Günümüz insanlığının en önemli sorunlarından birisini de açlık oluşturuyor. Aslında şu an dünya üzerinde birbirine zıt iki âlem var: Birisi, bir eli yağda, bir eli balda, yediğinden fazlasını çöpe atan, obezite hastalığına duçar bir âlem. Diğeri ise temel gıda maddelerinden bile yoksun, ertesi güne yiyeceği içeceği bulunmayan, çeşitli sebeplerle içerisine düştüğü açlığın pençesinde nesilleri kaybolan bir âlem.

Bir istatistik tutulmuş mudur bilmiyorum ama belki de yiyecek ve içecek de yapılan israflar aç dünyaya kanalize edilse, açlık sorunu büyük ölçüde çözülürdü.

Dünya birçok noktada ilerliyor olmasına rağmen, kuraklık, savaş, tabii afetler, satın alma gücünün zayıflığı ve diğer bazı sebeplere bağlı olarak açlık her geçen gün daha da artıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü dünyada bir milyar kişinin yetersiz beslendiğini söylüyor. Her sene sekiz milyon kişi açlık bağlantılı hastalıklardan hayatını kaybediyor. Daha da dehşet verici olanı her on bir saniyede bir çocuğun hayatını kaybediyor olmasıdır.

Yani özetle söyleyecek olursak açlık dünya üzerinde yapılan savaşlardan çok daha fazla can almaya devam ediyor.

Dünyanın açlık haritasına baktığımız zaman açlığın Sahra Altı Afrika''sı, Orta ve Güneydoğu Asya, Latin Amerika''nın bazı bölümleri ve Karayipler''de yoğunlaştığını görüyoruz.

Afrika''nın aç olduğuna şaşmamak gerekiyor: Uzun dönem fiili işgalle, bir süredir de kuklalar vasıtasıyla sömürülüyor. Zenginlikleri Batılıları doyurmak için çalındı, Amerika''yı inşa etmek için köleleştirildiler ve kasıtlı olarak geri bıraktırıldılar. Sömürgecilerin ileriye yönelik sömürülerini devam ettirebilmek amacıyla toplumları parçalamaları ve fitne tohumları ekmesi de bugünkü tablonun oluşmasına yol açtı.

Afrika''da yüzde yetmiş beşle açlığın en yaygın olduğu Somali örneğini verecek olursak: Bu ülke insanları sırf güçlü İslami bir toplum yapısına sahip oldukları için sömürgeciler tarafından parçalanmasa ve on yıllar süren savaşların içine atılmasa idiler, bugün gayet müreffeh bir topluma sahip olabilirlerdi.

Yine, yüzde elli sekiz açlık oranıyla ile Asya''da açlığın en yüksek olduğu Afganistan''a bakacak olursak, Pentagon''un yayınladığı raporlarla bir trilyon dolardan fazla bir tabii servet üzerinde oturan Afganistan dönemlerinin süper güçleri tarafından uzun ve yıkıcı savaşlara sürüklenmese bugün dünyanın en müreffeh ülkelerinden bir olmaya aday olurdu.

Her halükarda açlık günümüzün en önemli sorunlarında birisi ve gerek STK ve gerekse devletler bazında ele alınması gereken önemli bir konu olarak insanlığın önünde duruyor.

Küresel açlığın daha çok İslam coğrafyalarını vurmasından hareketle ve tabii ki tüm insanlığı göz ardı etmeden Müslüman dünyanın harekete geçmesi gerekmektedir.

İnsanların açlığının giderilmesi için önyargısız ve gündemsiz çaba gösteren Doğulu-Batılı her kesimin çabasını takdirle, ''komşusu aç iken tok yatan bizden değildir'' düsturu ve diğer gamlığına sahip bir medeniyetin evlatları olarak açlığı sadece Ramazan''da değil tüm sene boyunca hissetmeli ve aç insanların yardımına koşmalıyız.