Bu ne dünya kardeşim böyle!

Yok, yok.. Meraklanmayın öyle hemen, o eski şarkının sözlerini karıştırıyor değilim; "bu ne dünya kardeşim, seven sevene.. Bu ne dünya kardeşim böyleee!"

Ne güzel, önceden herkes birbirini seviyormuş. Şimdi herkes birbirine sövüyor. Televizyon, gazete, sosyal medya, hiç fark etmiyor, sövmek için hangisi denk gelirse artık.. Sonrası Allah ne verdiyse, bahtına kaset mi çıkar, yolsuzluk mu çıkar, soruşturma mı çıkar, kovuşturma mı çıkar.. Hadi ille siyasî cepheden bakmayalım, TV"de ilmî ya da dinî bir program da yapılmaya kalkışılsa söven sövene. Allah"a mı küfrediyor, Peygamber"e mi? Tabii TV yöneticileri bundan memnun, kim ne kadar ekranda küfredip sayar söverse o kadar reying alıyor program. E, tartışın hadi kardeşim, bağırıp çağırın, abi sen 10. dakkada diğer konuğa kızıp stüdyoyu terk ediceksin, yoksa reytingler yerde!

Galiba önce şarkılarımız bozuldu, sonra filmlerimiz, sonra TV programlarımız..

"Bir bahar akşamı rastladım size

Sevinçli bir telaş içindeydiniz

Derinden bakınca gözlerinize

Neden başınızı öne eğdiniz?

..

Şimdi soruyorum büküp boynumu:

Daha önceleri neredeydiniz"

Sevdiğine sen değil "siz" diye hitap eden şarkı sözlerinin yerini "Allah belanı versin" sözleri alalı yıllar oldu. İnsanlar artık "yalnız benim için bak yeşil yeşil" demiyor da "git, hevesini al gel" diyor. Ya da küfretmekten farksız artık şarkılar, "ben seni sevdim ama\şerefsizle yaşayamam.." , "yürü git işine be kardeşim insan sevmez mi", "kızıyorum çok kızıyorum\üzmek istiyorum seni\canını yakmak istiyorum", "yıkılmadan çıkma karşıma karşıma yıkıldığını göreceğim" ve daha neler neler!

Hangi ruh haliyle yazılıyor bu şarkılar, hayret ediyorum. Ya da hangi ruh haliyle bu kadar saçma senaryolar yazılıp bu saçmalıklara onca para dökülüp diziler, filmler çekiliyor? En son STV"deki Peygamberimiz (SAV) ile ilgili vaka ne ilk ne de son elbette.

Diğer taraftan TV programları hangi kafayla yapılıyor? Televizyon ekranları artık küfürleşme arenasına döndü. Hadi aslanım, yap bakiim amcaya bi küfür.. Yoksa reyting dede küser bize!

Reyting demişken, geçtiğimiz senelerde TVNET sahur programını yönetirken, setimizde bir kediye "Reyting" ismini koymuştuk.. Her gece Şehzadebaşı Camii"nden canlı yayın yapıyorum. Sete bir kedi dadandı. Amma nasıl? Ben tam canlı yayın için geriye sayıyorum, "3-2-1 sizdeyiz!" der demez bizim kedi sete giriyor, programın sonuna kadar ekranın bir köşesinden diğer köşesine dolanıp kendini gösteriyor, yayın bitip "çıktık arkadaşlar" dediğimde kedi kuyruğunu kısıp setten çıkıp gidiyor. Neredeyse sigortalı kadrolu yapacaktık, ismini "Reyting" koyuverdik sonunda. "Bu gece izlenme oranında yine birinci sıradayız merak etmeyin, Reytingimiz (yani kedimiz) yanımızda" diyerek şakalaşıyoruz filan.. Bir gece setin müdavim kedisi Reyting yayın esnasında arkadaki banklardan birine oturdu, yine ekranda görünüyor elbette, bir müddet sonra bir hareketlenme, kedicik banktan atlayıverince baktım Reyting yerde! Bende bir telaş, "arkadaşlar yetişin reytingimiz düştü!" O an itibariyle reytingimiz yerlerdeydi.