Hemcinslerimiz, düğün salonlarında ''güverciiiin uçuveeeeerdiiiii'' diyerek göbek atmayı sürdürürken bu biraz zor tabi…
Öyle düğün salonlarına falan bile gitmeye gerek yok üstelik… Daha önceki akşam Hollanda''da da birbirlerini yerlerken ''Yemekteyiz'' programında, ara verip döktürmüştü iki ''cinsdaş''ımız 70 milyonun (!) önünde…
Programı izlerken çok merak ettim, oryantal konusundaki bu yeteneklerinin nereden geldiğini.. Bu cinsiyetle ilgili bir şey olsa azıcık bizde de olurdu değil mi o yetenek… Normal bir insan, nasıl ve neden öyle ''kıvırma'' ustası olur ki!
Son dönem yapılan futbol programlarının bir ''medya şaheseri''ne dönüşmesinde ve bu denli popüler olmasında Ahmet Çakar''ın katkısı büyük. Zaten bu, ''kadınlardan futbol yorumcusu olur mu'' tartışmasının açılmasına da kendisi önayak olmuştur…
Tuluat dehası Sayın Çakar''ın olduğu programları, öyle ''benim'' diyen filmlere bile tercih ediyorum… (Aşk-ı Memnu''yu bile Çakar uğruna görmezden gelebilirdim, neyse ki aynı saatlere denk düşmüyorlar!)
Nitekim; geçen hafta Mehmet Topuz tartışmasında da mükemmeldi… (Artık beni ne kadar ciddiye alırsanız) Yayına telefonla bağlanan Kayserispor''un menajerine onca konuk arasından, ''Siz Fenerbahçe''yle anlaşırken, oyuncumuzla da konuşun, onunla anlaşın demek aklınıza gelmedi mi'' diyen yine Çakar''dı… Üstelik, o akşam Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören''le tartışmaya giren ve sonra çıkıp haksız olduğunu itiraf eden de yine kendisiydi…
Diyeceğim o ki; futbol yorumculuğunun, programlarının hatta futbolun bu denli ilgimi çekmesinin nedeni başta oğlum olmak üzere, Sayın Ahmet Çakar''dır... Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka hocalarımızı da saygıyla anmak isterim… Birbirini tamamlayan bu iki üstün yetenek, tuluattaki ustalıklarıyla futbolla beni bile kaynaştırmayı başarmışlardır… Değil mi Hocaaaaa!
Buradan yola çıkarak, futbolun altın üçlüsü Çakar, Toroğlu ve Büyüka''ın yorumculuğu çerçevesinde yaptığım değerlendirme sonucunda, başlıkta sorduğumuz soruya da yanıtım ''hayır''dır. Kadınlardan futbol yorumcusu olmaz…
Buyrun size bir sahne: Mesela Fatih Terim, maç öncesi maç sırasında, hatta yenildilerse maç sonrasında sürekli bağırmış çağırmış olsun oyuncularına ''kız gibi oynadınız'' diye… Sizce, hemen maçın ardından katıldığı programda kendisine, ''Oyuncularınızdan memnun musunuz'' diyen bir kadın yorumcuya ne cevap verirdi… ''Ya evet… En fazla sizin oynayabileceğiniz kadar oynadılar'' mı derdi ?
Peki, ya Yıldırım Demirören? Mehmet Topuz olayında gösterdiği duyarlılıkla bir kez daha takdir ettiğim Sayın Demirören, acaba golleriyle fileleri havalandıran oyuncularını ''Koçum benim, aslanım'' diyerek sevdikten sonra telefonla bağlandığı bir canlı yayında kadın yorumcuyu ne denli ciddiye alır ki?
Ya da, sözünü kimseden esirgemeyen, yeri geldiğinde pat diye lafa giren Erman Hoca, karşı masasında oturup mıymıy da mıymıy futbolcuların birbirlerine nasıl kaba davrandığından yakınan kadın yorumcuya nasıl hitap ederdi? ''Kadın'' dese ortalığı yıkar kadın dernekleri… Ne desin ki adam!
Peki, acaba Ahmet Çakar, programa katılan kadın yorumcuyu kaç dakika nezaketle dinlemeyi başarabilir? Bu kaba biri olduğundan değil… Bazen o kadar zor olabiliyor ki bir kadını dinlemek… (Kendimden biliyorum)
Kısa ve öz bir biçimde anlatırsak: Futbol, erkeklik egolarının tavan yaptığı bir spor… Burada ''aslanlık, koçluk, kartallık'' var… Dolayısıyla, on dakika sonra çıstaka çıstaka göbek atma ihtimali olan biri bu camiada hayatta dikkate alınmaz. Yorumculuğa soyunmaya hazırlanan kadınlar, boşuna kimseyi yormayın beni de futboldan soğutmayın…
İyi haftalar…
