Türkiye''de, üç yıl önce Kanal 7''nin "Sahuru Beklerken" programıyla tanındılar. Televizyona çıktıkları ilk günden beri kasetleri sorulan, icra tarzları ve uyumları ile büyük yankı uyandıran grubun çalışması, dijital kayıtla Türkiye''de gerçekleştirildi.

Samen Grubu, uluslararası pek çok etkinlikte yer aldı. Seyit Mustafa Fatımı, Muhammed Rıza Şafii, Hadi Davudi ve Cavad Mergari''den oluşan dörtlü grup, yurt içi ve yurt dışında büyük üne sahip.

Okudukları parçaları, zaman zaman çok sesli hale getirerek, uyumun oluşmasında emeğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyorlar. Grup, İran''da 1995 ve 97 yılları arasında iki defa birincilik elde etmiş.

Kasette yer alan, özellikle Esma''ül Hüsna, Taleal Bedru, Rafeto Yadi ve dörtlünün aynı anda okuduğu Haşr ve Tin sureleri takdire şayan. Prodüktörlüğünü Ahmet Mercan''ın üstlendiği kasetin dağıtımını Azim Dağıtım gerçekleştiriyor.

(0212.630 33 13)

Yıl, 1389, ay Haziran... Sultan I. Murad''ın Anadolu''da meşguliyetinden faydalanan Sırplar, Ploşnik''te bir Türk birliğini bozunca, Avrupalılar, "Biz bunları Balkanlar''dan atarız" düşüncesiyle ittifak kurdular.

Muharebe öncesi (Ağustos) toplanan harp divanında, istişareden sonra Sultan Murad, kumandanlarına şöyle seslendi:

"Cümleniz berhudar olasınız... Firasetinizi açıkça bildirdiniz. Gayrı hepimiz biliriz ki, zafer ancak Allahü tealanın yardımıyla gerçekleşir. Küffar ordusu bizden fazladır. Fakat Müslüman mücahid, kafirden şecaatlidir...

Beylerim, paşalarım, hadi göreyim sizi... Bu gece, asker evladcıklarımı hoşça tutasınız. Onlara, Yüce Allah''ımıza dua etmelerini vasiyet edesiniz. Helallaşasınız. Ola ki, yarın çoğumuz Cennet''te buluşuruz..."

Mübarek Berat gecesiydi. Kur''an-ı Kerim okuduktan sonra, harp meydanındaki çadırında, fırtına devam ederken, dua etti.

"Ey Rabbim, bu fırtına, şu âciz Murad kulunun günahları yüzünden çıktıysa, masum askerlerimi cezalandırma. Onları bağışla. Allah''ım, onlar ki buraya kadar, sadece senin adını yüceltmek, İslam dinini kafirlere duyurmak için geldiler. Bu fırtına afetini onların üzerinden def eyle. Senin şânına lâyık bir zafer kazanmalarını nasip eyle. Onlara öyle bir zafer ver ki, bütün Müslümanlar bayram ede... Müslümanları mansur ve muzaffer eyle ve dilersen o bayram gününde, şu Murad kulun, sana kurban olsun... Önce beni gazi kıldın, sonra şehid et..."

Muharebe, üstün sayıdaki Haçlı ordusunun taarruzuyla başladı.

Şehzade Bayezid, düşmanı Türk saflarından geriye attı. Sultan Murad, düşmanın saflarını yeniden düzenlemesine fırsat vermeden çevirdi. 8 saat süren savaş, haçlı ordusunun yok edilmesiyle son buldu.

Murad Han, zaferden sonra muharebe meydanında Sırbistan Hükümdarı ve Haçlı ordusunun komutanı Lazar''ın damadı Miloş Obronoviç tarafından hançerlenerek şehit edildi.

Delinin biri, akıl hastanesinde elindeki kâğıda birşeyler yazarken, yanına yaklaşan hemşire ne yaptığını sorar. Daha doğrusu, ne yaptığını zannettiğini.

Deli, düşünür... "Şimdi buna öyle bir cevap vermeliyim ki, deliliğimin şanına yakışsın..."

- Ben Shakespeare''im.

Hemşire az sonra bir tomar kağıtla gelir delinin yanına.

- Devam et Shakespeare!..

Bizim siyasetçilerin seçim propagandaları sırasında söyledikleri, bu deli fıkrasını hatırlatmış arkadaşımız Kamil Doruk''a. Diyor ki bizim siyasiler, bir deli kadar bile olamıyor. Bugüne kadar yapıp ettikleri sanki hatırımızdan çıkmış, kirli işleri, yolsuzlukları yapanlar sanki kendileri değilmiş gibi, "tertemiz" olduklarını iddia ediyorlar. Bir delinin bile dürüstlüğüne sahip değiller. Bari deseler ki "Tamam bazı hatalar ettik, onları bir daha tekrar etmeyeceğiz. Bu sefer temiz işler yapacağız. Hep kendimizi düşünmeyeceğiz..." o zaman belki biraz daha inandırıcı olurlar.

Sevgili uzak bir yakınım,

Maksat iletişim olsun''un "ya sonra?"sı, sihirli bir şekilde geriye dönük üzüntüleri yok ediyorsa, hem de bir soruşta, merak etmez miyim şimdi, ardına düştüğüm ilk şeyi ve uzak bir yakınımın kaşını-gözünü, sıfatı yerine suretini, ismi ve cismini, kahvaltısını, güzergahını, avuçlarındaki çizgiyi, alnındaki çizgiyi...

Haydi bakalım, gel çık içinden!..

Beriki

Murad-ı Hüdavendigar''ın Kosova Meydan Muharebesi''nde şehit düştüğü yerde oğlu Sultan Bayezid tarafından 1381 yılında türbe yaptırıldı.

İşte bu yüzden, Kosova bizim için Bursa''dan yahut Edirne''den farklı değildir.

Sivastopol önünde yatan Rus gemileri, boğazlara doğru yola çıkıyor. İlk gemi birkaç gün önce geçti gitti. Nasıl oldu da kılımızı bile kıpırdatmadık, anlamak mümkün değil!.. Sanki Kosova''ya çiçek götürüyor o gemiler!.. Haydi İstanbul Boğazı''nı geçti... Peki Çanakkale''yi nasıl geçti söyler misiniz? "Çanakkale geçilmez"di hani?