|
Zor ama imkânsız değil: Türkiye Yüzyılı

Malumunuzdur. 16. yüzyıl, tarihçiler tarafından “Türk asrı” olarak nitelenir.

Bu nitelemenin en önemli nedeni Osmanlı İmparatorluğu tabii ama tek isimlendirme gerekçesi Osmanlı değil. Elbette 1500’lü yıllar boyunca bilhassa Yavuz ve Kanuni “merkez dünya”ya hükmeden bir performans göstermiş durumdalardı. Diğer yandan da Türkler, Hindistan, İran ve Türkistan gibi coğrafyalarda hükümferma idiler. Bu, dönem açısından neredeyse “dünyanın yarısından fazlasına hükmetmek” anlamına geliyordu.

“Neler olmuştu da tarihçiler 16. yüzyıla Türk asrı demişlerdi?” sorusunun cevabı zannediyorum anlayıştan anlayışa, tarihçiden tarihçiye, yorumcudan yorumcuya değişiklik gösterir. Benim cevabım aşağı yukarı iki noktada belirginleşiyor: Bilimde öndelik ve siyasette netlik.

“Niçin askeri üstünlük listede yok?” diye soracak olursanız cevabım “var” olacak. Zira bilimde öndelik, insanlık tarihinin tamamında aynı zamanda “askeri üstünlük” manasına da geliyor. Ham bir şey söyleyerek tarihçilerin tepkisini almak istemem ama politik tarih bir bakıma “askeri teknoloji tarihi” olarak da okunabilir bana kalırsa.

Bilimde öndelik, genelde Müslümanların, özelde Müslüman Türklerin 10 asır boyunca ellerinden bırakmadıkları ve böylece dünyaya nizam verdikleri en önemli kavram. Buna şüphe yok.

Siyasette netlik ise Osmanlı’yı Osmanlı yapan belki de en önemli kavram. Ajandasını, hedeflerini, yöntemlerini ve hareket tarzını çok net şekilde belirlemiş bir devlet Osmanlı. 17. yüzyılın neredeyse sonuna kadar da bu netlikle yoluna devam ediyor.

Ajanda, hedef, yöntem ve hareket tarzı. Bu dörtlüden biri eksik olsa 16. yüzyıl “Türk asrı” olarak anılamazdı. Kanaatim o yöndedir.

Cumhur İttifakı’nın 2023 seçimine yönelik olarak ortaya koyduğu “Türkiye Yüzyılı” önermesini duyunca aklıma hücum etti bütün bunlar.

Soru şu: “21. yüzyıl, gerçekten Türkiye yüzyılı olabilir mi?”

Cevabım ise şu: “Zor, ama kesinlikle imkânsız değil.”

Biz Müslüman Türkler, neredeyse 300-350 yıldır “bir parantezin içinde yaşamaya mahkûm” durumdayız. Bu mahkûmiyet, büyük oranda politik bir mahkûmiyet ve bizim açımızdan bir medeniyet krizine dönüşmüş/dönüştürülmüş durumda.

II. Mahmud’un da, Abdülhamid’in de, Meşrutiyet aydınlarının da, Abdullah Cevdet’in de, Namık Kemal’in de, Mehmet Akif’in de, Tevfik Fikret’in de, Enver Paşa’nın da, Vahdeddin’in de, Mustafa Kemal’in de “bu krizi atlatmak üzere bir ajanda ile” hareket ettiklerine hiç şüphem yok.

Yenilgiyi kabullenme aşaması uzun ve çileli bir yolculuk olmuş çünkü bizim açımızdan. Öyle ki, yenilgiyi ta en sonunda, yedi düveli yendikten sonra Kamalistler eliyle kabullenmiş ve/veya kabullenmek zorunda kalmışız. “Yeniliyoruz ama kabul edelim yenebiliriz” aşaması Kamalistler eliyle “yendik ama kabul edelim yenemeyiz” aşamasına ilerletilmiş. Eleştirdiğim zannedilmesin. O yorgunluk, o bitkinlik sonunda kaçınılmaz olarak yenilgi hissini beraberinde getirirdi.

Cumhuriyetin ilanından bu yana geçen yüz yılda, tam da şu bulunduğumuz noktada bu asrı yeniden “Türk asrı” olarak tanımlayabilecek miyiz peki? Soru bu değil mi?

Cevapsa şu: Bilimde öndelik ve siyasette netlik olursa neden olmasın?

“Neden olmasın” çünkü dünyanın mevcut şartlarının Türkiye’nin lehine olduğuna şüphe yok. Yaşadığımız medeniyet krizini atlatacak “netleşmeler” yaşarsak önümüzün otoban gibi açık olduğuna da.

Bu süreçte bize gereken tek bir şey olduğu kanaatindeyim. İnancımız, politik yaklaşımlarımız ve yaşam görgümüz ne olursa olsun bir “millet olma ve millet kalma bilinci geliştirebilmek.”

Zor olanı bunu sağlamak ve bu zorluğu aşmakta üzerine en çok vazife düşen taraf, zannedildiğinin aksine, politikacılar değil bizatihi bu milletin tüm unsurları.

Şu “politikacılar her şeyi berbat ediyor ve/veya politikacılar her şeyi çözecek” tembelliğini üzerimizden atabilirsek “Türkiye Yüzyılı hoş gelir, safa bulur.”

#Osmanlı İmparatorluğu
#Türk asrı
#Meşrutiyet
#II. Mahmud
#Abdülhamid
#Türkiye
1 yıl önce
Zor ama imkânsız değil: Türkiye Yüzyılı
Hüseyin üzmez, Hasan üzer
Uyumlu uyumsuzluk
Yeni Ekonomi Programı ve dünyadaki değişim
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor