Hah! İşte açtım ağzımı! İçimde “dil” olmadan ne konuşabilirim? Her eylemin, her yaşam biçiminin konuşularak anlatılması gerekli.

Efes Pilsen''in parkelerden Türkiye''ye ve Avrupa''ya uzanan yolda konuşma “dili” adayı Rakocevic yazdan kışa uzanan yolda bizlerle birlikte. Omuzlarında genç yaşına rağmen Avrupa Sayı Krallığı apoleti olması, kocaman topun dili olup herkese “işte sayılar dizesi” diyerek, en başta takım arkadaşlarına yol sürücülüğü yapmasını bekliyoruz. Rako “dili” giydirmeden ne kadar konuşur? Ya da ne kadar tekleyerek, takıma patinaj yaptırır. Attıkları top değil, kuş sanki, potadan girmek yerine dağlara taşlara kanat açıp kayboluyor! O artık bizim Rako: “Efes''in basket dilini bir türlü kuşanıp gece kıyafetleri ile balo gösterimi giydiremedi! 14 sayı attı ama benim için çok daha fazlası gerekli. 21-3 üçlük atış yeterli mi? Biz daha fazlasını bekliyoruz. Smith-Shumpert-Rako üçlüsü tam “cuk” oturdu derken! Çolukların çocukları Popovicler, Sinica''lar, Gecevicius''lar! Potamız da, kırmızı görmüş İspanyol boğası gibi saldırıyorlar!

Kasun tamam artık oldu! Üç saniye ondan sorulur derken, zeytinyağlı yiyip elini yıkamayı unutmuş! Mis gibi paslar da, top elinden kayıp rakibe ödül oluyor! Devre tam fark açılırken birden 32-34 bitti.

Neyse ikinci yarı: Hakkında bir çok sorular oluşan Santiago kafalarımıza vura vura %100 ile oynadı, hatta biraz fazlası çünkü faullerde var! Sahanın yıldızıydı. Sessiz, heyecansız ve kalitesiz basketbola heyecan getirdi. Üç saniye nasıl parsellenirmiş gösterdi… Herkesten bir kafa, iki omuz yukarda. Aldığı topu “LANGIRT KÖY SANDIĞINA” 17 sayı 6 ribaund ve rakibe verdiği korku cabası!

Of be nihayet “eline sağlık koca adam” Kerem egoist olmadan, atmadan sadece oynatan mükemmel bir oyuncu.

Thornton yine vasatın üstü ama Sinan kötü olmak için özel caba sarf etti. Thornton, Rako uzunlara pas verme özürlüsü! İçeri verseler istediğimiz fazlası ile olacak! Neyse 77-62 biten maç rahat bir nefes aldırdı. İkili avarajla geçtik.