Şu "açılım" kelimesi nasıl mübarek bir kelimeyse artık, nereye çekerseniz oraya gidiyor.. bir de bu kelimeyi ballandıra ballandıra medya kullanıyorsa, nereye çekilip nereye gideceğini siz de hesap edemez oluyorsunuz..

Malum, "açılım" kelimesi, şu anki hükümetle başladı aslında. Elini uzattığı her yere dokunmak isteyen ve değdiği yaraya merhem olmak isteyen hükümet, bugüne kadar ele alınmamış ya da ele almaya korkulan ve uzak durulan konulara da el uzatarak önce herkesi şaşırttı.. sonra ardı ardına "açılım" icraatları medyada bol bol, boy boy yer aldı. Buraya kadar bakıldığında bir acayiplik göze çarpmıyor. Yok da zaten.. amma velakin bu açılım haberlerinin servis edildiği bazı bültenlerde gözlerden kaçmayan "medyanın kullandığı beden dili, üslup ve tavır" ile açılım haberleri artık alttan alta bir "alaya alma, alaysılık, bayağılaştırma" tonuyla verilmeye başlandı. İşte asıl tehlike de bu alaysı üslupta..

Dün sağlık bakanının Edirne gezisinde bir meyhaneye yaptığı ziyaret haberlerde yer aldı. Bir kanalda (bu kanal kelimesini ilginç bulurum hep, ne akıttığınız çok önemli çünkü o kanaldan), haber spikeri yüzüne hatta gözbebeklerine kadar yayılan alaysılıkla ve çığırtkan sesiyle, çığırtkan diyorum çünkü yersiz bir yüksek ses tonuyla, sanki mikrofonlar bozuk ya da dinleyen herkes sağır da sesini duyuramayacakmış endişesiyle bağırarak şöyle anons etti haberi:

"Sağlık! Bakanından! Meyhane! Açılımı!"

Bu "açılım" haberini verirken spiker hanımın çığırtkanlığını vurgulayabilmek için her kelimeye "!" işareti koymak yerinde olacaktır, dolayısıyla cümlenin yazımında yanlış yoktur. Biz gelelim konuya.. Zamanında bilhassa bazı kanallarda şimdiki hükümetle ilgili, Sayın Başbakan ile ilgili birçok karalayıcı haber yapılmış, birçok iftira atılmıştı. Bunları bugün açıkça biliyoruz çünkü o yalan haberleri yapanların çoğu artık yaptıkları her şeyi itiraf etmiş durumdalar.

Lakin bu durumun ne kadar değiştiğini sorgulamak gerekiyor. Zira haber kuşaklarında yeni bir yöntem bulunmuş gibi görünüyor. İşte şu "açılım" kelimesi, hükümeti ve mensuplarını alaya almanın, tahkir etmenin bir başka yolu olarak kullanılıyor bazı haberlerde. Ne demek meyhane açılımı? Bir bakanın, memleketin vergi veren herhangi bir işyerine girip ziyaret etmesi bu kadar mı tuhaf görülüyor?

Hatırlıyorum, 28 Şubat"ın hemen ertesisinde, görev yaptığım medya kuruluşunda bir programımıza, haber bültenlerinde sağ hükümete en fazla saldıran bir kanalın ana haber editörünü davet etmiştik. Program sonrasında konuşurken, bir arkadaşımız, konuğumuzun yönettiği haber bültenindeki spikerin, din ve dindarlarla ilgili haberlerde yüzünün değiştiğini, çok belirgin bir şekilde nefret çizgileriyle dolu olarak haberi sunduğunu söyledi. Konuğumuz şaşkınca "aa, hiç farkında değilim, öyle mi? Arkadaşı uyarırım," deyiverdi. O günden bu bugüne hep merak etmişimdir, farkında olmaması ne kadar mümkündür? Bendeniz, programlarımı yönetirken sunucumun gözlerindeki ifade değişse, bir şey olduğunu anlarım. Herhalde herkes de böyledir..

Bu bakımdan "açılım" haberleri belki biraz daha dikkatle verilmeli..

Ey sevgili medya topluluğu, biraz da siz şöyle açılsanız da bu halk rahat nefes alsa!

NOT: Bu arada Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi"nden anlamlı bir kampanya haberi aldık. Çanakkale Savaşları"nın 100. Yıldönümü münasebetiyle üniversitemiz, şehitlerimize yakışır bir Çanakkale için "100. Yılda Şehitlerimiz İçin 1 Milyon Kitap" adlı bir bağış kampanyası başlatmış. Siz kıymetli okuyucularımızın da ilgisini çekeceğini düşünerek kampanyaya sizlerin de destek olması için duyuralım istedik.. Bu anlamlı kampanya için sayın rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner beyefendiye ve çalışma arkadaşlarına yürekten teşekkür ediyoruz..