Korkularımızdan kaçtığımız bir gündü yine. Kendi korkularımızdan ve korkaklardan.

Başıboş dolaştık kırlarda nice zaman.

Gözleriniz yaşlı çobanı aradı.

Sonra tepelerden görünen beyazlığı takip ettik sessizce.

Önce bize doğru atılıp duran çoban köpekleri, ardından sürü ve yaşlı çoban.

"Selamun aleyküm!"

"Ve aleyküm selam!"

***

Yüzümüzdeki endişe dolu ifadelere bakıp güldü.

"Pek korkutmuşlar sizi besbelli."

Başımız önümüzde sessizce onayladık.

"Korku mayalıdır. Bir kez tutmaya görsün insanın yüreğinde. Mayalandıkça sarar onu. Sonra etrafını, sonra elinin yettiği her şeyi."

Bekliyorduk.

Çok sürmedi, başladı anlatmaya.

"Kudret sahibinin kimin eliyle kimleri gidereceği belli olmaz. Öyle vakit olur ki, en ahmak, en beyinsiz gördüğün mahluk, en şedid olanın ecel kapısı olur."

Elindeki asasıyla uzaktaki köyü işaret etti.

"Buralarda akrep çok olur. Vakit vakit iyice çoğalır köyü sarar. Kadını, çocuğu, erkeği korkar akrepten. Ne vakit nereden geleceğini bilemezsin çünkü. Bir bakarsın uyurken seni gafil avlayıvermiş. Göz açtırmadan zehiri sarar bedeni. Tuzağı çoktur, silahı kuvvetlidir akrebin."

"Çaresi yok mudur?"

"Acele etmeyin, şehir koşturmacası değil bu.

...Köylü akrepten iyice muzdarip olunca, yapılacak tek iş kalır. Mahlukatın içinde en akılsızı, en korkağı sayılan bir tanesi bu işin devasıdır. Akrebin çoğaldığı yerlere tavuk bırakılır. Ondan sonrası akrebin ecelidir."

Bekledi, şaşkınlığımızı izledi bir müddet. Sonra akrebin ecelini anlattı tane tane.

"Tavuk akrebi görünce önce etrafında dolaşır, döner. Öteki tehlikeyi farkedince zehirli kıskaçlarını sallamaya başlar kendisini korumak için. Tavuk gelir, akrebin sırtının tam ortasına bir gaga vurur.

Akrep deliye döner. Nafile, tavuğun vurduğu yere, onun silahları yetişmez. Gagayı öyle bir yere vurur ki, şehrin ölçüleri gelse, vurduğu yer sırtının tam ortasıdır."

Akrebin çaresizliğini anlamak için zorluyoruz zihnimizi. Akrebin tavuğa yenilgisini anlamakta zorlanıyor "hesaplar"ımız.

"...Sonra tavuk tekrar avının etrafında döner, bir daha vurur aynı yere. Akrebin çaresi yoktur. Kıskaçları yetişmez bir türlü oraya. Hileleri para etmez. Sinsiliği işe yaramaz. Sonra bir daha vurur tavuk, bir daha ve onu parçalar."

Ve biz korkularımıza dönüyoruz tekrar.

Korkakların arasına.