|
Çekeceğiniz imzayı niye attınız kardeşim?

Antidemokratik seçim kanunu sayesinde hak etmediği halde vekil seçilen kimi çapsızlara bakarak milletvekillerine verilen hakları eleştirmek ilk bakışta mantıklı gibi görünebilir.

Oysa asıl mesele milletvekillerine tanınan imtiyaz değildir. Yüz binleri temsil eden ve ülkenin geleceği hakkında milletten yetki alan vekilin elbette ki kimi hakları olacaktır.

Milletvekilinin temsil ettiği halkın hakkını korumak için geçiş üstünlüğü gibi kırmızı pasaport gibi kimi haklara sahip olması imtiyaz değildir. Görevini ifa için çoğu kez gerekli donanımlardır.

Sorun vekilin bu imtiyazlara sahip olup olmaması sorunu değildir, seçilenlerin seçilmeyi hak edip etmemeleridir.

Medya bunu tartışacağına yüz binleri temsil eden ya da etmiş olan vekillere tanınan üç beş hakkı diline dolarken komik oluyor bence.

Yeni düzenlemede sadece bir tane, evet sadece bir tane yenilik var, o da eski vekillere kırmızı pasaport hakkıdır. Bu da TBMM İçtüzük"ün 167. maddesinin uygulanmasından ibarettir. Yani aslında var olan ama uygulanmayan bir hakkın uygulamaya geçirilmesidir.

Bilen de yazıyor bilmeyen de. Efendim 4 sene vekillik yapan ömür boyu hak kazanıyormuş.

Yok öyle bir şey.

Bir vekilin emekli olması tıpkı sıradan vatandaşın emekli olması gibi yeterli süre ve pirime bağlıdır. Birisi değil 4 sene, 14 sene de vekillik yapsa, eğer emekli olmak için yeterli primi yoksa emekli olamıyor.

Vekil emekli olunca hakları TBMM"ye geçiyor. Efendim vekil ve yakınları ömür boyu sağlık hizmeti alıyormuş. Evet alıyor çünkü o da diğer emekliler gibi primini ödemiş ve hak etmiştir. Şu anda sağlık hizmetlerinde vekil ile SGK"lı arasında bir fark yok. Ben de emekli vekil olarak hastanede diğer hastalar gibi sıraya giriyorum ve sıram gelince muayene oluyorum. Fark benim giderimi meclis karşılıyor, o kadar.

Mesele çok fazla abartılıyor.

Protokol meselesi tam bir rezalet. Vekil olduğumda protokoldeki saçmalığı görünce seçim bölgemdeki protokole vekilliğim boyunca katılmadım. Trafik cezalarını hem vekilken ödedim hem de şimdi ödüyorum. Ben vekilim bana ceza yazamazsınız demedim.

Bunları eski bir vekil olarak yazıyorum.

Evet eski vekillere kırmızı pasaport hakkı dışında yeni bir şey görünmüyor kıyak diye adlandırılan tasarıda. O da iç tüzük gereğidir.

Eski vekillerin kırmızı pasaport kullanmalarının da vatandaşlara, devlete, ekonomiye herhangi bir zararı yok. Bu da bir imtiyaz değil bence. Vekillik gibi demokrasinin en önemli misyonunu ifa etmiş insanlara biraz itibar sağlıyor, hepsi o kadar.

Ayrıca zannedildiği gibi görev süresi bitince vekilliğin getirdiği yükler bitmiyor. Eski vekiller de bakanlar da halk tarafından hâlâ görevdeymiş gibi muamele görüyorlar.

Milletvekili maaşları konusunda kıyak diyerek halkı tahrik eden meslektaşlarımız -ki çoğu milletvekillerinden daha çok ücret alıyorlar- kusura bakmasınlar vekillerin şahsında -bilerek veya bilmeyerek- meclisi, milli iradeyi yani demokrasiyi aşındırmaktadırlar.

Öte yandan vekil maaşlarını ve imkânlarını kat kat geçen atanmışları kimsenin görmemesi de düşündürücü değil mi?

Neyse.

Vekillerin özellikle de taşra vekillerinin Allah yardımcısı olsun. Ek gelirleri yoksa aldıkları maaşın onlara yetmesi asla söz konusu değildir.

Hani dağına göre kış denir ya, vekillik öyle.

Bunu kendimden biliyorum. 22. dönemde vekildim. Aldığım üç aylık maaş ikinci ayın sonunda bitiyordu, üçüncü ayı emekli maaşıyla ve bu gazeteden aldığım telif bedelleriyle geçiriyordum.

Gazetecilikte kazandığım mal varlığımın yarısını vekillikte kaybettim, yani harcadım.

Taşradaki seçmene göre vekil dünyanın en zengin adamı.

Hastası, fakiri, yolda kalmışı, işsizi, öğrencisi vekilden bir güzellik bekler.

Hiç vermezsen dünyanın en kötü adamısın, az verirsen cimrisin, çok verirsen sana yazıktır, ay sonunu getiremezsin.

Seçim bölgene uğradığında üç beş düğüne gitsen o ay bittiğinin resmidir. Zarfa beş on lira koyamazsın, en az çeyrek altın takacaksın ki o da sıradan sayılır, ayıplanırsın.

Tabii meclise gelenlere -ki gelince heyetler halinde beş on kişi birden gelirler- yemek ikramı yattığı otel ya da misafirhanenin masrafını saymıyorum. Teşkilatların beklentisi de işin bonusu.

Hülasa vekillere kıyak diye gündeme düşen tasarı zaten var olan hakların bir kanunda toplanmasından ibarettir.

Başta belirttiğim gibi vekillerin üç beş katı maaş alan meslektaşlarımız vekillere verilmesi gerekeni eleştirmek yerine seçim kanununu eleştirip hak edenlerin vekil olmasını gündeme getirseler daha tutarlı olurlar.

Bu teklifi benim de İstanbul şubesinin yönetim kurulu üyesi bulunduğum Türkiye Parlamenterler Birliği bütün siyasi partilerin görüş ve onaylarını alarak hazırladı.

Ama partiler medya dalkavukluğunu tercih ederek imzalarını çektiler.

Attıkları imza doğruydu, doğruya sahip çıkamadılar, durumu millete anlatacakları yerde imzalarını geri çektiler.

İnsan ister istemez soruyor: Madem direnecek gücünüz yoktu, madem geri çekecektiniz niye attınız o imzaları?

İşte bu tip siyasetçiler yüzünden siyasetin de meclisin de vekillerin de itibarı yerlerde sürünüyor.

Aslında eski yeni bütün milletvekillerini memleketten sürmek lazım.

Medya varken meclise ne gerek var ki?!

11 yıl önce
Çekeceğiniz imzayı niye attınız kardeşim?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset