|
Şikenin gölgesinde

Üç Temmuz''dan bu yana şüphe, tedirginlik, beklenti ve türlü bilinmezliklerin verdiği ürperti içinde bir Süper Lig oynanıyor. Bu atmosfer altında ne kadar futbol oynanabilir ki? Federasyon kara bulutları dağıtmak, belki de gündem değiştirmek için bir play-off uygulaması başlattı. Bu da yaraya merhem olmadı. Hatta bana göre futbola olumsuz etki yaptı. Şimdi takımlar hedef olarak kendilerini ilk altının içine atmaya çalışıyor. Bu yüzden temkinli, yavaş, hatta korkak oynuyorlar. Maçlar sanki puanları paylaşmak için beraberliğe razı iki takım arasında geçiyor. Skor tabelasıNDA ya bir gol ya iki, fazla yok.

Tatsızlık diz boyu iken nihayet beklenen iddianame açıklandı.

Şimdi söz savunmanın.

Çünkü suçlamanın boyutları dehşet verici. Artık haftanın maçları değil, mahkemenin safahatı gündemde ilk sırayı alacak, olmayan futbol iyice yok olacak.

İddianamenin açıklandığı günün akşamı Fenerbahçe kendi sahasında Ankaragücü ile karşılaştı. Hemen herkes kısır bir maç olur derken, bol gollü bir karşılaşma seyrettik. Fenerbahçe idari ve mali meseleler ile iyicene güç kaybetmiş rakibini hafife aldı. Ankaragücü tam tersine savunmayı öne çıkararak saldırdı. İlk devre berabere bitti. Fenerbahçe papucun pahalı olduğunu anlamıştı. İlk kez önde oynayan futbolcular yirmi, yirmibeş metreden şut atmaya başladılar. Bu tavır Türk futbolunun önemli eksiğidir. Topa vuranlar var ama kaleyi tutmuyor. Ara sıra atılan bir gol bu yüzden alkışlanıyor. Çizgiden süratle gelip içeri kat ederek topa vurmayı bilen Stoch bu defa isabet kaydetti, iki gol attı. Cristian''ın golü de böyle idi. Yerli hocalarımız önde oynayan adamlarına bu alışkanlığı kazandırmalı. Kaleye atılan on şuttan sekizi hedefi bulmalı. Ankaragücü bir ara neredeyse 3-3 yapacaktı olmadı. Oyuncu kalitesi farkı ortaya çıktı. Yoksa Ankara takımı da çok pozisyon buldu. Bir de şurası iyice malum oldu ki Gökhan Gönül''ün önünde mutlaka Topaz oynamalı. Yoksa Gönül çok açık veriyor.

Bunca problem içinde çırpınan Fenerbahçe''nin hâlâ coşkuyla top oynaması ve hâlâ lider olması alkışlanmalıdır.

Galatasaray deplasmanda Gençlerbirliği''ni tek gol ile geçti. Yukarıda anlattığımız gibi bir karşılaşma oldu. Yani gol atan kazanacaktı. İlk yarı hiç pozisyon yoktu. Ligin seyir zevki açısından en kötü maçıydı. Gençler sahasında ilk kez mağlup oldu. Fatih Hoca önde oynayan Engin, Kâzım, Aydın, Sercan hatta Baros gibi elemanlarından verim alamıyor. Herhalde devre arası buna bir çözüm bulur. Savunma iyi ama Arda''yı kaybeden takım üreticiliğini yitirdi.

Trabzon''un zihninde Lille maçı vardı. Bu çok açık. Şenol Hoca bazı futbolcuları dinlendirdi. Eksik kadro Trabzon''a puan kaybettirdi. Trabzon böyle sürekli puan verirse özgüvenini yitirir. Bir daha kendini toplayamaz. Umalım Lille önünde iyi bir sonuç alır. Çünkü bu maç belki de tarihinin en önemli maçı.

12 yıl önce
Şikenin gölgesinde
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’