Efes Pilsen ile şenlenecek ve biz de ülke olarak büyük moral bulacaktık. Ama bir türlü olmadı! Olamadı! Hasret kaldığımız bir basketin tadını nasılda özlemişiz! Öffff be! “Efes usta” eline sağlık. Ülkemizdeki basket ümitleri yeniden filizlendi.

Rakocevic hariç tüm takım hem savunmada hem hücumda vıdıklamadan, aslanlar gibi didindiler. Efes ilk yarı biterken 16 rib. 7 asist, 4 üçlükle oynadı. Yunanlılar 24 rib. 12 asist 3 üçlük. Childress 10, Klezia 12 sayı attı. Shumpert 9 sayı en çok sayı üretenlerdi. Devre 35-41 biterken. “Haydi Efes; uzun zamandır adın gibi, geçmişine saygı duyan bir oyunla başladın öyle tamamla“ temennimiz ile 3. çeyreğe merhaba dedik: Smith kaptı attı ve attırdı. Kasun az buçuk oynadı. Porto Rico kulesi Santiago son iki çeyrekte alan savunmasının geçilmezi oldu. Kerem kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Asistleri beni bu yaşta sayı kralı yapardı! Kaya adı gibi Yunanlıları Abdi İpekçi sahilinden denize dökmek üzereydi, faulleri doldurup kenara oturdu. 76-76 beraberlik bile müthiş bir başarı. Geldik son uzatma anına! Shumpert “buz adam” nokta atışlarla komşuya zamanı dar etti. Olmadı mı olmuyor! Ve uzayan maçın kısa süren bölümü minik hatalar ile tamamlanıp, 85-93 alkışlarla kaybediyoruz. Amaaaan olsun. Ben pardon seyreden herkesin beğendiği bir mücadeleye son noktayı koyduk.