|
Ya “linç” edersiniz ya da “küfür…”

Hani “Aaaaa” deyip ağzınız açık kalır ya! İşte rahmetli Özal’ın danışmanı ve eski Ak Parti Milletvekili Feyzi İşbaşaran Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öyle küfürler etti ki, insan olan kınar… Kimse kusura bakmasın ama bunu kınamayan,“insanım” diye ortada dolaşmasın. 2007 yılında Ak Parti’den milletvekili seçilen bu adam, 2009 yılında alkollü bir şekilde trafik polisini tehdit etmiş ve küfürler savurmuştu. Ak Parti kesin ihraç kaydıyla disipline sevk edince kendisi istifa etmiş bir de ukalalık yapmıştı. O gün partisine “veryansın” yapan İşbilen, bugün Ak Parti’nin o ihraç kararını almakla ne kadar haklı olduğunu bizzat kendisi ispat etmiş oldu.

Bu Feyzi İşbaşaran’ı biz “alkollü olarak bir polise hakaret etmesiyle” tanırdık… Fakat dün yazdıklarıyla artık kendisini “bir hiç” olarak siyasetin ve insanlığın çöplüğüne atmış oluyoruz!

Tabi bu adam gözaltına alınarak bir “kahraman” olmayı tasarlamıştı belki ama bunca küfürle “ucuz bir kahraman” bile olamadı, olamaz da! Muhtemelen bir konudan dolayı çağırıldığı halde ifade vermeye gitmedi ve polis tarafından gözaltına alındı. Malum, şu sıralar bunu yapmak bayağı bir moda ya! Ve bu gözaltı olayını da kullanarak hükümete karşı bir hareket yapmak istemiş olmalı. Lakin bunca küfürden sonra bırakın kahraman olmayı, sadece rezil-i rüsva oldu! Sanırım zamanlamada bir yanlışlık yapmış olmalı; ayık kafayla değil bayağı bir iyi kafayla gözaltına alınınca ayarı tutturamadı. Zira yazdıkları normal kafa işi değildi!

Öncelikle değil cumhurbaşkanına, sıradan bir insana hatta bir hayvana dahi bu küfürler edilmez. Bir insan bu kadar mı pervasız ve terbiyesiz olabilir? Evet, neyin kuyruk acısı olduğunu anlamak çok zor değil. Bunu herkes biliyor! Ak Parti’den ayrılıp ileri-geri konuşanları çok gördük ama bu adam gibi hadsizine, edepsizine ilk defa şahit oluyoruz.

Onu bir tarafa bırakın; bu ülke bu kadar darbe gördü de o darbelerde bile böylesi bir küfür edilmedi. Darbeler daha iyiydi anlamına gelmiyor tabi. Lakin darbelerde bile böyle cümleler duymadık. Bu ülke tarihinde bir siyasetçi ilk defa bu kadar ayağa düştü! Tarihe, kendisini bu denli pis bir şekilde yazdıran ilk siyasetçi oldu demek yanlış mı olur?

Hoş, bu ülke Gezi olaylarından bu tarafa neler neler gördü de… Fakat gerçekten böylesi bir rezillik, edepsizlik, terbiyesizlik görmedi…

Sadece Cumhurbaşkanı değil, orada Aksaray’a giden bir kadın sanatçıya da küfür ve hakaret ediyor. Ben o bayanı severim, sevmem ayrı bir konu ama o hakaretin edilmesini de asla tasvip etmem!

Yani o hakaretlere neresinden bakarsanız yüzünüz kızarıyor… Tabi yüzü olanın yüzü kızarıyor…

Çaptan ve makamdan düşenlerin kuyruk acılarının ne kadar derin olduğunu da anlamış oluyoruz. Bu adam bu yazdıklarını bilinçli ve ayık kafayla yazmışsa ürkütücü bir durum. Yok, alkollü veya bir madde kullanıp yazmışsa oda ayrı bir durum… Normal bir kafayla bunları yazabilecek kadar aklını kaybetmiş bir insan olabileceğini aklım almıyor. Bir insanın nefret ettiği bir kişiye bunları böyle açıkça yazması için ancak aptal olması yada ruh sağlığının bozuk olup birileri tarafından kullanılıyor olması gerekir. Başka da bir açıklaması olamaz!

Vallahi kimse kusura bakmasın ama bazılarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını boşuna işgal ettiğini söylemek yanlış değil…

Böyle vatandaşımız olacağına hiç olmaz olsun. Ne bu ya! Bu ne rezillik!

Halkın iradesiyle seçilmiş bir cumhurbaşkanına yapılan bu hakaret ve edilen bu küfürler aynı zamanda halkın iradesinde söylenmiştir. Asla bir affı veya geçerli bir sebebi olamaz!

Sen kimsin? Sen kendini ne zannediyor ve kimi temsil ediyorsun?

Şimdi bazıları kalkıp bunlara da “düşünce özgürlüğü” demesin lütfen!

Bu vesile ile buradan AYM Başkanı ve üyelerine de sesleniyorum. İçiniz rahat mı veya ne kadar rahat? İnsanlara ana- avrat küfür edenlerin önünü açan o kararı alırken vicdanınız neredeydi bilmem ama bugün bu yazılanları okuyunca ne düşündünüz merak ediyorum. 30.000 bireysel başvurunun içinden %10 seçim barajı başvurusunu “hak ihlali” kapsamında ele alıp aylardır bekleyen hakaret ve küfür dosyalarına dönüp bakmayan AYM bu küfürler için ne der acaba?

Anayasa Mahkemesi sosyal medyada yapılan hakaretlerin önünü açtığı o kararıyla bu milletin vicdanına büyük bir yara açmıştır. Bugün birileri rahatça küfür ediyorsa, bunda buna bu fırsat veren AYM’nin aldığı o kararın büyük payı vardır.

Yani büyük vebali vardır…

Evet, bu Feyzi İşbaşaran “canlısı” gibilerin bu ülkede aldıkları nefes bile haramdır. Zaten bu tipler ya linç ederler ya küfür ederler yada aşağılarlar!

Çözüm sürecine destek verdi diye linç edilmeye çalışılan Yavuz Bingöl gibi… Veya hükümeti destekleyen bir konuşma yaptı diye saldırılan Alev Alatlı gibi…

Yada Cumhurbaşkanı’nın Muharrem aşı davetine giden Alevilere “hain” denmesi gibi…

Ak Parti’ye oy verenlere cahil ve aptal muamelesi yapılması gibi…

Enver Aysever’in Alev Alatlı’yı yazar olarak görmeyip sadece kendi ve kendi gibileri aydın ve yazar görmesi gibi…

CHP’yi savunanları aydın, hükümeti savunanları yandaş görenler gibi…

Bir sürü “gibi gibi gibi” gibi…

Kısacası 90 yıldır halkın üstüne basıp tepeye çıkanların çaptan düşünce kendi seviyelerini düşürüp hazımsızlıktan çıldırmış bir şekilde oraya-buraya saldırmaları gibi… Halkın onlara yaşattığı irtifa kaybından dolayı tepe sersemi olup çıkıverdiler.

Bunlar, insani duygularını kaybettikleri için mantıklı ve vicdanlı düşünmek gibi bir alışkanlıkları yok. Ancak ve ancak saldırmayı, küfür etmeyi, hakaret etmeyi bilirler.

Aslında bu olanların iyi tarafı; zira herkes eteklerindeki taşları bir güzel ortaya döküyor. Kimin halka hizmet için, kimin koltuk için siyaset yaptığını iyice anlamış oluyoruz.

Ve neyi görmüş oluyoruz?

Şeref, haysiyet, onur, vicdan, ahlak, saygı, insanlık…

Bunları bir insanın hayatından çıkardıktan sonra geriye ne kaldığını görüyoruz?

Ne mi kalıyor? İşte Feyzi İşbaşaran gibi tipler ve söyledikleri kalıyor…

Artık anlayana…

#sevda türküsev
#sevda türküsev yazı
#yeni şafak yazar
#Feyzi İşbaşaran
9 yıl önce
Ya “linç” edersiniz ya da “küfür…”
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak