|
“Yansız!”

Deniz Baykal, “Ergenekon''un avukatı” olduğunu söylemişti. Hala daha Ergenekon davasına karşı çıkarak darbeci örgütün gönüllü avukatlığını yapıyor.

Danıştay saldırısının Ergenekon''la birebir bağlantısı ortaya çıktığı halde tek kelime edemiyor, CHP lideri…

Ergenekon davasının bir “senaryo” olduğunu öne sürerek komik duruma düşüyor.

Daha da komiği…

Geçenlerde Deniz Bey''in -Bedrettin Dalan''ın arazisinden çıkan- lav silahları için “Onlar borudur!” demesiydi…

Siyasi hayatımızda Erol Taş rolünü “başarıyla” oynamaya devam eden Baykal, Ergenekon örgütünün de davasının da ne anlama geldiğini bilmez mi, hiç?

Sırf “Ergenekon''un avukatlığını yapacağım” diye; tuttu lav silahını bile küçümsedi, CHP lideri…

Tankı bile parçalayabilecek bir silahı bir dil darbesiyle “boru” haline getiriverdi!

Lav silahıyla boru arasındaki farkı bilmez mi, Deniz Bey?

Ergenekon''un avukatlığı, ana muhalefet partisi liderine neler yaptırıyor, görüyorsunuz…

Erol Taş''ın komedi filmi çevirmesi gibi bir durumdur, bu…

* * *

Deniz Baykal örneğindeki gibi, “Ergenekon''un avukatı” olduklarını kafadan ilan etmeseler de; medyamızdaki Ergenekon destekçileri ''gönüllü avukatlıklarını'' harfiyen/ kusursuzca/özenle sürdürüyorlar.

Danıştay-Ergenekon bağlantısının kesinliği; “dinci katil” dedikleri Alparslan Arslan''ın Ergenekon örgütünün militanı oluşu; Danıştay davasının Ergenekon''la birleştirilmesi…

Bütün bunları ısrarla yok saymaya devam ediyorlar.

Cephaneliklere, bombalara, lav silahlarına…

Çarpıcı itiraflara, tanıklıklara, kaçışı olmayan belgelere muhtıra günlüklerine, darbe girişimlerine, provokasyonlara, suikast planlarına; kısaca bütün sarsıcı gerçeklere gözlerini kapatıyorlar.

Darbeci Ergenekon örgütü deşifre edildikçe nedendir bilinmez korkuları artıyor.

Medyamızdaki Ergenekon destekçileri bunalımda!

* * *

Sadece Doğan Grubu''nda değil, Ergenekon örgütüne toz kondurmayan portreler…

Mesela, dönülmez akşamın ufkunda kürek çekenler hesabına “ekran polisliği” yapan bir “kifayetsiz muhteris” her bunalım takıldığında bu satırların yazarına saldırıyor.

Ergenekon örgütü hakkında ekranlarda söylediğimiz veya bu sütunda yazdığımız kaçışı olmayan hakikatler bu zat-ı şahanenin karnını fena halde ağrıtıyor…

Demek ki, bir ''sıkıntısı'' var…

O kadar ki, artık sütunundan tehditler yollayacak hale geldi…

Hedef göstermeyi de pek seviyor.

“Silivri Cezaevi''nden tahliyeler artıp beraatler çıkınca, bu satırların yazarının da dahil olduğu kimi isimlerin sayısız tazminat davasıyla karşı karşıya kalacaklarını” haber veriyor!

“Şimdiden uyarıyor”muş, beyefendi…

Buyursunlar, bekleriz!

Aklı sıra “tazminat davası” haberiyle gözümüzü korkutacak:

-Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın…

“Ekran Polisi” antetli sözde gazeteci Ergenekon örgütü hakkındaki gerçeğin yazılmasını “yanlılık” olarak görüyor…

Aba altından sopa göstererek bu satırların yazarını sindirebileceğini sanıyor.

Gelgelelim, bilmediği bir husus var:

Her kuşun eti yenmez!

* * *

Bay Ekran Polisi, Ergenekon soruşturmasını “çılgınlık” olarak niteleyen; Veli Küçük''e övgüler düzen; İlhan Selçuk''u “Ergenekon kahramanı” diye tanımlayan bir sima…

10 Aralık 2008 tarihli sütununa Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin''le birlikte çektirmiş olduğu fotoğrafı koyup resmin altına da “Yenisi tahliyeden sonra” diye yazmıştı…

O yazısı, “Muzaffer Tekin''den Mektup Var” başlığını taşıyordu!

“Tazminat davalarıyla karşı karşıya kalacaklar” yollu gözdağının arkasında “Silivri''deki bazı dostları”ndan gelen yeni mektuplar mı var, acaba?

Darbeci Ergenekon örgütünün “gönüllü avukatlığını” sürdürmeli, Ekran Polisi!

Ancak bu şekilde “yansız!” olabilir, çünkü…

15 yıl önce
“Yansız!”
6’lı masada 300 bin dolar alan döviz fırsatçısı lider Kılıçdaroğlu mu; para kaynağı yasal mı?
Kolonyalizm, oryantalizm ve Avrupa’nın taşralaştırılması
Osmanlıca kompleksi
Ramazan takvimi - II
Rabbine hasım kesilen insan!