
Başbakan Tayyip Erdoğan dün Beyaz Saray''da ABD Başkanı George W. Bush''la görüştü. Okuduğunuz yazının çıktığı bugün, gazetelerde, görüşmenin nasıl geçtiğinin ayrıntıları da yer alacak. Acaba gazeteler ve televizyonlar görüşmeyi okurlarına/ izleyicilerine nasıl yansıtacak?
Gazeteciler sürekli nesnellik iddiasında bulunduklarına göre, bu sorunun doğru cevabının da, “Görüşme nasıl geçmişse öyle” olması gerekiyor. Oysa gerçek hayli farklı olacak ve hepimiz bunun böyle olacağını biliyoruz: Görüşme nasıl geçmiş ve hangi sonuçları doğurmuş olursa olsun, gazeteler ve yorumcular, olanı kendi meşreplerine göre değerlendirecekler. Öyle yapmak zorundalar da; çünkü kimi, okurlarını, “Merak etmeyin, bir şey çıkmayacak”, kimi de “Göreceksiniz, çok şey olacak” diye çoktan şartladılar bile... Beyaz Saray''daki görüşmeden alınacak sonuç ne olursa olsun, iki grup da, “Ben demiştim, dediğim gibi de oldu” iddiasını ısıtmak üzere hazır bekliyor.
Bunun çarpıcı bir örneği, geçen haftayı neredeyse bütünüyle kaplayan “Askerler serbest bırakıldı” iddiasının sahibi tarafından verildi. Askerler onun dediği gibi ve dediği zaman bırakılmadı, çok daha farklı biçimde ve neredeyse bir hafta sonra serbest kaldı; ancak o iddianın sahibi, buna rağmen, “İşte dediğim oldu” diye tafrasını sürdürebiliyor...
İsrail''in, birkaç ay önce, Filistin''e kanlı saldırılar düzenlemesinin ve ardından Lübnan''ı işgale kalkışmasının sebebi üç askerinin kaçırılmasıydı. PKK''nın bizim askerleri kaçırmasından sonra, medyada günlerce “Askerleri kaçırılan İsrail ne yapıyorsa biz de aynısını yapalım” diye milleti ayaklandırmaya çalışanlar çıktığını, gazetelerin internet sitelerinin bu yolda kamuoyu oluşturmak üzere oylama yaptırdıklarını biliyoruz.
Türkiye''de hükümetin uyguladığı siyasi ve diplomatik baskılar sonuç verdi ve PKK elinde rehin tuttuğu askerlerimizi iade etmek zorunda kaldı. En kanlı yöntemleri uygulamasına rağmen üç İsrailli askerin rehine durumları ise hâlâ devam ediyor. Bizim medya, şimdi de, askerlerimizin iadesini sağlama başarısını görmezden gelip konunun ayrıntılarını büyütmekle meşgul.
İki cephede birden savaş veriyor Türkiye; biri Beyaz Saray''a kadar gidilmesini gerektiren PKK terör örgütüne karşı; diğeri de ABD Kongresi''ne getirilmek istenen Ermeni karar tasarısıyla ilgili... Her iki cephede, birinde (Ermeni tasarısı) ön planda diğerinde (PKK) sütre gerisinde ABD var. İlk cephede sonuç alındı ve Ermeni karar tasarısı Kongre''nin gündemine uzun bir süre gelmeyeceğe benziyor; bu büyük bir başarı... Diğerinde de, Türkiye''nin kararlılık gösterisi Amerikan yönetimi üzerinde etkili oldu gibi; Beyaz Saray görüşmesi bile bunun bir işareti...
Oysa Ermeni tasarısı ve PKK''yı tasfiye amaçlı çalışmaları yürüten devlet organlarının şu ana kadar elde ettikleri başarıları takdir eden pek yok. Her iki konunun ıcığını cıcığını çıkarmak için sarf edilen çabanın küçücük bir miktarı bile başarının takdirine ayrılmıyor.
Sonuçta olan da medya denilen kurumun itibarına oluyor tabii... Okurlar gazetelerde okuduklarına, ekranda işittiklerine güvenmiyor; daha da önemlisi, siyasilerin medya mensuplarını ''rakip bir siyasi grup'' gibi görmeleri... Değerlendirmelerini içlerinde tutsalar neyse, medya mensuplarına ''rakip siyasi grup üyesi'' muamelesi yapmayı kendilerine hak sayıyor siyasiler...
Beyaz Saray''da dün gerçekleşen Bush-Erdoğan görüşmesinin gazete ve ekranlara nasıl yansıyacağına bakarak, siyaset-medya ilişkilerinin bundan sonra nasıl olacağını tahmin edebilir, hangi düzlemde götürüleceğini çıkartabiliriz. Umarım, bu olayı iade-i itibar için vesile olarak kullanmayı bilir medyamız.
Aksi halde, halimiz duman...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.