|
Türkiye’de çatışmacı paradigmadan uzlaşmacı paradigmaya geçmek
İster yerel, ister küresel düzeyde bakılsın, ülkelerin siyasal sınırlarla birbirinden ayrıldığı, dünyanın sonuna gelindi. Havaalanları ülkeler, çarşılar markalar, akıllı telefonlar insanlar arasındaki duvarları ortadan kaldırdı.
Duvarsız dünyanın, yeni sınır kapıları havaalanlarıdır
. Havaalanları bütün ülkeleri bir ülkeye, bir ülkeyi bütün ülkelere dönüştürdü. Duvarsız dünyada: “
Her ülke bin ülkedir, bin ülke bir ülkedir.”

*

Bin ülkenin bir ülkeye, bir ülkenin bin ülkeye dönüştüğü yeni dünyada, havayolu şirketleri yeni kervanlar, havaalanları da yeni kervansaraylardır. Yeni kervanların, yeni kervansarayların yeni dünyasını, eski paradigmalarla anlamak ve anlatmak mümkün değildir.
Thomas Kuhn'un “Bilimsel Devrimlerin Yapısı
” kitabında ele aldığı bağlamda; yeni bir paradigmaya, yeni bir kavramsal çerçeveye, yeni bir bütüncü bakış açısına, yeni bir şey söylemeye, duyulan ihtiyaç günden güne artıyor.

*

Yeni paradigma arayış dönemlerinde, gerilim yüklü toplumsal çalkantılar, büyük bir hız ve yoğunluk kazanır. Bilinen sorunlara bilinmeyen sorunlar eklenir. Ekonomik, siyasal, kültürel sorunlar katlanarak artar. Sorunları çözmede, bilinen yöntemler yetersiz kaldığından, karamsarlık, kötümserlik, ümitsizlik bir bulaşıcı hastalık gibi, bütün dünyaya yayılır. Çözümsüzlüğün doğurduğu krizlerin üstesinden gelmek için, bütün dünyayla birlikte Türkiye'nin çatışma odaklı paradigmadan,
uzlaşma odaklı paradigmaya geçmesi gerekir.

*

Eski paradigma: “
Çatışma olmadan gelişme olmaz
” ilkesine dayanıyordu. Her sorunun silahla çözüleceğine inanılıyordu. Ülkelerin gücü ellerindeki silahlardan gelir deniliyordu. Yeni paradigma: “Uzlaşma olmadan gelişme olmaz” diyor. Ülkelerin gücü, ellerindeki savaş uçaklarından daha çok, yolcu uçaklarından kaynaklanır deniliyor.
Duvarsız dünyada, çözümsüz sorunlara, savaş uçaklarıyla havaalanlarını bombalamakla değil, yolcu uçaklarıyla bir havaalanından bir havaalanına girişimci taşımakla, köklü çözümler bulunur.

*

Tek bir ülkeye dönüşen dünyada, ölüm saçan savaş uçakları ve askeri havaalanlarına ihtiyaç yoktur.
Sivil uçakların zaman ve mekan farkını kaldırdığı bir dünyada, herkes dünyanın kaynaklarını en verimli bir biçimde değerlendirmek ve en adil biçimde de paylaşmak zorundadır
. Kıtlıkla savaşmak, insanların temel ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak herkesin görevidir. Dünyada bir insan kıtlıktan ölüyorsa, bütün insanlar katildir.
Bir insanın ölümü, bütün insanlığın ölümüdür. Kimse sorumluluktan kaçamaz.

*

Uzlaşmacı paradigmanın özü ve özeti:
Paylaşılan her şey çoğalır, paylaşılmayan her şey azalır. Duvarların baştan sona yıkıldığı dünyada, bilinen ekonominin bilinen yasaları geçerliliklerini bütünüyle yitirdi
. Her yerde, her zamanda, her insan, hem üretimin, hem tüketimin vazgeçilmez öznesi haline geldi. İnsan yoksa, hiçbir şeyin önemi yoktur.

*

Çatışanlar her yerde kaybederler, uzlaşanlar her zaman kazanırlar.

*

Duvarsız dünya inanılmaz bir işbirliğinin ödülüdür.

*

Dünyada işe yaramayan insan, toprak, su, sermaye yoktur.

*

Sermayenin servete dönüşmesi kıtlık doğurur.

*

Kıtlık hem yıkıcı hem öldürücüdür.

*

Kıtlıkla savaşmak herkesin görevidir.

*

Duvarsız dünya bir takım oyunudur.

*

Takım oyununda herkese yer vardır.

*

Takım uyum ve denge demektir.
#Duvarsız dünya
#Yeni paradigma
#Bilimsel Devrimlerin Yapısı
9 yıl önce
Türkiye’de çatışmacı paradigmadan uzlaşmacı paradigmaya geçmek
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti