Terör saldırısının, Cumhurbaşkanı’nın “terörün merkezi” olarak ABD’yi teşhis, dünyaya da parmakla işaret eden açıklamasından sonra gelmesi, bombanın taşıdığı mesajı de-şifre etmede yardımcı olabilir mi?..
Bu manada ve ilk bakışta eylemi gerçekleştiren terör örgütünün kimliği ikincil değil ama ikinci sırada. Birincil, ‘neden şimdi’?
2015 ve 2016’da yaşananlardan günümüze değin Ankara’dan duyulan sık ve keskin tonlarda ABD’yi suçlayan açıklamalar yeni değil ve hepsi, ‘eksiği var fazlası yok’ ölçeğindedir…
‘TERÖR DEVLETİ’ KİM?..
Böyle bir tarif, doğru olduğu halde dünyada Amerika’ya yönelik suçlamalarda sık rastlanan bir tür değil. Hele ABD’nin yerleşik ve sürekli biçimde başka ülkeleri, ‘terörist devlet, haydut devlet, diktatörlükler’ diyerek yaftalamayı gelenek haline getirdiği düşünülürse…
Türkiye’nin, ABD’ye yönelik haklı ithamlarının, ‘Türk Devletleri Teşkilatı’ zirvesinden dönüşte ve yine çok kritik Amerikan ara seçimlerinin devam ettiği süreçte yapılmasının ayrıca bir nedeni/hedefi olmalı…
‘OLAY YERİNE DÖNEN KATİL’!..
Kısaca, Türkiye deseydi ki; “ABD terörü destekliyor. Arkasında o var. FETÖ ve PKK/YPG bunun en açık delilleridir”, bilinen ve haklı şikayetlerini tekrarlamış olacaktı. Ancak ton ve ağırlığı farklıdır…
Aynı soruya yürüyoruz; Türkiye neden ve şimdi bu hamleye/açıklamaya ihtiyaç duydu?..
Kimi okumalara göre, Yunanistan-Dedeağaç ve Ukrayna krizinin kimi çıktıları sayılmazsa-nasıl sayılmayacaksa ayrı bahis-örneğin, F-16’lar gibi, yaklaşan seçimler gibi içinde geçtiğimiz süreçler iki ülke arasında kemik sesi duyulan toslaşmalara zemin yaratılmıyor, daha ‘idare ediliyor’ gibi görünüyordu…
F-16’ların alınması sürecine ilişkin bir soruya verilen yanıtın dibinde kurulan bu cümleler, Mevcut ABD yönetiminin sadece bu konudaki tutumuna ilişkin mi? Cümleyi ters-yüz edersek, ‘Demokratlar kaybetse bizim için daha iyi olur’ manasına gelen okuma, Washington’un bu halinden memnuniyetsizliğin ifadesi olarak genele giydirilemez mi?..
TERÖRLE MÜCADELEDE SERT BOYUT…
Örgütle mücadelede Türkiye, içeride de dışarıda da dünya tarihinde görülmemiş, emsalsiz başarılar üretti. Bunun dahi üzerine çıkarak, bize özel, “Türkiye Metodu”nu geliştirdi. Bu konuda eleştiri getirenlerin büyük kısmı 90’ların vahşetini görmemiş, bilmeyen kişilerdir. Kıyas, yapacak pozisyonda değiller. Keşke olsalar…
Şimdi, eylemin Türkiye-ABD ilişkileri kadar, Suriye ve PKK/YPG’nin akıbeti ile ilgili bir yeni süreç üretmesi bekleniyor. Belli ki başlangıç aşaması ‘sert’ olacak. Rusya ve ABD’nin “zamanlaması” buna uyar-uymaz ne kadar bakılır artık onu da bilemiyoruz. Verilen sözlerin, atılan imzaların hatırlatılması belli ki kafi gelmiyor.
Ukrayna savaşının geldiği aşama, zıt yönlü Yunan ve Kafkas parantezi, ABD-Rus istihbarat servislerinin Türkiye buluşmaları, Biden’la görüşme, İsveç-Finlandiya-NATO kartı, İran, İsrail, Suriye gelişmeleri hesaplanıp-kitaplanıp güney sınırımız halledilmelidir.
Türkiye’nin yükselen rolü önündeki engelleri aşmak yetmiyor, ezmek de gerekiyor…