Said Halim Paşa’nın ifade ettiği İslâmcı düşünce ve duruşların özde kendi çağdaşı İslâmcılardan çok farklı olduğu belki söylenemez ama bu bile onun düşüncelerinin başkalarınınkinin bir tekrarı olduğunu değil belki onlar üzerindeki etkisi dolayısıyladır. Tabii bir başka neden de elbette neticede iddiaları ve kökenleri aynı Kitab’a dayanan İslâmcılığın “tekerrür” boyutuyla ilgili olması.
Doğrusu bütün tarihsel başarısızlığına, bu yöndeki bütün öncülük iddialarının başarısız çıkmış olmasına rağmen solun yine de prens olma arzusu hiç bitmemiştir. Elindeki tek malzeme proletarya, ehliyetsizliğini ve liyakatsizliğini bütün açıklığıyla ortaya koyduğu halde, üstelik sol bunu da görüp ondan fiilen vazgeçtiği halde başka bir bedene bürünerek prens olma arzusundan vazgeçmedi. Bu şekilde sol, prenslik hayallerini gerçekleştirecek başka toplumsal araçları aramaya yöneldi bilahare.
Bunun elbette sosyalistlerin özne tasarımından çok ciddi farkları vardır.