Her sene 24 Nisan’a doğru Ermeni diasporasının lobi faaliyetleri ve baskılarıyla ABD gündemine gelen Ermeni Soykırımı iddialarının bu yıl bu zamanda ve bu şekilde ABD’de gündeme alınışı ve karara bağlanması aslında bu konuda işin hakikatini samimi bir biçimde arayanlar için aydınlatıcı bir etki yapmış olmalı. Çünkü tarihsel bir olay, üzerinden uzun bir zaman geçmiş bir olay hakkında siyasetçilerin karara varmaya kalkmaları, vardıkları kararın olayın hakikatiyle ne kadar ve nasıl ilgili olabileceğine dair çok güzel bir örnek ortaya çıkarmıştır.
Malum, daha önce ABD TM’nin gündemine her yıl gelen bir konu Ermeni Soykırımı meselesi. Sadece ABD’nin değil, Avrupa’nın bir çok ülkesinin parlamentolarının gündemine de geliyordu konu ve bu ülkelerle ilişkilerin seyrine göre ya bir oy farkıyla reddediliyor veya yine bir iki oy farkıyla kabul edilebiliyordu. ABD başkanları genellikle görüşleri başka türlü olsa da, her sene soykırım sözcüğünü kullanıp kullanmayacakları noktasından hareketle yapacakları konuşmalar dikkatle izlense de, şimdiye kadar Türkiye ile olan ilişkiler dolayısıyla “felaket” tanımlamasının ötesine geçmediler.
Fransa’nın Ermeni aşkı değil Türkiye nefreti sözkonusu ve bu nefret uğruna Ermenileri de her seferinde kullanmaktan geri durmuyor.
Varsın yapsınlar. Var mı bundan ötesi?