|
Bir dış politika silahı: ‘insan hakları ve demokrasi’…

Bu satırlar kaleme alınırken, Adalet Bakanlığı tarafından, ‘özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye’ vizyonuyla hazırlanan, ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanıyordu…

Kabaca, 11 ilke ve 9 amaçtan oluşan, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşan plan hiç kuşkusuz bir ihtiyaç ve hükümetin samimiyetle bu alanları donatmasını teşvik etmek, desteklemek gerekiyor. Nihayetinde ‘yeni ve sivil bir anayasa’ hedefi taşıdığı da ortada.

İyi çalışılmış, özenli bir plan olduğu daha özetinden anlaşılıyor. Uzmanları, siyasi alan dahil tartışacaktır. ‘İyidir-kötüdür’den çok, eksiği-pratiği-fazlası bağlamında gündem bulacaktır. Çünkü ‘kötü’ demek mümkün görünmüyor…

‘Daha demokratik bir ülke’ her şeyden evvel
bizimle ilgili
bir konu ve plan açık biçimde ‘gelişmişlik kalitesi’nde yüksek ölçü arayışı hedefi koyuyor…

Bir de işin uluslararası arenadaki duruşumuz ve dünyaya Ankara kürsüsünden söylediklerimizin, özellikle çağrı ve ikazlarımızın albenisini dolgunlaştıran boyutu var…

Türkiye dünya siyasetinde sadece etkili değil, iddialı bir ülke. Bu yüzden ‘bütün alanlarda’ cephesine, ‘demokrasi ve insanları hakları’ açısından da iki yönlü tahkimat yapması gerekiyor…

DEĞERLER MANZUMENİZ, DIŞ POLİTİKANIN İHRAÇ ÜRÜNÜDÜR…
Bir, dünyaya özellikle moral değerler açısından ister davette bulunun ister uyarıda, zayıf/ayıplı tarafınızın bulunmaması gerekiyor. Bugüne kadar Ankara bu işi çok iyi kotardı; adaleti, ahlakı ve ilkeleri dış politikasının merkezine yerleştirmekle kalmadı, bunları-içeriden dışarıdan eleştiriye uğramasına rağmen-samimiyetle savundu. Doğrusu da budur. Aynı zamanda
ülkenizin dünyaya vaadidir. Bir ‘çıkış yolu/alternatif’ sunmasıdır.
Sizi takip edecek ülkelere güven vermektir. İşte, ‘insan hakları ve demokrasi’ alanında önce kendimiz için yapacağımız iyileştirmelerin menzili son tahlilde bu mevziye erişecek. ‘Değerler manzume’niz aynı zamanda ihraç ürünüdür ve eksik olmamalıdır.
İki, ‘
insan hakları ve demokrasi’ kavramları Batı tekeli altında ‘kullanıldı’ bugüne kadar. Bu yüzden en çok onlar bu kavramları iğfal ettiler! Sadece söylemde kalıp, dış politika konularında kendi çıkarlarına uymayan ülkelere sırtlarını dönmekle kalmadılar; Demokrasi ve insan hakları ihlalleri yaptılar, dahası, bu iki kavramı başka ülkeleri taciz ve tehdit etmek için istismar ettiler.

Bugün yeni ABD yönetimi bu köhne aklı güncelleyerek dış politikasının merkezine bir daha yerleştiriyor. Üstelik bu değerlerin ABD veya Batı tarafından samimiyetsiz biçimde ‘kullanışlı’ bulunduğunun herkes tarafından görüldüğü konjonktürde…

Biden yönetimi Türkiye dahil bir grup ülkeyi, insan hakları ve demokrasi dosyaları üzerinden hizaya getirmeyi planlıyor. Tabii dediklerini yapmazsanız. Bunu gizlemiyor da. Washington’da kim varsa bunları uluslararası platformlarda alenen söylüyor…

Cumhurbaşkanı’nın planı açıklamasından sadece saatler önce, ABD Temsilciler Meclisi’nin 170 üyesi ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a, Biden yönetiminin Türkiye ile ilişkilere yönelik politikasını formüle ederken, “insan hakları meselelerine” değinme çağrısında bulunan mektup gönderdi…

Bunu yaparlarken, Kaşıkçı vakasında Veliaht Prens’e yaptırım getirilmemesinin, Rusya’da Navalny olgusunda ya da Biden’ın ‘Türkiye’de muhalefetle götüreceğiz bu işi’ türünden en son yaklaşımlarının not edilmesini de umursamıyor.

Hasılı, Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi üzerine “en iyisini yapalım” kabulü, dış politikasında hem ‘alternatif rekabet politikalarını’ destekleyecek hem bu kavramları silaha dönüştüren ülkelerin saldırılarına da kalkan olacak…

‘İNSAN HAKLARI-DEMOKRASİ SETİ’, REJİM DEĞİŞTİRMEK İÇİN KULLANILDI…

Dünyada güç dalgalanırken, küresel yeni düzene geçilirken bu konuların sahiplenilmesi gerekiyor.. Gerekirse eski sahiplerine karşı da…

ABD ve Avrupa, bu kavramları dış politika alet çantalarına yerleştirirken, ‘sözlerini dinlemeyen’ bir seri ülkeyi
damgalamak
için kullandılar. Kullanmaya devam etmek istedikleri de anlaşılıyor. Seçim dönemlerinde bu manivelaları daha yoğun kullandıkları görülüyor. Şu an Rusya ve İran’da yaşananlar odur. İki ülkede de bu sene seçimler var. Türkiye’de 2023 seçiminin tezgâhları şimdiden açıldı…
Bu edevatlar ülkelerde
rejim değişikliği için
de elverişli sayılıyor. Batı’nın çıkarlarına uygun küresel düzeni güçlendirmek ve sürdürmek, gerisini de
sindirmek
için kullanılıyor. Şimdi ABD yönetiminin, “ben döndüm, transatlantik ittifak döndü” dedikten sonra, hegemonyasını besleyecek insan hakları ve demokrasi kavramlarını dış politikasının merkezine yerleştirmesini, Washington’un bu konulardaki hassasiyetine, göz yaşlarına bağlayabilir miyiz?
Her iki konu artık daha asil bir ele ihtiyaç duyuyor. Türkiye doğal adaydır.
Açıklanan dört başı mâmur ve adalet-ahlak ruhuna yaslanan plan buna da zemin sunuyor…
Unutulmamalı ki, Batı içinde geniş bir kesim
‘stratejik özerklik’ için gizlice çalışıyor.
Yani Amerika’ya artık inanmayan, askerî gücünü dahi abartılı bulan, iktidar odak ve ortakları mevcut Avrupa’da. Bu yüzden ne oyuna dönüşüne ne değerlerine yüz veriyorlar.

İşin garibi, ABD’nin yeniden İnsan Hakları ve Demokrasi söylemini, daha doğrusu söylencesini kendi siyasi ikballeri için fırsat ve müttefik gören siyasi odaklar da bizden çıkıyor.

Türkiye’nin asaleti de burada zaten; insan hakları planı onları da kapsayacak…

#İnsan hakları ve demokrasi
3 yıl önce
Bir dış politika silahı: ‘insan hakları ve demokrasi’…
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı