FIFA Başkanı Sepp Blatter, Dünya Kupası''nın hangi kıtalarda düzenleneceğinin işaretlerini verdi. Görünen şu ki 2022''ye kadar Avrupa''da kupa heyecanı yok. 2010''da Dünya Kupası Güney Afrika''da düzenlenecek. 4 yıl sonrasında turnuva Güney Amerika''ya taşınacak. 1978''de kupanın Arjantin''de düzenlemesi nedeniyle bu kez Brezilya''nın favori olduğu bir gerçek. 2018''de ise heyecan Kuzey ve Orta Amerika''ya kayacak. Meksika, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada muhtemel adaylar. 1994''te evsahipliği yapan Amerika''nın bu yarışta işi çok zor. 2022''de ise rota Asya. Güney Kore ve Japonya''nın ortak düzenlediği kupadan sonra Çin ve Avustralya bu büyük organizasyon için başı çekiyor. 2006''da Almanya''da yapılan bu organizasyon 2026 yılında tekrar Avrupa''ya verilecek. Ne diyelim bakarsınız Türkiye o tarihe kadar her türlü eksiğini kapatır ve Dünya Kupası''nı üstlenir. Eğer Allah ömür verirse o tarihte 54 yaşında olacağım. Emekli olmuş, hayatla ilgili büyük deneyimler kazanmış biri olarak bu muhteşem organizasyonu ülkemde izlemek harika olurdu. Ne diyeyim bunları yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Bir de hayalim gerçek olsa!..
İngiltere Carling Cup finalinde Arsenal ile Chelsea arasında oynanan final maçında yaşananlar bir ders niteliğindeydi. Yediği tekme sonrasında bilincini kaybeden Chelsea''nin kaptanı Terry''e ilk müdahaleyi Arsenal''in sağlık ekibinde yer alan Garry Lewin yaptı. Maçı televizyondan izlerken, ölüm tehlikesi olup olmadığı konusunda endişe ettiğimiz için irkildik. Ama Garry öylesine işini profesyonelce yapıyordu ki, ilk yardım nasıl yapılır öğretiyordu. Önce Terry''nin dilini çıkardı, sonrasında kafasını sedyeye sabitledi. Terry sedyeyle oyunu terk ederken, Arsenal taraftarının bulunduğu tribünde muhteşem bir alkış yükseliyordu. Bu görüntü ne İspanya''da ne İtalya''da ne de Fransa''da görülür. Türkiye''yi hiç söylemiyorum. Bizde rakip oyuncu sakatlandığı ve sahayı terk ettiği zaman, küfür üstüne küfür ediliyor. İngiltere bu konuda çok farklı. Centilmen seyirci profilini her yönüyle görmek mümkün. Şimdi holiganlar da bu ülkeden çıkıyor diyenleri duyuyorum. Merak etmeyin, bu adamların holiganı bile teşekkür etmesini ve özür dilemesini biliyor. Bu konuda herkes bence kendine bakmalı. Artık bizim tribünlerimiz de rakip oyuncuyu alkışlamayı bilmeli. Çünkü bizim insani yanımız İngilizler''den ve Avrupalı''dan kat ve kat yüksek. Onlar bunu yapabiliyorsa biz istersek çok daha fazlasını yapabiliriz.
Chelsea''nin teknik adamı Jose Mourinho, Arsene Wenger''e laf attı. “Ben ondan daha fazla başarılıyım. Çünkü 1 kez Şampiyon Kulüpler Kupası''nı bir kez de UEFA Kupası''nı kazandım”, Wenger cevap verdi: “Kupa almakla büyüklük olmaz. Ben uzun yıllar Arsenal''i çalıştırıyorum. İstikrar önemli” Mourinho bence yüzde yüz haklı. Kupa kazanarak büyük olunur. Wenger''in bugüne kadar transferde harcadığı paraları düşünürsek, başarının yanından dahi geçememiş. 1996''dan beri sadece 3 Lig Şampiyonluğu, 3 Federasyon Kupası ve 4 de Charity Shield kazanmış. 2000''de UEFA finalinde G.Saray''a, geçen yıl da Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona''ya kaybetti. İngiltere''nin en büyük ilk iki takımından birini çalıştıracaksın 11 yılda Avrupa''da hiçbir başarı yakalayamayacaksın. Adamı ipe çekerler. Fransız oyuncuları tek tek takımına topladı ama yine sıfır çekti. 11 yıl içinde bir tek İngiliz oyuncuyu “Bunu da ben yıldız yaptım” diyememesi ayrı bir fiyasko. Wenger başka kulüpte olsa hele hele Real Madrid''te olsa 3 ay kalamazdı. Evet büyüklük kupalarla olur. Onun için değil mi ki 1974-1983 arasında Liverpool''u 6 kez Lig Şampiyonu, 3 kez Şampiyon Kulüpler Kupası ve 1 UEFA Kupası dahil toplam 21 kupa kazanan Bob Paisley ''Millennium''un hocası oldu.
Lafla büyük teknik adam olunsaydı, Arsene Wenger''e hak verirdik. Ama iş büyük kupaları kariyerine ekleyebilmek. İşte Giovanni Trapattoni. Kazanmadığı kupa var mı acaba?
