|
Bitkiler ve insanlar

Birbirlerine ne kadar da benzerler aslında… ''Ot gibi yaşayan''ı mı ararsınız, ''diken gibi batanı'' mı…Say say bitmez… Siz yine de bunlara bakmayın, aslında bugün sizlere güzel şeylerden bahsedeceğim…

Öncelikle, hemen her yazdığıma itiraz eden ''bazı'' okurların, beni insanları ota, dikene benzetmekle suçlayıp, mail yağmuruna tutma ihtimallerine karşı, bir şeyin altını çizmek istiyorum… Bu, ''ot gibi yaşama'' ya da ''diken gibi batma'' deyimlerini biliyorsunuz ki ben bulmadım. O nedenle beni kınamaya zahmet etmeyin..

İkincisi; bana, Küçük Emrah''ın, pespembe suratıyla evde ''genişleyen'' annesi için ''ekmek parası'' kazanırken tanıdığı adama, ''size baba diyebilir miyim amcaaaa'' tarzı ''acıklı'' e-mailler atan okurlara sesleniyorum: Ey okur, ''hayatta çok az şeyi ciddiye alıyorum ve her ağzı olup da konuşanı takmıyorum'' diyorsam, öyledir… Size yalan borcum mu var! Taksam söylerim… Niye söylemeyeyim…O nedenle lütfen bana, ''yok yok siz insanları önemsiyorsunuzdur aslında'' tarzında mailler atmayın..

İnsanların ''gerçekten'' içinden geçenleri, inandıkları şeyleri konuştuklarını düşünsem onları ciddiye alırdım. Ama nerdeeee… Genellikle, mutsuz olan insanlar başkalarıyla ''yakından'' ilgileniyor.. Bile-isteye yüzüne vuruyor insanların eksiğini,açığını ya da fazlasını… Sonra da açık sözlülükle övünüyor kırıp-döktüğünü düşünmeden… Bir kez bile bakmıyor konuşurken karşısındakine, ''yaprakları mı düştü, rengi mi soldu'' diye… Üstelik yüzüne vurduğu ''gerçek bir eksiklik ya da açık'' bile olmuyor çoğunlukla…

Herkesin birbirine benzemesi, aynı beden giyinmesi, aynı boyda, aynı renkte olması mı gerekiyor… Bir bakın bakalım, sizi cahillikle suçlayanlar çok mu akıllı… Size ''şişman'' diyenler eksi kaç beden giyiyor ya da çocuk reyonuna mı gidiyor acaba… Ya da, sizi zayıf bulanlar, yediği her lokmanın hesabını yapıp 70 ekran vücudunu eritmeye çalışıyor olmasın!

Evet ben de çok çok çok nadiren beğenmiyor olabilirim bazılarının saçını bazılarının makyajını bazılarının kilolarını (Genel olarak insanların orasına burasına bakmam)… Ama bu güne kadar kimseye gidip, ''Huuuaaaaaaa, boya fıçısına mı battın'' ya da ''kaç ton römork bağlanıyor sana, hi hi hi'' ''ha ha ha kemiklerinden biri mi eksilmiş ne'' gibi sözler söylemedim.. Söylemem de… Ruh hastası mıyım ben…

Yukarda saydığım nedenlerle söyleyene de inanmam, aldırmam işte genellikle… Ama mutlaka dinlerim herkesi, tek kulağımın küçük bir noktasına küpe niyetine…Haklı çıkma ihtimalleri çok çok çok düşük de olsa var işte o nedenle dinlerim her ağzı olanı… (Artık bendeki de nasıl bir egoysa)

Mesele kendinizi ''güzel ve özel'' bulmanızda aslında… Siz kimseye benzemiyorsunuz… Kimse gibi olmak zorunda değilsiniz, özellikle de Adriana Lima''ya benzemek zorunda hiç değilsiniz. Hem emin olun, Adriana bile olsanız zaten isteyen sizde bir kusur bulurdu.. Gerçekten öyle…

Şimdi gelelim konumuza… Gördüğünüz üzere, bazı insanlar deve dikenine benziyor, bazıları minik kırmızı bir karanfile… (Doğal olanına… Çiçekçilerde satılan botokslu karanfillere benzeyenleri de yok değil…)

İyi bir dost da sarmaşık güllerine benzer mesela… Küçücük bir dalken dikersiniz toprağa… Güneşe çevirmişseniz yüzünü, vakitli sulama, biraz gübreyle inanılmaz güzelliğe bürünür zamanla… Ve bir gün hiç beklemediğiniz bir anda sarıverir dört bir yanınızı eşsiz kokusuyla… Sahi, İstanbul Büyükşehir belediyesi neden sarmaşık gülleri ekmiyor ki bazı meydanlara… Lale de güzel ama sizce de fazla yapay değil mi? Tıpkı bazı insanlar gibi… Olsun… Bize ne ki!

15 yıl önce
Bitkiler ve insanlar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi