. Şampiyonluk yarışında geçmiş yıllar incelendiğinde, Türk futbolunda uyumlu ve en azından birisi tecrübeli stoperlerin fark oluşturduğunu görmek mümkün. Uche-Högh, Ronaldo-Zago, Popescu-Bülent, Ömer-İbrahim, Egemen-Glowacki (Giray) gibi ikililer ilk akla gelenler bu anlamda. Kaldı ki Trabzonspor"un elindeki Giray ve Mustafa"nın da yanlarında tecrübeli bir stoperle oynadıklarında daha derli toplu göründükleri hatırdan çıkarılmamalı. Galatasaraylı Semih"in Ujfalusi ile oynadığı sezon genç oyuncunun en büyük avantajı olmuştur mesela. Diğer yandan bugün milli takım hocası Abdullah Avcı"ya en çok sıkıntı çektiği bölge sorulsa kuvvetle muhtemel savunmanın ortasını söyleyecektir. Futbolda mutlak hükümler vermek çok doğru değil ama illa bir hüküm verilecekse benim cümlem "biz Türkler savunma yapmayı bilmiyoruz" olurdu herhalde. Hal böyle iken Giray, Mustafa, Caner, Aykut dörtlüsünden hiçbiri olmazsa olmaz görünen "akil stoper" ihtiyacını karşılayacak gibi değil. Bamba"nın da "meçhul" hallerinin devamı olası iken Trabzonspor"un tecrübeli bir stoper alması elzem. Son 20 yıldır, 2011 kadrosu dışında hep bir yanı eksik kadroları oldu Trabzonspor"un. İyi hücumcular olduğunda savunma topal oldu savunma iyi iken orta ya da kanatlar saha bazen de kale… Elbette hocaların bir planı var ve onlar gece gündüz takımla birlikteler; ama kimi zaman "tribün", sahayı görmek için en iyi yer olabiliyor… Tribündekilerin gördüğü budur efendim; elçiye zeval olmaz.
