|
Katırlar ve bidon kafalılar

Amerikan Basketbol Ligi NBA takımlarından Los Angeles Clippers"ın sahibi Donald Sterling"e ait olduğu kesinleşen bir ses kaydı bu ayın başında Amerikan kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu.

Kız arkadaşı V. Stiviano"yla yaptığı telefon konuşmasında Sterling"in, NBA efsanelerinden Magic Johnson"ı kast ederek "Şu siyahları benim maçlarıma getirme" dediği ortaya çıkınca, NBA yönetimi tarafından Sterling"e ömür boyu NBA maçlarından men ve 2,5 milyon dolar para cezası verildi. Sterling"in kız arkadaşı Stiviano 31 yaşında kendini siyahi-Meksikalı olarak tanımlayan bir kadındı. Yani "Benim siyah arkadaşlarım da var" duruşu Sterling"in ceza almasına engel olamamıştı. Spor tarihindeki en ağır ceza nedeniyle, Los Angeles"ta devam eden soruşturmanın sonucunda, Clippers"ı satmak zorunda kalabilecek olan Sterling"in 3 milyon dolar tutarındaki bağışı Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) tarafından reddedildi. Önceki yıllarda ağzından kaçırdığı bazı cümleler yüzünden ırkçılık karnesi kötü olan Sterling, maddi cezaların yanı sıra toplumdan dışlanma cezasıyla da karşı karşıya.

Yine bu ay, New Hampshire"da bir polis şefi, Robert Copeland, ABD Başkanı Barack Obama"dan bahsederken "zenci" dediği için görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Özür dilemedi, hatta "O kelimeyle şu anda Beyaz Saray"da oturanları ima ettim" diyerek sözlerinin arkasında durdu ama bu ısrar üzerindeki baskı nedeniyle görevini bırakmasına engel olamadı.

İngiltere"den bir örnek... Yine Mayıs"ta, televizyon sunucusu ve gazeteci Jeremy Clarkson, BBC"de yayınlanan Top Gear programında kullandığı ırkçı ifadeler nedeniyle son ihtarını aldı. Mirror gazetesi, programın yayınlanmaya bölümünde "zenci" ifadesini kullandığı işitilen Clarkson"ın istifa etmek zorunda kalacağını ya da kovulacağını yazınca, Clarkson özür dileyerek BBC yönetiminden son ihtarını aldığını, bir kez daha böyle bir durumun yaşanması durumunda kovulacağını doğruladı.

İnsan hakları ve demokrasi gibi konularda mutlak model olarak almamız gerektiği düşünülen Batı"da siyahlara ve Yahudilere karşı kullanılan ırkçı ifadelere bugün en ufak tolerans dahi tanınmıyor. Savcıların görevlerini yapmasını beklemeden kurumlar harekete geçiyor ve gerekeni yapıyor, işten çıkarıyor, para cezası veriyor, haklarından mahrum bırakıyor. Toplum harekete geçiyor, üzerlerinde istifa baskısı kuruyor, dışlıyor. Ancak iş Müslümanlara veya Orta Doğululara gelince Batı"nın çifte standardı ortaya çıkıyor. Bir Orta Doğuluya, sadece Orta Doğulu olduğu için, sadece kamu görevlileri tarafından değil Batı toplumunun büyük bir kısmı tarafından da, "terörist" şüphesiyle yaklaşılıyor.

Türkiye"de solcu ve liberallerin çoğunluğunun ırkçılık, nefret suçu ve söylemi karşıtlığı, diğer pek çok düşünceleri gibi Batı"dan ithal edilmiş. Batılıların ayrımcılık ve nefret söylemi addettiklerinin Türkiye"deki karşılığını bulup tıpatıp onu taklit ediyorlar. Sadece Kürtlere, Ermenilere, Yahudilere, Alevilere karşı nefret suçu ve söylemine karşı dimdik ayaktalar. "İslamcı" diye nitelenen Müslüman Türklerin belirli bir kesiminin ise, sadece dindarlara karşı olan ayrımcılığa ve nefret söylemine tahammülü yok, ötesine destek dahi veriyorlar. Yılmaz Özdil gibilerin dâhil olduğu "Beyaz Türkler"se hiçbirini ayırmıyor. Onlar için Kürtmüş, dindarmış fark etmiyor, hepsi ölmeyi hak ediyor.

Roboski"de hayatını kaybedenlere köşesinden "katır" benzetmesi yapmaktan utanmayan Yılmaz Özdil, o gün kurumundan kuru bir "ihtar" bile almadığı için Soma"da hayatını kaybeden madencilere sadece Ak Parti"ye oy verdikleri için "müstahak" diyebiliyor. Şaşırmıyoruz, hatta aklımıza, 30 Mart"tan önce aynı medya holdinginin yazarlarından Ahmet Hakan"ın bulup önerdiği, Cüneyt Özdemir"in beğeniyle köşesine ve televizyona taşıdığı, "Şarap ve Peynir" blog"unun yazarının cümleleri geliyor. Blog"un yazarı, Ak Parti"nin Kazlıçeşme mitingine katılan "zavallılar"ı betimlerken, "Çocuğumuzun bakıcısı, tekstil atölyesinde sigortasız çalışanlar, otobüs şoförü, taşeron inşaat işçisi onlar... Onlar CV"si olmayan işlerin insanları..." diyerek aşağılamıyor muydu? Onu bunları yazacak hale getiren, yıllarca "bidon kafalılar", "makarnacılar", "katırlar"la dolu satırları okuyup Yılmaz Özdil"leri rol model olarak almak değil miydi? Alıntı yapmak için dün göz gezdirirken gördüm, yazar blog"unda "Yılmaz Özdil"i yedirmeyiz" demiş bu sefer.

Yılmaz Özdil gibi düşünenler cephesinde yeni bir şey yok, dahası yeni Yılmaz Özdiller yetişiyor. Değişen tek şey, dün o adam "katır" dediğinde susanlar bugün öfkeleniyor, o gün öfkelenenler bugün susuyor.

10 years ago
Katırlar ve bidon kafalılar
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler