|
Dizilerden tarih öğrenilmez!

Muhteşem Yüzyıl''ın ikinci bölümünün yayınlanacağı gün RTÜK Kanuni kararını açıkladı: Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine aykırı olmaması”na ilişkin (e) bendinin, tarihe mal olmuş bir şahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyet gösterilmediği gerekçesiyle uyarıldı kanal. Toplumun bir kısmı tarafından hayat tarzına müdahale olarak algılanan milli, manevi, mahremiyet, hassasiyet kelimeleri aynı cümlede yer aldı bu uyarı ile.

RTÜK kararını açıkladıktan sonra mı yoksa çığ gibi büyüyen tepkilerin etkisiyle mi bilmiyorum, kanal tarafından oto sansür uygulanmış; on iki dakikası makaslanmıştı ikinci bölümün. On iki dakika makaslanmasaydı ne seyrettirilecekti izleyiciye? Tamamı özel hayat, tamamı hassasiyet gösterilmeyen mahrem hayat. Özel hayata saygı tantanalarının bolca yapıldığı günümüzde; Kanuni Sultan Süleyman gibi itibarı yüksek, onurlu bir padişahı tamamen Harem penceresinden dikizlemek aslında karşı çıkılan!

Kanuni ile aynı dönemde yaşayan, The Tudors adıyla İngiltere''de yayınlanan Henry Tudor örneği veriliyor sıkça bu vesileyle. İtibarı yerlerde sürünen Tudor''a bahsi geçen dizi ile itibar kazandırılırken; aynı yöntemi Kanuni''ye uyguladığınızda Kanuni''nin itibarını yerle bir edersiniz. Yakın tarih, haklarında bir sürü kitap yazılmış Kennedy''lerin özel hayatını anlatan dizi, Amerika''da ekran yüzü göremiyorsa; Amerika''yı referans göstererek özgürlük talep edenlerin durup düşünmeleri gerekiyor.

Seyircinin halvet merakı yeni değil. Aşk-ı Memnu''da yasak halvet üzerine inşa edilen her bölüm aynı iştahla seyrediliyordu.

''Bu bir dizidir, gerçek değildir, tarihten esinlenmedir'' savunusunu mantığım kabul etmiyor. Gazete sayfalarında sıkça rastladığımız muhteşem hataların hiçbirisi bilinçsiz yapılan hata değil! Dizi formülüne uyması için bile isteye yapılmış değişiklikler. Maddi hata denilen çarpıtmalarda oldukça yüksek bir bilinç söz konusu. 2,5 yıldır proje üzerinde çalışan, kaynak tarayan senarist Meral Okay da farkında maddi hata dediğimiz muhteşem yanlışların. İçinde çay olan bir sahne yazdığı zaman, tarihçi danışmanlar tarafından uyarılıyorsa hata yapmak kolay değil! Muhteşem hatalar konusunda uyardığında tarihçi danışmanlar kim bilir kaç defa duydu ''bu bir dizi'' cümlesini. Dizi gerçekliği tarihi gerçekliğe tercih ediliyor Muhteşem Yüzyıl''da.

İsmi Kanuni Sultan Süleyman olan birisi nasıl hayali bir karakter olabilir ki! İsimleri değiştirip, prototip bir padişah karakteri yazdığınızda ancak itiraz edebilirsiniz bu hayali bir kahraman diye. Karakterin gerçek, anlatılanların hayali olması mümkün mü?

İnsani özellik denilen şey yatak sahnelerinden çok daha fazlası değil mi? Öyle olsa idi porno filmlerin insani filmler kategorisinin zirvesinde yer alması gerekirdi.

Sanattır her şey mubahtır anlayışına gelince. Önce şu konuda anlaşalım TV sanat icra edilen bir yer midir yoksa ticarethane midir? Senarist, yönetmen, oyuncu bilumum insana sorun; TV''nin ve dizilerin sanat icra etmeye uygun bir yer olmadığını, eğlencelik olduğunu, sanatın yerinin sinema olduğunu söylerler. Ve eklerler sinemada sanatımı icra edebilmek için TV''de para kazanmak zorundayım. Sanatçı sinemada özgürlük sınırlarını dilediği gibi genişletebilir, istediği şekilde icra edebilir sanatını. Ama TV''de değil! TV''nin sınırları olmak zorunda. TV''nin ticarethane olduğu konusunda mutabıksak eğer; tarih üzerine fantezi üreterek, ahlaki değerleri yerle bir ederek para kazanmaya çalışmak ne kadar mubah?

Osmanlı''da Harem olması söylediklerimi değiştirmiyor. Harem hakkında bilgi sahibi olunmadığı bir gerçek. Harem hakkında ilk kalem oynatanların Harem''e alınmayan Batılılar olduğu da bir gerçek. Ekranda bize seyrettirilenlerin Batı''dan ihraç düşünce tarzı olduğu, Batı tarafından üretildiği de bir gerçek. Yaratıcı, farklı bir düşünce, bakış açısı değil; tersine fazla demode, fazla klişe bir yaklaşım söz konusu.

Mesela Fransa Kralı 14. Louis''in günün belli bir zamanını lazımlığında oturarak geçirdiği, devlet işlerini de buradan yürüttüğü bilinir. Ama medeniyetin beşiği olduğunu iddia eden Fransızlar; 14. Louis''i anlatırken bütün tarihi gerçekliğine rağmen lazımlık üzerinde oturan bir kral portresi çizmez. Medeni algısını bozmamak için yapmaz bunu.

Dizilerden tarih öğrenilmez. Ama Kanuni dediğin zaman seyircinin dikkatini çeker, seyreder ve otomatikman tarih algısı zedelenmeye, değişmeye başlar.

Kötü dizi izleyicisi ile iyi dizi izleyicisinin ortak noktası; her gördüğüne inanması.

''Bu dizi herkesin ağzını açık bırakacak. Kostümler, mekânlar o kadar inandırıcı ki bugüne kadar ekrana getirilmiş en gerçekçi dönem projesi olacak'' diye röportaj veren de dizide oynayan oyunculardan birisiydi.

Diziler kurgu ise bütün dizilere aynı muameleyi yapalım. Bazı dizilerin karakterlerini gerçekmiş gibi kabul ederken; tarihi gerçekliği olan Kanuni''yi nasıl sanal görebiliriz ki! Bazı dizilerin senaryolarına haber bülteni muamelesi yaparken; gerçekte yaşanan olayların intikamı sinematografik olarak alınırken hem de.

Kim bilir Muhteşem Yüzyıl''ın şöyle bir yararı olur belki ve diziler vasıtasıyla ''öğretmek'' ve ''öğrenmek'' amacından vazgeçilir. Asli görevine hikaye anlatmaya geri dönüş yapılır dizilerde. Dizilerin öğretici bir misyonu olmamalı zaten. Yakın tarih için de geçerli bu söylediğim, uzak tarih için de.

Kanuni Sultan Süleyman bir anda köşelerde, internet sitelerinde, çoluk çocuğun dilinde Sülüman oldu, fazlaca hoppa bulundu. Yapılmak istenen buysa hedefe çok erken ulaşıldı, tebrik ederim. Diziyi eleştirmek için yapılan haberlerde kullanılan dilin; diziye değil, Kanuni Sultan Süleyman''a zarar verdiğini hatırlatmayı da borç addederim.

13 yıl önce
Dizilerden tarih öğrenilmez!
Dava delileri
Yandı, bitti, kül oldu
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…