|
Kışla göreve!

İster ''öküz altında buzağı arıyor'' deyin, ister başka bir şey…

Zerre gocunmam!

Kendisi, Ergenekon örgütünün avukatı olduğunu söyledikten sonra…

Efenim anlatmak istediğim şu;

Deniz Baykal hafta sonu tuttu, Ulukışla''ya gitti.

Niğde''nin Ulukışla İlçesi''ne…

Orada Toroslar Kültür ve Sanat Festivali''ne katıldı.

Tamam, uzatmıyorum sadede geliyorum.

Baykal festivalde (dikkatlice okuyun lütfen) aynen şöyle dedi;

“Ulukışla, Atatürkçülüğüyle de kafasıyla da inancıyla da Atatürk

Cumhuriyeti''nin kilididir, anahtarıdır. Sevgili Ulukışlalılar ben sizin böyle olduğunuzu biliyorum, siz de böyle olduğunuzdan kuşku duymuyorsunuz, tamam mı? Şimdi gene görev günleri geliyor. Aman Ulukışlalı sağlam dur.

Ülkeye sahip çık!... Sen bu işi hep yaptın, gene yapabilirsin! Allah göstermesin bir ihtiyaç çıkarsa, Anadolu''nun özüne devletimizin temellerine, cumhuriyetimizin kazanımlarına bir tehlike, bir istila ortaya çıkarsa siz buradan gereğini yapın, yapacaksınız. Siz yaptınız mı, Türkiye kurtulur.”

Baykal''ın kültür ve sanat festivalinde, hararetli hararetli seslendirdiği cümleler böyle…

İnsanın içinden ''Ergenekon''un avukatı savunmada!'' diyesi geliyor.

Yok yok, ''taktik veriyor'' demek daha doğru sanki…

''Peki kime taktik veriyor'' derseniz?

Ulukışlalılara tabiî ki…

Ama Niğdeli Ulukışlalılara mı? Orasını bilemem, bu konuda dilimi öyle rahat döndüremem.

''Ulu'' ve ''kışla'' kelimelerini birbirinden ayırın, ''Gene görev günleri geliyor'' cümlesi ile yan yana koyun…

Tüyleriniz diken diken olmadı mı sahiden?

Baykal''ın ağzından dökülen ''Sen bu işi yaptın, gene yapabilirsin!'' cümlesi, paranoyik şüpheler içinde olan bendenize, geçmişteki malum dört postallı girişim ile öncü ya da artçı sayısız muhtırayı hatırlatıyor.

''Devletimizin temellerine, cumhuriyetimizin kazanımlarına bir tehlike, bir istila ortaya çıkarsa siz gereğini yapın, yapacaksınız.'' cümlesi taktiği aşıp, (dilim yine demeye varmıyor ama) insanda ''talimat'' hissi uyandırıyor.

Hadi haksızlık etmeyeyim, talimat makamında olmadığı gerçeğinden hareketle ''özlem'' veya ''temenni'' diyeyim.

Tamam, böyle diyeyim de…

Bu, Baykal''ın avukatlık garabetini ortadan kaldırır mı?

Bu, bir sol parti liderinin darbeleri, muhtıraları, andıçları savunup; sabotaj planlarını, siyasi cinayetleri, üç maymunların oynandığı bombalamaları görmezden gelmesini ya da yok saymasını haklı çıkarır mı?

Doğal ve doğru olan; muhalefetin suç örgütlerinin ortaya çıkarılması konusunda, hükümete baskı yapması hatta sıkıştırması değil midir?

Hatırlayalım;

Şimdi avukatlığa soyunan Baykal 1996''da tam da böyle yapmıştı.

1996''daki Mercedes kazasıyla ortaya çıkan skandala ilişkin “Susurluk mızrağı çuvala sığmaz” diyerek dönemin hükümetinden olayın üzerine gitmesini istemişti.

İster istemez akıllara “İyi de şimdi ne değişti?” sorusu geliyor.

Merak ediyorum;

Baykal, Ergenekon soruşturmasından neden rahatsızlık duyuyor?

Kanlı olayların ''kör gözüm parmağı''na bağlantılarını, vahim iddiaların araştırılmasını neden istemiyor?

Darbeye zemin hazırlayacak sosyal kaos planlarını neden yok sayıyor?

Soruşturmayı neden siyasallaştırmaya çalışıyor?

Bu hiddetinin, hırçınlığının, kural tanımaz savunma, fahri avukatlığa soyunma çabasının arkasında hangi gerçek yatıyor?

Tarihe, bir terör örgütünün avukatı olarak geçmeyi nasıl içine sindiriyor?

Bir çete davasına niye bu kadar angaje oluyor?

Acaba bizim bilmediğimiz çok şey mi biliyor?

Yoksa canını sıkan başka bir şey mi var?

Hakikaten ne var?!

Hayır, sadece soruyorum…

16 yıl önce
Kışla göreve!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi