Amerika ticaret savaşlarına geri mi dönüyor?

04:0029/11/2024, Friday
G: 29/11/2024, Friday
Kadir Üstün

Trump, Kanada ve Meksika’dan ithal edilen mallara %25 gümrük vergisi koyacağı, Çin’den gelen mallara uygulanan vergileri de %10 artıracağı tehdidini savurdu. Bu ülkeleri ABD’ye yasadışı göçmen ve Fentanil akışından sorumlu tutan Trump, ticaret savaşına geri dönmeye niyetli olduğunu göstererek cezalandırma tehdidi üzerinden siyasi zafer elde etme stratejisine geri döneceğinin işaretini verdi. İlk döneminde ek gümrük vergisi ve yaptırım gibi cezalandırma araçlarını hem müttefik hem de hasım ülkelere

Trump, Kanada ve Meksika’dan ithal edilen mallara %25 gümrük vergisi koyacağı, Çin’den gelen mallara uygulanan vergileri de %10 artıracağı tehdidini savurdu. Bu ülkeleri ABD’ye yasadışı göçmen ve Fentanil akışından sorumlu tutan Trump, ticaret savaşına geri dönmeye niyetli olduğunu göstererek cezalandırma tehdidi üzerinden siyasi zafer elde etme stratejisine geri döneceğinin işaretini verdi. İlk döneminde ek gümrük vergisi ve yaptırım gibi cezalandırma araçlarını hem müttefik hem de hasım ülkelere karşı siyasi ve ekonomik baskı aracı olarak kullanan Trump’ın ikinci döneminde de benzer bir yol izleyeceği görülüyor. Bu yöntemlerin Amerika’ya net ekonomik getirisinin tartışmalı olduğu ancak Trump’a farklı ülkelere karşı ‘zafer’ ilan etme fırsatı yaratması itibariyle etkili bir siyasi araç olduğu söylenebilir.


MEKSİKA VE KANADA’NIN CEVABI

İlk başkanlığı döneminde Amerika’yı NAFTA’dan çıkarma tehdidiyle bu anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi sürecini başlatan Trump’ın gümrük vergisi tehdidi pazarlık öncesi el yükseltme taktiği olarak görülebilir. Ancak Trump’ın ilk döneminde Avrupa, Çin ve Türkiye’ye karşı gümrük vergilerini silah olarak kullanmış olması bu stratejisinin göz ardı edilemeyeceğine işaret ediyor. Uluslararası anlaşmalar ve ittifaklara şüpheci yaklaşan ‘Önce Amerika’ sloganı etrafında dış politikasını şekillendiren Trump, NAFTA’yı yeniden müzakere ederek USMCA adı altında kendi siyasi zaferi olarak sunmuştu.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi sonrasında Meksika Cumhurbaşkanı Sheinbaum ve Kanada Başbakanı Trudeau vakit kaybetmeden Trump’la irtibata geçtiler. Sheinbaum Trump’a gönderdiği ve basına yansıyan mektubunda gümrük vergilerinin Amerika’da istihdam kaybına neden olacağı ve kendilerinin misilleme yapacaklarını belirtti. Bunun hemen sonrasında, iki liderin bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesi Trump’ın tehdidini ciddiye alındığını gösterdi. Ancak her iki tarafın da ‘harika’ olarak nitelediği görüşmeyle ilgili açıklamaları Trump’ın ‘zafer’ ilanı fırsatını kaçırmayacağına bir örnekti.

Sheinbaum açıklamasında halihazırda sınıra göçmen karavanlarının gelmediği ve göçmenlerin Meksika içinde işlemlerini tamamladıkları belirtirken Trump Meksika’nın göçmenlerin akışını durdurup sınırı kapatma sözü verdiğini ilan eden bir mesaj yayınladı. Trump’la bu konuda müzakere konusunda tecrübeli Kanada Başbakanı Trudeau da iyi bir telefon görüşmesi yaptıklarını açıkladı ancak gümrük vergisine misillemeden bahsetmedi. Trump’ın müzakere öncesi mümkün olduğunca el yükseltip sonra diğer liderlerin kendine söylediklerini zafer ilan ederek süreci bürokrasiye bırakma dinamiğinin yeni bir örneğini görmüş olduk.


TİCARET SAVAŞLARININ SİYASİ FAYDASI

Trump’ın müzakere tarzı ve liderlik diplomasisinin dış politika ve ulusal güvenlik meselelerinde sürekli iç kamuoyunu öncelediğini söylemek mümkün. Kanada ve Meksika’yla gireceği bir ticaret savaşından Amerika’nın net kazançlı çıkması pek mümkün değil. Gümrük vergilerinin belli sektörlerdeki istihdamın korunmasını sağlamasına karşın diğer ülkelerin misilleme yapmak zorunda kalmasıyla Amerikan tüketicisinin yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalması söz konusu. Trump’ın kendisini tekrar başkan seçtiren en önemli dinamiklerden biri olan enflasyonun daha da yükselmesine tahammülü olmayacaktır. Bu sebeple gümrük vergileri tehdidiyle ticaret savaşı sinyali veren Trump’ın amacının Amerika’nın zararlı çıkacağı tam bir ekonomik savaşa girmekten çok vaatlerini yerine getirdiğini gösteren siyasi faydayı sağlamaya çalıştığı söylenebilir.

Trump’ın ‘sözlükteki en güzel kelime’ olarak tanımladığı gümrük tarifelerini Çin’e karşı yoğun bir biçimde kullanarak yeni bir ticaret anlaşmasına zorlamaya çalışmıştı. Anlaşma gerçekleşmedi ancak Biden yönetiminde birçok gümrük vergisi kalıcı hale geldi. Biden ticaret savaşını derinleştirmekten ziyade yarı iletken çip ihracatını sınırlandırmak gibi tedbirler alarak ileri teknoloji alanında mücadeleye odaklandı. Trump’ın ikinci döneminde kaldığı yerden devam edip Çin’i Amerika’nın daha fazla lehine olacak bir ticaret anlaşmasına zorlaması bekleniyor. Ancak Çin Trump’ın ilk dönemindeki ek gümrük vergilerine yaptığı misillemelerle (soya fasülyesi ithalini durdurmak gibi) cevap vererek ticaret savaşının Amerika’ya maliyetini artırabilir.

Trump’ın ikinci döneminde de ticaret savaşı yöntemlerine başvuracağını ve bunu göçmenlik, istihdam ve uyuşturucu krizi gibi iç sorunları çözmek adına kullanacağını söyleyebiliriz. Bununla birlikte Meksika, Kanada, AB ve Çin’in de Trump’ın ilk döneminden idmanlı olması bu taktiklerin etkinliğini azaltacaktır. Diğer ülkeler Trump’ın ihtiyacı olan siyasi zafer ilanını verecek esnekliği gösterip gerçekte ise çok daha sınırlı değişikliklerle yetinecektir. Trump’ın ilk döneminde öngörülemez bir lider olması itibariyle müzakere öncesi el yükseltme stratejisini etkili biçimde kullanmıştı. İkinci döneminde ise bu stratejinin muhatabı olacak ülkelerin çok daha hazırlıklı olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla ikinci Trump yönetiminin ticaret savaşlarına dönmesi, bundan elde edebileceği siyasi faydanın hacmini ve etkisini de sınırlayacaktır.

#abd
#politika
#Kadir Üstün