
Rabbimizin verdiği imkan, sabır ve gayretle, Batı’daki metropollerin çok büyük bir bölümünü gördüm.
Buralarda, ilk elde, sadece katedrallerin, kiliselerin bugünkü durumlarına bakarak “dinin gündelik hayatın dışına itildiğini” söylemem mümkün. Zira, artık katedraller turistik bir mekan olarak hizmet verirken, salt kutsanma, evlilik v.b. törenler nedeniyle ziyaretçi çekebilen kiliseler de sahipsizlik ve bakımsızlık nedeniyle yavaş yavaş satışa çıkarılıyor.
Yine ilk elde, özellikle gençlerin din ile ilişkisinin büyük oranda kesildiğini tespit de zor değil. Zira, çarşamba gecesinden başlayan doğum günü ve evlilik kutlamaları pazar akşamına kadar sürüyor; pazar sabahları kutlamalardan, partilerden ve fiestalardan çıkanların sokak naraları kilise ayinlerinin yerini almış durumda.
Batı’daki anayasalarda, kanunlarda, resmi evraklarda yazan humanizm, demokrasi v.b. terimler, sadece kendileri için işlevsellik arzeden, konu (özellikle de Müslümanlara karşı alınmış ve alınabilecek tedbirler tahtında) güvenlik olunca esamileri okunmayan terimlerden ibaret bulunuyor.
Bizzat yaşadığım şu hadise bunun küçük bir örneğidir:
Üzerine San Miguel Alto adıyla bir kilisenin de kondurulduğu , “alto” nitelemesinden anlaşılacağı üzere Granada’ya hakim bir tepeden, Abdullah Aydemir kardeşimle beş dakikalık bir video çekmek istedik.
Özellikle, öğle saatlerinden günbatımına kadar hippilerin ve ayyaşların işgaline uğrayan tepeye, olumsuz bir duruma muhatap olmamak için sabah saatlerinde gittik.
Abdullah tripodu açtı, kamerayı kurdu ve çekime başladık. O ara orta yaşlarda iki ya da üç kişi geldi, ortamı dikizledir ve gittiler. Hepi topu beş dakikalık bir süreden bahsediyorum, işimizi bitirdiğimiz anda polis otosu yanımızda bitiverdi. Neyse ki toparlanmış ve aşağıya doğru yürümeye başlamıştık, dolayısıyla hakkımızda yapılan ihbar nedeniyle sorguyu suali gerektirecek bir durum doğmadı.
Batı’da Hristiyanlığın geçmişte bir zulüm mekanizması olarak işleyişi ve yeni durumda bir güvenlik dini olarak yapılandırılması bizim çok kolayca anlayacağımız bir şey değildir.
Zira İslam ilk vahiyden bugüne din adamı sıfatıyla kul tahakkümüne tabi olmadı. Siyasetin din, dinin ise siyaset olarak idrak edildiği süreçlerde din-iktidar çatışmasına maruz kalmadı. Alimler, arifler, yöneticiler din içinde kendilerine tanınan haklarda musir oldukları gibi, siyasete de bu hakları çerçevesinde, azalan ve artan düzeylerde birlikte yön verdiler. Dolayısıyla Batı’nın benimsediği din ile bizim tabi olduğumuz din olguları ve süreçleri itibariyle birbirlerinden çok çok farklıdır.
Burada asıl mesele, İslamofobya’yı siyaset tarzı olarak benimseyen Batı’daki din-iktidar ilişkilerini doğru anlamak ve Batı’nın içimizdeki beslemelerinin, kılıç artıklarının Batıcılık adına taşıdıkları kirli zihniyeti doğru okuyabilmektir.
Pazar günü yapacağımız seçim, vereceğimiz oy bunun yakin bir göstergesi olacaktır.
Rabbimiz bizi, bu hükmü emir kabul edip izleyenlerden ve ikaz şuuru ile görenlerden kılsın.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.