|
Önce dış, sonra iç oluşumlar

Son günlerde Türkiye''de, karanlık hava pompalayıcılar yoğun bir gayret içerisinde. Özellikle Fransa''daki Ermeni soykırım tasarısından beri bu hava iyice yoğunlaştırıldı. Eyvah!.. Böyle giderse ne olur sonumuz, gibi bir hava bu!.. Batı ile ilişkilerimiz gerilirse, Fransa''ya yönelik boykot kampanyaları haddi aşarsa, Kıbrıs''taki direnç devam ederse cinsinden bir kaygı pompalaması yapılıyor Türkiye''de.

Uslu çocuk Türkiye

Peki ne yapmak gerekiyor ve önerilen nedir, bu tür gelişmeler karşısında Türkiye''ye? Hiç kuşkusuz, soğuk savaş yıllarının uslu çocuk rolünden başka birşey değil. Ağzından lokması alınsın, Türkiye ses çıkarmasın!..

İşte burda fazla gidiliyor bana göre. Türkiye aleyhinde bunca ağır kararlar alan ülke ve hükümetlere hiç ses çıkarmaksızın; sürekli kendi bölgesel konumumuzu eleştirmeye kalkışırsak, bunun sonu nereye varır?

Burada özellikle ince bir noktaya vurgu yapmak ihtiyacını duyuyorum. Yönetimleri ve hatalı politikaları alabildiğine eleştirmek!.. Fakat bunları eleştirirken, Türkiye''nin menfaatleri hususunda, batı karşısında son derece uyanık bulunmak ayrıca!.. Türkiye aleyhindeki bir saplantıdan kendisini asla kurtaramayan batılı ülkelerin dayatmalarına; Türkiye''yi eleştirdiğimiz nisbette karşı duruyor muyuz, durmuyor muyuz? Bu işlerin sağlaması, ancak böyle yapılabilir diye düşünüyorum.

Fransa''nın vay haline!..

Şimdi bu noktadan hareketle, son dış gelişmeleri anlamlandırmaya çalışalım:

-Clinton''un talimatına rağmen Ecevit hükümetin; Avrupa Ordusu''nun kuruluş biçimini ve Türkiye''nin dışlanmasına ilişkin AB tutumunu veto etmesinin ne kadar isabetli olduğu, şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?

"Türkiye boyundan büyük işlere girişmesin", yoksa -affedersiniz-, "Kıçının üzerine oturur" diye, Türkiye''yi bu tür tavır alışlardan caydırmak isteyen memur kafalılar şimdi ne diyecekler?

-Yavaş yavaş ortaya çıkıyor ki NATO, yani ABD, Balkanlar''dan çekilmekte de acele etmeyecekmiş. Bu tutum, Türkiye''nin Balkanlar''daki varlığının da iyi-kötü devamı sonucunu doğurmayacak mıdır?

-Peki, AGSK/Avrupa Ordusu''nun kuruluşunu veto etti diye, Türkiye''yi, Ermeni soykırım kararı ile dize getirmek isteyen Fransa''nın düştüğü şapşallığı, şimdi düşünebiliyor musunuz? Göreceksiniz Fransa, Kafkaslar''da da birşey yapamayacak ve Türkiye aleyhindeki bu kararından, aynen 1973''te olduğu gibi, bin kere pişman olacaktır.

-Bir başka hususa daha işaret edelim burada: AGSK''yı kuramayan bir Avrupa''nın, Kuzey Kıbrıs''ta, herhangi bir yaptırım kararına ulaşması asla beklenemez. Devam edelim mi? (İsterseniz bundan sonrasını ileri bir tarihe bırakalım.)

-Bir husus daha!.. Türkiye AGSK''nın karar organına girebilseydi, Avrupa Topluluğu''na da, ancak ondan sonra girebilirdi. Avrupa Ordusu, Türkiye''nin AB''la ilişkilerinde, tam bir turnusol kağıdı rolü oynadı. Bu işi hafife alanlar, Türkiye''yi hafife almış oldular. Geçtiğimiz bahardan beri bu konu üzerinde duruyoruz, okuyucularımız iyi hatırlayacaklardır.

-Geçtiğimiz ABD hükümeti ile, yeni hükümetin bölgesel ve dünya sorunlarına olan yaklaşım farkları, her geçen gün daha bir ortaya çıkıyor. Dolayısıyla ABD-Türkiye ilişkileri de yeni bir döneme giriyor. Peki buradan nereye varmak istiyoruz? Şuraya ki, ABD''yi nesnel bir değerlendirmeye tâbi tutmak ayrı bir mesele; ABD adına, "ABC''cilik" yapmak gene ayrı bir mesele!.. İşte bu tür kritik geçiş zamanları oldukça zordur. Daha doğrusu sapur-supur dökülenlerden geçilmez olur.

Yeni ABD''den iç politikaya

-Bütün bunlara rağmen; Türkiye ile ABD arasında Kıbrıs, Irak ve Kuzey Irak, Türkmenler, Kafkas petrolleri ve Kafkasya sorununa ilişkin önemli tavır farklılıkları bulunduğu da bir gerçektir. Fakat ABD ve Avrupa Birliği adına moral bozucu havalar üretmekle görevli sınıfların söylediklerinin aksine, bu konularda da Türkiye kararlı davranabilirse, mutlaka iyi sonuçlar alabilecektir.

Moral bozmaya gerek yok!.. Bu alanlarda mesafe aldıkça, dış sorunlarını kademe kademe hallettikçe; Türkiye''nin AB karşısındaki şansı daha da artacaktır. İşin özeti budur ve şunu kimse unutmasın: Avrupa Türkiye''den asla vazgeçemez!..

Dışarısı böyle de, içeride neler oluyor peki? İlk önce FP''ye ilişkin gelişmeler.. Sonra CHP rüzgârı... Sonra da, CHP''ye benzer bir merkez-sağ versiyonu... Benim gördüğüm, dışarıya ve içeriye ilişkin yepyeni bir tekevvün sürecine hızla ilerliyoruz.

23 yıl önce
Önce dış, sonra iç oluşumlar
Bir şey yap
RTÜK kadınların yanında…
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…